Erdoğan ABye REST ÇEKTİ
Abone olBaşbakan Erdoğan AB ile ilgili açıklamalarında yine sertleşti. Erdoğan olmazsa 'kusura bakmayın" dedi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Güney
Kıbrıs'ın "elindeki AB kozuna güvenerek, BM'nin çözüm arayışları
dışında hareket ettiğini" belirterek, "Çok açık ve net söylüyorum.
Kıbrıs'ta siyasi çözüm AB zemininde olamaz. Kıbrıs'ta siyasi çözüm,
BM zemininde olacaktır. Bunun başka izahı yok" restini çekti.
Adada yapılan referandumun ardından BM Genel Sekreteri Kofi
Annan'ın hazırladığı raporu 2 yıl görüşmeyen BM Güvenlik Konseyi'ne
de sert çıkan Erdoğan, "BM Güvenlik Konseyi bunu neyle izah edecek?
Bugüne kadar bu konuda neden açıklama yapmamıştır. O zaman BM
Güvenlik Konseyi'nin görevi nedir? O zaman bu referandumun
yapılmasının da anlamı yoktur. Annan Planı'nın ileri sürülmesinin
de anlamı yoktur" dedi. Erdoğan, muhalefete yüklenerek, "Tribünlere
oynamayı bırakın. Gerçekleri konuşun ve ülkenin geleceğine nasıl
katkıda bulunabiliriz, onu konuşun. Kusura bakmasınlar Türkiye küp
şekeri değil ki atıp da su içinde erisin yok olsun. Kimse kalkıp da
önünüze halıları serip, gül suyu dökmez. Başaracaksınız ki halı
serilsin. Her gün daha iyiye gidiyoruz. Sabırla, kararlılıkla
engelleri aşarak yolumuza devam ediyoruz" şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) üyelik
sürecinin bazı çevreler tarafından basite indirgendiğini
belirterek, "Bazıları kolaycılığa kaçıyor. 'Bizim AB'ye ihtiyacımız
yok' diyorlar. Bu olayı tamamen çok basit bir daire içine mahkum
etmek, Türkiye'yi 780 bin metrekare içerisine mahkum etmek,
dünyadan izole etmenin basit bir mantığıdır" açıklamasında bulundu.
Türkiye'nin ihracatının yüzde 60-65'inin AB üyesi ülkelere olduğunu
hatırlatan Erdoğan, "Ekonomideki en önemli partnerimiz AB
ülkeleridir" dedi. Bu ilişkilerin olması halinde sürecin devam
edeceğini, bu ilişkilerin kopması halinde ekonomideki gelişmelerin
tam tersine döneceğini ifade eden Başbakan Erdoğan, artık dünyanın
kenara çekilme, tecrit etme mantığıyla yaşanmadığını vurguladı. Bu
süreçte karşılaşılan sorunların büyük kısmının Türkiye'nin
büyüklüğünden kaynaklandığına dikkati çeken Erdoğan, Türkiye'nin
gücü dolayısıyla AB sürecinin sancılı geçtiğini kaydetti. "Türkiye
büyük bir ülkedir, güçlü bir ülkedir. Muhteşem bir mazisi ve
muhteşem bir geleceği, zengin bir kültürel donanımı vardır" diyen
Erdoğan, Türkiye'nin AB üyeliği sadece Türkiye için değil bölge
için de büyük önem taşıdığını dile getirdi. Bu bakımdan Türkiye'nin
AB üyeliğine bakışının diğer aday ülkelerden farklı anlaşılmasının,
farklı değerlendirilmesinin iyi değerlendirilmesi gerektiğini
belirten Erdoğan, medeniyetleri bir araya getirecek, farklı
kültürleri birleştirecek bu adımın AB içinde de çok iyi
anlaşılamadığını söyledi.
