Erdoğan aksaklıkları kabul etti
Abone olBaşbakan Erdoğan AB büyükelçileri ile yemekli toplantıda buluştu. Erdoğan reformların uygulanmasındaki aksaklıkları kabul etti ancak ardından da ekledi:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yürürlüğe konan yeni yasaların
uygulamada yarattığı bazı sıkıntıların görmezden gelinmemesi
gerektiğini kabul ettiğini belirterek, ''Ancak Ceza Kanunumuz
hakkında yorum yapabilmek için henüz daha çok erkendir.
Mahkemelerimizin verecekleri kararları ve bu kararların
oluşturacağı içtihatları izlenmenin ve buna göre hareket etmenin
daha uygun olacağını düşünüyorum'' dedi. Avrupa Birliği'ne (AB) üye
ülkelerin büyükelçileriyle yemekli toplantıda bir araya gelen
Erdoğan, büyükelçilere hitaben yaptığı konuşmada, yeni Ceza Kanunu
ile ilgili tartışmalara da değindi. Kanunun 6 ay önce yürürlüğe
girdiğini hatırlatan Erdoğan, Avrupa Konseyi ile işbirliği içinde
ve ilgili tüm sivil toplum kuruluşlarının görüşleri alınarak
Kanun'un hazırlandığını ifade etti. O dönemde dile getirilen bütün
eleştiri ve önerilerin yapılan çalışmalarda dikkate alındığını
belirten Erdoğan, ''Yürürlüğe konan yeni yasaların uygulamada
yarattığı bazı sıkıntıların görmezden gelinmemesi gerektiğini kabul
ediyorum. Ancak Ceza Kanunumuz hakkında yorum yapabilmek için henüz
daha çok erkendir. Mahkemelerimizin verecekleri kararları ve bu
kararların oluşturacağı içtihatları izlenmenin ve buna göre hareket
etmenin daha uygun olacağını düşünüyorum'' diye konuştu.
Uygulayıcıların yeni Ceza Kanunu'nu daha doğru yorumlayabilmelerini
sağlamaya yönelik eğitim ve bilgilendirme çalışmalarının da devam
edeceğini anlatan Erdoğan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne ve
AİHM'nin içtihatlarına atıfta bulunan mahkeme kararlarının giderek
arttığını dile getirdi. Erdoğan, şöyle devam etti: ''Bu durum,
yolumuzun doğru bir yol olduğunu açıkça göstermektedir. Zamanla
reformların ruhu insanlara ve kurumlara daha iyi sinecek ve
karşılaşılan sorunların üstesinden gelmek gittikçe kolaylaşacaktır.
Yasaların özünden kaynaklanan birtakım sıkıntılar görürsek hükümet
ve Meclis olarak gerekli düzenlemeleri süratle yaparsız. Bundan hiç
kimsenin şüphesi olmasın. Bütün bireylerin yasalar ve Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi'nin lafzı ve ruhu çerçevesinde kendilerini
özgürce ifade etmeleri için benimsediğimiz tavizsiz yaklaşımdan
herkesin emin olmasını isterim. Türkiye'yi hak ve özgürlükler
açısından en ileri düzeye ulaştırmak bizim temel politikamızdır.
Reformları bu anlayışla ve öncelikle de kendi milletimiz için
gerçekleştiriyoruz. Meclisimizin ve milletimizin bu yönde verdiği
destek ve reformları sahiplenme duygusu en önemli itici gücümüzdür.
Bu bilinçle reformların tam olarak uygulamaya geçirilmesinin sonuna
kadar takipçisi olacağız.'' Konuşmasında Türkiye'nin son yıllarda
büyük bir ekonomik atılım içerisine girdiğini belirten Erdoğan,
Türk ekonomisinin dünyanın en büyük 18. ekonomisi olduğunu söyledi.
Ekonomik göstergelerden örnekler veren Başbakan Erdoğan, son
dönemde gerçekleştirilen büyük özelleştirmeler ve uluslararası
yatırımcıların gösterdiği ilginin reform çalışmalarına devam etme
konusunda hükümeti daha da cesaretlendirdiğini anlattı. -KIBRIS-
Hükümetin görevi geldiğinden bu yana hemen hemen her konuda sorun
çözücü bir anlayış içinde olduğunu kaydeden Erdoğan, Kıbrıs
meselesinde de yapıcı bir yaklaşım ve tarihi sorumluluk duygusu ile
hareket ettiklerini ifade etti. Başbakan Erdoğan, Kıbrıs'taki
atmosferi olumlu yönde değiştirmek için her türlü gayreti
gösterdiklerini belirterek, ''Siyasi risk almak suretiyle hükümetim
Annan Planı'nı tüm eksikliklerine rağmen destekledi'' diye konuştu.
