Erdoğan: AB Türkiye'deki 4 milyon sığınmacı için elini taşın altına koymadı
Abone olCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dokuz Eylül Üniversitesi'nin gerçekleştirdiği programda konuştu. Erdoğan konuşmasında, ABD Eski Başkanı Obama'nın Kobani'deki Kürtler için kendisinden destek istediğini hatırlattı. AB'nin Yunanistan'a 100 bin sığınmacı için 3 milyar avro destek verdiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'deki 4 milyon sığınmacı için ise benzer bir desteği göremediklerini ifade etti.
Başkan Erdoğan, terör konusunda Türkiye'ye karşı takınılan
tutumdan duydukları rahatsızlığı da dile getirirken, "Suriye'nin
kuzeyinde bakıyorsunuz Amerikalı general, çok ilginç, diyor ki,
'biz şu anda PKK/YPG/PYD ile beraberiz'. Bu nasıl NATO'da ittifak?"
ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dokuz Eylül Üniversitesi'nin "Göç: Önümüzdeki Yirmi Yılın Projeksiyonu ve Ötesi" başlıklı uluslararası konferansında açıklamalarda bulundu.
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarında satır başları:
Göç alanında uzman seçkin isimleri bir araya getiren sayın rektör ve üniversite görevlilerini tebrik ediyorum.Göçün sebepleriyle kültürel ve ekonomik etkileriyle bizi yeniden düşünmeye sevk edeceğine inanıyorum. Göç konusunun, özellikle son yıllarda küresel bir mesele olarak dünyanın gündemini işgal ettiğini görüyoruz. 2. dünya savaşından bu yana en çok insan hareketliliği dönemini yaşıyoruz.
'Mültecilerin sayısı 26 milyon
yaklaşmıştır'
Dünya genelinde göçmenlerin sayısı 272
milyona, yerlerinden edilen kişilerin sayısı 80 milyona,
mültecilerin sayısı ise 26 milyona yaklaşmıştır. Yani dünya
nüfusunun %3'ü göçmen olarak hayatını sürdürmektedir. Zulümden
baskıdan açlıktan kaçarak güvenli bir gelecek kurma ümidiyle
çıkılan yolculuklar, kimi zaman felaketle sonlanıyor. 30 bine yakın
göçmen Akdeniz'de hayatını kaybetti. Sahra çölünün kızılı, binlerce
umut yolcusunun mezarı oldu.
Yunanistan'a mülteci tepkisi: Açıkça zulüm edilen
sahneler yaşadık
Özellikle botlarının nasıl kasten
batırıldığını gayet iyi hatırlıyoruz. İnsanlık sadece Akdeniz'de
değil, Ege'de ve Meriç'te de sınıfta kalmıştır. Göçmenlerin
hayalleri kendilerini denize itenlerle suya gömülmüştür. Avrupa'ya
sığınan 10 binlerce Suriyeli çocuğun ise nerede olduğu kimler
tarafından kaçırıldığı bilinmiyor. Dünyadaki mülteci nüfusunun
yaklaşık %80'inene zengin devletler değil, imkanları çok daha
kısıtlı devletler ev sahipliği yapıyor. Kabul ettikleri birkaç
mülteciyi reklam malzemesi yapanlar, bu durumda sorumluluk
üstlenmiyor. Mülteciler Yüksek Komiserliği rakamlarına göre 2020'de
dünyada 3. ülkelere yerleştirilmeyi bekleyen 1 milyon 440 bin
mülteciden sadece bir kısmı batıya yerleştirilmiştir. Türkiye
4 milyonu bulan mülteciye kapılarını açmıştır. Türkiye ile
Yunanistan sınırında mültecilere Yunan güvenlik güçleri tarafından
açıkça zulüm edildiği sahneler yaşadık. AB Ajansı Frontex'le bu hak
ihlaline ortak olmuştur. Son 500 yılda zulme uğrayan baskı
gören, inancı, rengi kültürü dolayısıyla mağdur olan mazlumlara biz
kapımızı açtık. Kafkasya'daki kardeşlerimizde, balkanlardaki
soydaşlarımız da dara düşünce hep bizim topraklarımıza sığındı.