MUHALEFETE "AB" SALVOSU
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin büyüklüğü ve önemi nedeniyle AB
sürecinin sadece ekonomik entegrasyon açısından değil entelektüel
ve akademik çevrelerde de tartışıldığını bildirdi. Konunun sadece
siyasi zeminde değil düşünce ve felsefi zeminde de konuşulduğunu
belirten Erdoğan, hem AB'yi hem de Türkiye'deki AB karşıtlarını
uyardı. Erdoğan, "İster dışarıda ister içerde olsun AB sürecimizi
sekteye uğratmak isteyenlere karşı bir hatırlatmada bulunmak
istiyorum. Başarısızlık ihtimalleri üzerine siyaset yapanların
emellerine, Türkiye'nin geleceğini asla feda etmeyeceğiz. AB'ye tam
üyelik bizim için dönemsel bir taktik meselesi değil. Bunun altını
çiziyorum. Bazıları bakıyoruz 'Bu dönemsel bir durum, AK Parti
farklı şeyleri izole etmek için, kamufle etmek için yapıyor', böyle
saçma sapan şey olmaz. Bütün bunların hepsi 10 yıllardır bu işi
başaramayanlara karşı AK Parti iktidarının bu yolculuğa çıkarken
programına aldığı hedeflerden biridir. AB'ye tam üyelik hedefi
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesinin bir gereğidir. AB'ye
tam üyelik Türkiye'ye dayatılan bir hedef değildir. AB süreci
1959'larda başlamıştır. Bu dönemde herhalde art niyetle
başlatmamışlardır. 1963'te yasal süreç başlamıştır"
değerlendirmesini yaptı. Muhalefetin eleştirilerine de sert tepki
gösteren Başbakan Erdoğan, şu an AB aleyhinde konuşanların de AB
süreci içerisinde yer aldığına işaret etti. Muhalefeti gerçekleri
konuşmaya çağıran Erdoğan, "MHP, ANAP, DSP, CHP, DYP'si de yer
aldı. Şimdi bakıyoruz tribünlere oynuyorlar. Tribünlere oynamayı
bırakın. Gerçekleri konuşun ve ülkenin geleceğine nasıl katkıda
bulunabiliriz, onu konuşun. Kusura bakmasınlar Türkiye küp şekeri
değil ki atıp da su içinde erisin yok olsun. Millet gerekli
donanıma sahiptir" tepkisini gösterdi. Türkiye'nin stratejik
öncelikleri için AB yolunda kararlı olduklarını baştan beri ifade
ettiklerinin altını çizen Erdoğan, bunu bugün de söylediklerini,
yarın da söyleyeceklerini söyledi. Bu süreçte engellemeler
olacağını, siyasetin engelleri aşma sanatı olduğunu dile getiren
Erdoğan, "Kimse kalkıp da önünüze halıları serip, gül suyu dökmez.
Başaracaksınız ki halı serilsin. Her gün daha iyiye gidiyoruz.
Sabırla, kararlılıkla engelleri aşarak yolumuza devam ediyoruz"
şeklinde konuştu.
BM GÜVENLİK KONSEYİ'NE TEPKİ
Geçtiğimiz hafta Güney Kıbrıs'ın engelleme gayretlerine rağmen AB
içinde sağduyunun galip geldiğine dikkat çeken Erdoğan, bu şekilde
Türkiye'nin 12 Haziran'da fiili müzakerelere başladığını
hatırlattı. BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın "Kıbrıs'ta çözüme u cü
dolayısıyla AB sürecinin sancılı geçtilaşılamadan Güney Kıbrıs'ın
üyeliğe kabulü siyaseten çok yanlış bir karar olmuştur" sözüne
atıfta bulunan Erdoğan, Annan Planı'nı 2 yıldır gündemine almayan
BM Güvenlik Konseyi'ni şu sözlerle eleştirdi:
"Sayın Annan BM Genel Sekreterlik olarak, Kıbrıs'ta yapılan bu
referandum çalışmasının ardından raporunu hazırlamıştır. Rapor, BM
Güvenlik Konseyi'ne gitmiştir. 2 yıldır bu rapor görüşülmemiştir.