Sonuçta Kıbrıslı Türklerin kullandıkları oylarla barışı ve adanın
bölünmüşlüğüne son vermeyi tercih ettiklerini bütün dünyaya
gösterdiklerini belirten Erdoğan, Dışişleri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Abdullah Gül'ün 30 Mayıs 2005 tarihinde Kıbrıs'ta her
iki tarafa uygulanan kısıtlamaların tüm ilgili taraflarca aynı anda
kaldırılması çağrısında bulunduğunu hatırlattı. Erdoğan, ''AB'li
ortaklarımızın bu öneriyi ciddi bir şekilde incelemeleri
gerektiğini düşünüyorum. Güney Kıbrıs'ın AB üyesi olması, Rum
yönetiminin uzlaşmaz tutumu karşısında sessiz kalınmasına gerekçe
olarak kullanılmamalıdır. Bu durumun çözüme hiçbir katkısının
olamayacağı aşikardır'' dedi. Kıbrıs Türk tarafının sosyal, siyasal
ve ekonomik her türlü ambargo ve izolasyonla cezalandırıldığını
vurgulayan Erdoğan, bunun adaletsiz bir manzara olduğunu söyledi.
Kıbrıs sorununun çözüm zemininin BM olduğunu kaydeden Erdoğan, tüm
kesimlerin BM Genel Sekreteri'nin çözüm çabalarını desteklemek
durumunda olduğunu ifade etti. -''3 D''- Konuşmasında Avrupa
Komisyonu'nun AB Anayasası konusunda başlattığı ''3 D: Demokrasi,
Diyalog, Tartışma'' başlıklı çalışmanın olumlu bir adım olduğunu
belirten Erdoğan, Türkiye-AB ilişkileri bağlamında bireyler ve
sivil toplum kuruluşları ile her düzeyde artan oranda karşılıklı
diyalog ve işbirliği ortamının yaratılmasının önem arz ettiğini
dile getirdi. Erdoğan, özellikle AB kamuoyları ve Türk kamuoyunun
karşılıklı olarak birbirleri hakkında daha iyi bilgi sahibi
olmalarının, önyargıların ve yanlış algılamaların giderilmesi
açısından gittikçe artan bir oranda önem kazandığını düşündüğünü
vurgulayarak, bu çerçevede AB Komisyonu tarafından yayımlanan
''Sivil Toplum Diyaloğu Belgesi''ni önemsediğini söyledi. Başbakan
Erdoğan, bu diyaloğa içerik kazandırıldığı ve yaygınlaştırıldığı
ölçüde olumlu sonuçlar elde edileceğini de bildirdi. -''AB'YE DE
OLUMSUZ YANSIMALARI OLACAK''- Konuşmasının sonunda katılım
müzakerelerini başarıyla sonuçlandırmak için hükümetin
kararlılığının hiç azalmadan sürdüğünü yineleyen Erdoğan, bu konuda
her şeyden önce ülkesine ve milletine güvendiğini anlattı. Erdoğan,
şunları söyledi: ''Ancak Avrupa Birliği'nin de başlayan bu müzakere
sürecini rayında tutma sorumluluğu bulunduğunu unutmamak gerekiyor.
Bu sürecin herhangi bir nedenle kesintiye uğramasının Türkiye'ye
olduğu kadar Avrupa Birliği'ne de olumsuz yansımaları olacaktır.
Zira, böyle bir menfi gelişmenin AB'ye yönelik küresel beklentiler
açısından izahı mümkün olmayacaktır. Bildiğiniz gibi bardağın boş
yarısını mı, dolu yarısını mı gördüğümüz meseleye nasıl
yaklaştığımıza bağlıdır. Ben şahsen Türkiye-AB ilişkileri açısından
bardağın sadece dolu yarısını değil dolmaya devam ettiğini de
görüyor ve bundan mutluluk duyuyorum.'' Erdoğan, bu süreçte gereken
katkıları vermekten AB üyesi ülkelerin büyükelçilerinin geri
durmayacağını bildiğini belirterek, büyükelçilere teşekkür
etti.