Erdoğan AK Parti ve MHP'nin oyunu açıkladı
Abone olErdoğan, son anket sonuçlarını açıkladı ve sözleşmeli personellere de müjdeli bir haber verdi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, katıldığı canlı yayında seçimlere 12 gün kala son anket sonuçlarını açıkladı... Erdoğan sözleşmeli personellere de müjde verdi. Başbakan, Bahçeli ve Kılıçdaroğlu'na da göndermelerde bulunmayı ihmal etmedi.
Samanyolu televizyonunda canlı yayınlan programda anketlerle ilgili son durumun sorulması üzerine Erdoğan, ''Bir çok gruba yaptırıyoruz, partimizle alakalı şu anda 45-50 aralığında neticeler geliyor. CHP ile ilgili 25-30 aralığında neticeler geliyor, MHP ile ilgili ise o böyle adeta bir baraj noktasında, 10-12 arasında bir durumu onun da söz konusu. Son iki hafta ne getirir ne götürür onu bilemem, on üç gün var, bu on üç gün içerisinde de bir çok şeyler değişebilir'' diye konuştu.
Erdoğan sözleşmeli personelle ilgili kanunu yetiştirebilmeleri durumunda bir iki gün içerisinde çıkarabileceklerini, yetiştirememeleri halinde ise hemen seçimin arkasından çözeceklerini ancak seçim öncesi bitirmeyi arzuladıklarını belirtti.
"KARIŞTIRDIKÇA BU İŞ DAHA ÇOK KOKAR"
Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin kaset iddiaları konusunda ''Erdoğan, üzerine gitmeli'' yönündeki açıklamalarının anımsatılması üzerine şunları söyledi:
''Bu konunun koruma polisi ben miyim? Önce bunu bir Genel Başkan olarak kendi içinde çözmesi lazım. Bu ahlaki bir durum. Son olayda 'İstifalarını verseler dahi, kabul etmeyeceğim, bütün sorumluluğu üzerime alıyorum' demedi mi? Ne oldu? Niye kabul ettin? Niye araziye süremedin? Bize omurgalı siyaset lazım omurgalı, yalpalayan değil. Eğer biz hükümet olarak bu işlerin üzerine gitmemiş olsaydık, bunlar çok daha açık olarak ortada gezerdi. Ben, Sayın Baykal ile ilgili olayı, Anayasa müzakerelerinin son gecesinde, yorgun argın en kritik anda, bu haber kulise geldiği anda Ulaştırma Bakanımı çağırdım ve TİB'e talimatı verin ve 'Anında ne yapılıyorsa yapılsın' dedim ve anında müdahale edildi.
Akif Hamzaçebi ile ilgili de vardı, bazı başka bakanlarla ilgili de vardı. Hepsine anında müdahale edildi. Ulaştırma Bakanlığı bu konuda TİB ile bu konuda müşterek çalışıyor ve bunları durdurdu. Yoksa bunlar hala devam ediyor olabilirdi, çok daha çirkin sahneler ortaya çıkabilirdi. Biz ancak bunu yapabiliriz, bundan sonrası yargıya aittir. MHP'li arkadaşlar şimdi niye yargıya gidip kovalamıyorlar? Gitsinler dava açsınlar, neden açmıyorlar? Eğer samimi ve dürüstseler savcılığa dava açsınlar. Hangi, nereden bu iş giriyorsa dava açsınlar. Çünkü Baykal bile bu komployu açıklayıp, takipçisi olamadı. Bak kendisi aday oldu, peki karşısındaki kadın niye aday olmadı ya da yapılmadı? Komploysa bunu yapanları açıkla, bildiğin bir şey varsa açıkla, davacı ol, işi takip et. Diğerleri de davacı olamadı. Çünkü karıştırdıkça bu iş çok daha kokar, bunu görüyorlar.''
Kaset olayına başından beri karşı çıktıklarını ve bunların karşısında olduklarını vurgulayan Erdoğan, bu ülkede halkın güvenini kazanan insanlar olarak ortaya çıktıklarını, Parlamentoya böyle geldiklerini anlattı.