'Obama destek istedi'
2. dünya savaşı
sırasında Avrupa'daki Türk diplomatlar, Türk pasaportuyla yüzlerce
mazlumu soykırımdan kurtardı. Zulme ve katliama uğrayan herkese
güvenli bir liman şevkatli bir yuva olduk. Maddi imkanları
bizden kat ve kat fazla olan ülkeler mültecileri toplama kampına
mahkum ederken, biz bu insanlarla ekmeğimizi paylaştık. Obama
görevdeyken şahsımı aradı ve Kobani'deki Kürtlerin zor durumda
olduğunu ve bu konuda özellikle kapılarımızı açmamız için destek
istedi. Dedim ki bu durumda nasıl olacak. Bana verdiği cevap
şu; Bu insanlar ölümle karşı karşıya. Gerekirse biz tüm mühimmatla
buraya uçağı indireceğiz. Ben de dedim ki, biz buna ortak olamayız.
O olay ile birlikte binlerce Kürt kardeşimiz o olay neticesinde
öldü. Biz ona rağmen kapılarımızı açtık. Onbinlerce Kobanili Kürt
kardeşimiz hala bizim topraklarımızda.
'Hâlâ teröristlerle beraberler'
Şuanda yeni gelişmeler. Suriye'nin kuzeyinde bakıyorsunuz ABD'li bir general diyor ki: Biz şuanda PKK/YPG/PYD ile beraberiz. E bu nasıl NATO'da ittifak 2 ülke. Bunların mültecilere sahip çıkmak gibi bir niyetleri yok. Dertleri başka. Hala teröristlerle beraberler. Biz de terör ve teröristlerle mücadelemizi sürdürüyoruz, sürdürmeye devam edeceğiz. Mağdur durumdaki bu insanlara, kendi vatandaşımıza ne hizmet veriyorsak hiçbir karşılık beklemeden sunduk. Bütün bunları çıkar hesabı reklam olsun diye değil, inancımızın, imanımızın kültürümüzün geleneğimizle yaptık.
'Sığınmacılara sahip çıkan tek ülke
Türkiye'dir'
Bize verilen birçok söz oldu ama yerine
getirilmedi. Verdikleri sözü yerine getirmediler, 50 dereden 50 su
taşıdılar. 52 bin biriket konut yaptık. İstedik ki bu insanları
çadırlarda yaşatmayalım. 50 biriket konutta çadırda değil,
buralarda yaşasın istedik. Depremde bile 500-600 konteynerde
depremzedeleri ziyaret ediyoruz. Avrupa 100 bin sığınmacı için 3
milyar avro destek verirken, Türkiye'deki sığınmacılar için
ellerini taşın altına koymadılar. Yan yana gelince hep yalan. Şu
kadar verdik bu kadar verdik. Uluslararası kuruluşlar bile bu
gerçeği görmeye yeni yeni başladılar. Suriyeli sığınmacılara sahip
çıkan tek ülke Türkiye'dir. Askeri gücümüzle bunları yapabildik.
Bizim askerimiz olmasa bunların yapacağı şeyler hiç belli
değil.
Diğer bölgelere yönelik de adım atmaktan
çekinmeyiz
Suriye'nin kuzeyindeki güvenlik ortamı iyileştikçe, ülkemizdeki
Suriyelilerin dönüşleri hızlanıyor. 24 bin sığınmacı ülkelerine
geri döndü. İstikrar ve huzur ortamı güçlendikçe bu geri dönüşler
artacaktır. Bölücü terör örgütünün son dönemde güvenli bölgelere
saldırılarını arttırdığını görüyoruz. 1 ay içinde onlarca masum
sivil ve çocuk hayatını kaybetti. Güven ortamının bozulmasına,
kesinlikle izin vermeyeceğiz. Nasıl, kimseye bakmadan terör
yuvalarını imha etmişsek, saldırıların devamı halinde diğer
bölgelere yönelik de adım atmaktan çekinmeyiz. Tarih boyunca var
olan, bundan sonra da var olacak göç olgusuna geniş perspektifle
bakmak gerekiyor.
'Her göç yeni bir buluşmadır'
Asıl
yüzleşilmesi gereken, göçü besleyen sorunlardır. Her yıl
milyonlarca insanı evini terk etmeye zorlayan şeylerdir. Asıl
insanı siyasi ve sosyal mesele olduğunu kabul ederek
başlayabiliriz. Her göç aynı zamanda yeni bir buluşmadır. Dini,
kültürü, farklı insanların kucaklaşmasındır. Göçle ilgili
önyargılarımızı bırakarak göçmenlerin gittikleri ülkelere
katkılarını da görmemiz gerekiyor. Asırlardır göç alan ve
1965'ten beridir göç veren bir ülke olarak meseleye gerekli
adımları atıyoruz.