Peki bunu neyle izah edeceksiniz? BM Güvenlik Konseyi bunu neyle
izah edecek? Bugüne kadar bu konuda neden açıklama yapmamıştır. O
zaman BM Güvenlik Konseyi'nin görevi nedir? O zaman bu referandumun
yapılmasının da anlamı yoktur. Annan Planı'nın ileri sürülmesinin
de anlamı yoktur. Biz Kıbrıs'ta garantör ülke olarak bizden
istenileni yaptık. Bizde ülkemizdeki bazı marjinal grupların
muhalefetine rağmen verilmesi gereken bütün sinyalleri verdik,
KKTC'deki soydaşlarımızın o objektif bakışları neticesinde yüzde 65
oranında plana 'evet' çıktı. Güneyde ise hayır çıkmıştır. Güney
Kıbrıs hayır derken, barışa, adada birlikteliğe, Annan Planı'na,
Avrupa Birliği'ne hayır dedi. Ama kabul edildi. Bunu anlamak mümkün
değil. Şu anda biz çok daha güçlüyüz. Bir adım öndeyiz demiştik.
Şimdi 11 adım öndeyiz. Yeni pakette 10 adım daha getirdik. Onların
atması gereken adımlar var. Onlar bu adımı atacak ki bu sorun
süratle çözüme kavuşsun. Çözümden yana olan biz olduk, çözüm için
irade ortaya koyan biz olduk. Ama çözümü isteyen KKTC hala
cezalandırılıyor."
"MUHATAPLARIMIZ DA ÜZERİNE DÜŞENİ YAPMALIDIR"
Başbakan Erdoğan, Güney Kıbrıs'ın elindeki AB kozuna güvenerek,
BM'nin çözüm arayışları dışında hareket ettiğini de vurgulayarak,
"Çok açık ve net söylüyorum. Kıbrıs'ta siyasi çözüm AB zemininde
olamaz. Kıbrıs'ta siyasi çözüm BM zemininde olacaktır. Bunun başka
izahı yok" restini çekti. Erdoğan, bu süreçteki bazı sözlerinin AB
liderleri tarafından ''Türkiye Başbakanı sert açıklamalar yapıyor'
şeklinde değerlendirildiğine de işaret ederek, bu açıklamaları 3
Kasım'dan bu yana yaptığını söyledi. Müzakere sürecinin teknik bir
süreç olduğunu belirten Erdoğan, bu sürece siyasetin
bulaştırılmamasını istedi. "Biz nasıl üzerimize düşeni yapıyorsak,
muhataplarımız da üzerine düşeni yapmalıdır" diyen Erdoğan, AB
içerisinde bu devlet ciddiyetine, bu vizyona sahip dostlar olduğunu
bildiklerini, ancak bu şekilde taşların yerli yerine oturacağını
ifade etti.
Başbakan Erdoğan, konuşmasında ekonomik gelişmelere ilişkin de kısa
bir değerlendirme yaptı. Türk ekonomisini daha güçlü hale getirmek
için ekonomik programı uyguladıklarını belirten Erdoğan, mali
disiplinden ve ekonomik programdan asla taviz vermeyeceklerini
söyledi. Kimsenin hükümetten taviz vermesini beklememesini isteyen
Erdoğan, ekonomik programa devam mesajı verdi. Erdoğan, AK
Parti'nin Antalya kampında erken seçim kararı çıkacağı yönündeki
iddialara da cevap vererek, şöyle konuştu:
"Bu kamp 3 ayda bir yapılan bir toplantıdır. Yaz tatiline girmeden
önce istişare toplantısı niteliğindedir. 3 aylık sürecin nasıl
değerlendirilmesi gerektiğini masaya yatıracağız. Ama bu toplantıya
kılıf uydurmaya çalışanlar var. Farklı yaklaşım sergileyenler var.
Niye cü dolayısıyla AB sürecinin sancılı geçtit okuyucular var.
Bunlar hep olacak. Niyet okuyucular görevlerini yapmaya devam
etsinler biz işimizi yapmaya devam edeceğiz. 3 aylık süreci nasıl
değerlendireceğimizi müzakere edip Ankara'ya döneceğiz."