''Genel başkanların, liderlerin bu tür güven arzını zafiyete uğratacak olaylar karşısında ortaya dört dörtlük tavır koyması gerekir ki sağlıklı toplum yapısı bozulmasın ve buna da dikkat etmemiz gerekiyor'' diyen Erdoğan, onun için bu kasetlere temelden karşı olduklarını ve bundan sonraki süreçte de karşı olmaya devam edeceklerini söyledi. Erdoğan, hükümet ve devlet olarak üzerlerine düşeni yaptıklarını ve yapmaya devam edeceklerini kaydetti.
''EMEKLİYE KURU SIKI ATMADIK''
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun ihtiyacı olanlara 600 lira verileceğine ilişkin vaatleriyle ilgili bir başka soruyu yanıtlarken de ''600 lira olayında da malum bir akıl hocaları var. Geçmişte biliyorsunuz, 'Ne veriyorsanız ben beş veririm' diyen bir zihniyet vardı. Sanki kampanya aynı kişi tarafından yönetiliyor. Öyle bir hava da var. Bir de 'İki anahtar teslim edeceğim' diyenler vardı. Şimdi aynı şeyler yine devam ediyor. Sanki kampanyayı aynı grupla götürüyorlar gibi bir hava var. Aynı kampanyayı yürüten Antalya'da da yürüttü. O da enteresan. Antalya kampanyası ile şu anda Kılıçdaroğlu'nun kampanyası aynı. Bu o kampanyanın afişleridir'' diyerek afişleri gösterdi.
Emeklilerin problemi ve derdinin kendi derdi ve problemi olduğunu ifade eden Erdoğan, emekliyi enflasyona, faize ezdirmediklerini ve ezdirmeyeceklerini söyledi. Emeklilerin TOKİ'den ev alabildiğini, her türlü imkanı sağladıklarını anlatan Erdoğan, bundan sonra da emeklilerin bu dönemde güçlenen Türkiye'de payını alacağını söyledi.
Erdoğan, ''Biz güçlendikçe emekliyi bugüne kadar nasıl güçlendirdiysek, daha da güçlendireceğiz. Ama kalkıp da ben şu anda bir Kılıçdaroğlu'nun veya Bahçeli'nin attığı gibi atmam. Biz yaptık mı tam yaparız, doğru yaparız. Söyleyeceklerimizi yaptıklarımızla emekli kardeşlerimize gösterdik. Biz hiç bir emekliye bunlar gibi kuru sıkı atmadık, çünkü bizim sırtımızda yumurta sepeti var, bunların sırtında böyle bir sepet yok. Bekara karı boşamak kolaydır, kuru sıkı atıyorlar, yere sağlam basacağız'' diye konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun 2,5 yaşındaki bir çocuğun açlıktan öldüğünü dile getirdiğini anımsatan Erdoğan, ''2,5 yaşındaki yavrunun ölüm nedeni nedir, bilemem. Ama CHP'li belediyenin olduğu bir yerde bu yavru ölüyor. Bu belediye neden gidip bulmadı? Eğer sen bu işleri çok iyi takip ediyorsan, niye takip etmedin?'' diye sordu.
Her doğan kişinin sigortalı olduğunu vurgulayan Erdoğan, kaymakamlıkların da Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Vakfı'ndan gıda yardımı yaptığını, sosyal güvencesi olmayan aileye de her ay 150 lira maaş bağladığını anlattı.
[PAGE]
Erdoğan, ''Ondan sonra 'açlıktan öldü' diyor. Böyle yalan olmaz. Bunu bu şekilde söylüyorum ama adamda yüz yok, bunları aynı şekilde, aynı şeyi okuyup duruyor'' dedi.
''HASTANE KUYRUKLARINDA ANAMIZ AĞLARDI''
Başbakan Erdoğan, 1990'lı yıllarda Kılıçdaroğlu'nun SSK Genel Müdürlüğü yaptığı dönemde kendisinin de SSK'lı olduğunu anımsatarak, Okmeydanı SSK Hastanesi'nde yaşadıklarını anlattı. ''Hastane kuyruklarında anamız ağlardı'' diyen Erdoğan, sağlık alanında yaptıkları yatırımlar hakkında bilgi verdi.
İktidara geldikleri dönem ile önceki döneme ilişkin hastane fotoğraflarını gösteren Erdoğan, ''Şimdi insan sağlığına kim değer veriyor? Kılıçdaroğlu, sekiz yıl SSK Genel Müdürlüğü yaptın, ne yaptın? Şimdi vatandaşım istediği hastaneye gidiyor, istediği eczaneden ilacını alıyor'' dedi.
Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun yeri geldiğinde ''Yeni CHP'' dediğini, yeri geldiğinde eskiyi sahiplenmeye çalıştığını anlatarak, şunları söyledi:
''Bir taraftan bakıyorsunuz, CHP'nin reklamlarında Atatürk'ün resmi. Senin Atatürk ile ne işin var? Karıştırma sen orayı. Yeni CHP dediğine göre, yeni CHP'yi anlat. Atatürk, tüm milletimize mal olmuş. Ne kalkıp da patenti bana ait havasına giriyorsun. Böyle şey yok. Cumhuriyet'in banisidir ve herkesin de sahiplendiği Cumhuriyetimizin kurucusu olarak bir liderdir, oradan birçok aldıklarımız vardır ve onunla da geleceğimizi tayin etmişiz, belirlemişiz ve yolumuza devam ediyoruz. Şimdi sen kendin ne yapıyorsun, bunu anlat. Atatürk'ün resmini paraların, posta pullarının üzerinden, devlet dairelerinden kaldıran sizsiniz. Şimdi pankartlarla onların üzerinden propaganda yapıyorsunuz.''
''CHP'NİN ESKİSİ, YENİSİ OLMAZ''
Başbakan Erdoğan, gittiği yerlerde vatandaşların eline tutuşturduğu 1946 yılına ait ekmek kartı, 1979 yılına ait Kahramanmaraş Valiliği İl Ticaret Müdürlüğü'nce verilen benzin pulu, CHP'nin iktidar olduğu 1980 ihtilali öncesi döneme ait Antalya Korkuteli'nde traktörlere verilen akaryakıt belgesinden örnekler göstererek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''O zaman paltolarla Bakanlar Kurulu Toplantısı yapılıyordu, kalorifer yanmıyordu, fuel oil yoktu, araçlara benzin alınamazdı. En önemlisi ise şu, 1950-54 yılına ait seçmen kartı. İçinde şöyle bir şey sıkıştırılmış. Güç onlarda ya hala... 'İstiklal savaşında kurtulduk, inkılap savaşında kuvvetlendik, CHP'nin tarihi bu savaşların, hürriyet ve hakların tarihidir, bu tarihi devam ettirmek senin elindedir, oyunu halk partisine ver'. Seçmen kağıdına bunu iliştirmişler. Ama benim vatandaşım bunların zulmünden illallah dediği için oyunu Menderes'e verdi. Çünkü bu CHP demokrasi diye bir şey kabul etmez. Bu CHP'de il başkanları, valilik yapardı. Bu ülke bunları yaşadı. Benim genç kardeşlerim bunu bilir mi? bilmez. Bu nasıl demokrasi? Atama falan yok. İl başkanı aynı zamanda İstanbul'un valisi. Bunları bu ülke gördü. Ben babamdan dinlerdim. Bunlar hep yaşandı. Sonra da kitaplarda gördük, ettik. Onun için ben inanıyorum ki CHP'nin eskisi, yenisi olmaz. Bunların genlerinde ne varsa yarın da aynı şey olacaktır. Bu tezgah, çete meselesi var ya, işte budur. Bu oyunu 12 Haziran'da benim milletim güçlü bir şekilde bozacaktır.''