Erdoğan 4 hedefi açıkladı
Abone olBaşbakan Erdoğan'ın gazetecilerle buluşmasında açıkladıklarının ayrıntıları ortaya çıktı.
Başbakan Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe’deki ofisinde
gazeteciler ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle
kahvaltılı bir basın toplantısında bir araya geldi.Milliyet
gazetesinden Fikret Bila Erdoğan'ın konuşmasında değindiklerini
yazdı.
Başbakan’ın sunuş konuşmasında da belirtiği gibi toplantının amacı,
4 bakanın da kabineden ayrılmasına neden olan 17 Aralık gözaltıları
ve sonrasındaki gelişmelerle ilgili soruları yanıtlamaktı.
Başbakan Erdoğan’ın konuşması ile soru ve yanıtlar üç konu
etrafında toplandı. 17 Aralık operasyonlarıyla gündeme gelen
yolsuzluk ve rüşvet iddiaları, Fethullah Gülen cemaati ile hükümet
arasında yaşanan gerginlik, bu bağlamda Başbakan’ın
“paralel devlet” söylemi ve Yalçın Akdoğan’ın
“orduya kumpas” ifadeleriyle gündeme gelen yeniden
yargılamaya yönelik formül arayışlarıydı.
Başbakan Erdoğan, 17 Aralık gözaltılarını ve sonrasındaki
girişimleri şahsına ve hükümete
DÖRT
HEDEF Başbakan Erdoğan, 17 Aralık ve sonrasındaki sürecin 4 hedefi olduğuna inanıyor. Bu düşüncesini şöyle açıkladı: 1 - Ak Parti’ye yolsuzluk yaftası yapıştırmak, Ak’ı KARA’ya çevirmek, 2 - Hükümeti ve Ak Parti’yi El Kaide’nin destekçisi gibi göstermek, 3 - Çözüm sürecini sabote etmek, 4 - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile kendisi arasına fitne sokmak. Başbakan, bu yolla 30 Mart yerel seçimlerinin ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hedeflendiğine inanıyor. |
“komplo” ve “darbe girişimi” olarak tanımlıyor. “Yolsuzluk kılıfı altında bir darbe girişimi” ifadesini kullanıyor.
Evdeki paralar hata
Başbakan’ın siyasi değerlendirmelerine geçmeden önce “yolsuzluk ve
rüşvet” iddialarıyla ilgili görüşünü yansıtmakta fayda var.
Başbakan Erdoğan ve hükümet üyelerinin bu süreci içeriden ve
dışarıdan işbirliği içinde yürütülen bir darbe girişimi olarak
nitelemeleri yanında bir de Halk Bankası Genel Müdürü’nün evinde
ayakkabı kutularından çıkan dolarlar ve eski İçişleri Bakanı
Muammer Güler’in oğlunun evinde çıkan paralar konusu var. Bu
paralarla ilgili olarak kamuoyuna yansıyan telefon konuşmaları ve
bazı görüntüler de bu sürecin bir parçası.
Başbakan Erdoğan’a işin bu yönü sorulduğunda verdiği yanıt, evde
bulunan paraların “hata” olduğuydu. Başbakan, yolsuzluk iddialarını
ayırarak konuşmaya özen gösterdi. Eğer hata yapan varsa, bunun
yargı sürecinde ortaya çıkacağı mesajını verdi. Kabineden ayrılan
bakanlarla ilgili olarak güven duygusunu kaybetmediğini
hissettirmekle birlikte bu konuda yargıyı bekleyeceği mesajını
verdi. “Evladı bile olsa hukukun arkasında duracakları”nı ifade
ederek, bu konuyu diğer konulardan ayırdı. Ancak, sürecin sadece
bir yolsuzluk soruşturması olmadığını, farklı hedefleri bulunduğunu
da vurguladı.
İşadamları ve ekonomi
Başbakan Erdoğan, işadamlarının isimlerinin gözaltı listelerinde
geçmesi ve bazılarının malvarlığına tedbir konulmasını da
eleştirdi. Adı geçen işadamı ve firmaların ulusal ve uluslararası
dev projeler gerçekleştiren, büyük projeleri ihale yoluyla üstlenen
firmalar olduğunu söyledi. Bu kişi ve firmaların isimlerinin
medyaya verilmesi yoluyla itibarlarının ve kredibilitelerinin
zedelenmeye çalışıldığını belirtti. Bu girişimlerin Türk
ekonomisine birkaç günde verdiği zararın da ortada olduğunu
vurguladı. Bu girişimleri yapanların Türkiye’nin kalkınmasından,
refahından, istikrarından çıkarları bozulan iç ve dış güçler
olduğunu söyledi.
Kırılma noktası dershaneler
Başbakan, 17 Aralık operasyonlarının nedenlerinden birinin
hükümetin dershanelerle ilgili kararı olduğunu düşünüyor. Başbakan
Erdoğan’a, Ak Parti ve cemaat tabanına yakın görüşlere sahip, iç
içe geçmiş olduğunu anımsattıktan sonra “Ne oldu da bu karşıtlık
ortaya çıktı, dershaneler kırılma noktası olabilir mi?” mealinde
sorduğum soruya, “Evet” karşılığını verdi. Hükümetin dershanelerle
ilgili yasa çıkaracağının açıklanmasından sonra iki yıllık geçiş
süreci tanınmasına rağmen düğmeye basıldığına inanıyor.
Kararlılık mesajı
Başbakan Erdoğan, Fethullah Gülen Hoca tarafından “sulh arayışı”
olarak tanımlanacak ıslak imzalı bir mektup aldığını da açıkladı.
Mektupta dershaneler ve emniyetteki atamaların konu edildiğini
belirtti. Bu sulh girişimine yanıt verirken tereddütlerini ifade
etti ve “Aynı girişimlerin yapılmayacağının ne garantisi var?”
imasında bulunurken şöyle konuştu:
“Yargı boyutundaki gelişmeler ne olacak? Medya üzerinden yapılan
saldırılar devam edecek mi? Şantajla mı karşı karşıya kalacağız?
Bunlar -ne olacak- devam edecek mi?”
Başbakan, bu sorularla “sulh mektubu”nu tümüyle kabul etmediği,
tereddütleri bulunduğu mesajını vermiş oldu.
Paralel devlet
Başbakan Erdoğan’ın kararlılık sergilediği bir diğer konu da
“paralel devlet” diye tanımladığı yapının ortadan
kaldırılacağı konusuydu. “Devlet içinde devlet olmaz” diyen
Başbakan, “bu yapının neler yapabileceğini görmüş olduk”
diyerek bu yapıya kesinlikle izin vermeyeceklerini sık sık
vurguladı. Bazı emniyet ve adliye mensuplarının tavırlarından
örnekler veren Erdoğan, “Yargı darbesi yapmak istediler
egemenliği milletten alıp yargıya vermeye kalktılar”
vurgularıyla bu yapıyı yok etmek konusunda kararlı olduklarını
yansıttı. Bu konuda “Kurunun yanında yaş da yanar mı? Cemaaete
sempati duyan geniş bir kitle var” biçiminde yöneltilen soruya ise
Başbakan, “Ben cemaat sözünün kullanılmasını da doğru bulmuyorum,
birçok cemaat var. Elbette kastımız devletin içindeki bu yapıdır,
evler basılıyor, şirketler basılıyor, devlet içinde devlet gibi
hareket ediliyor. Kastımız bunlardır” diye özetlenebilecek bir
yanıt verdi.
Yeniden yargılama olumlu
Başbakan Erdoğan’ın verdiği önemli bir diğer mesaj da yeniden
yargılama girişimlerine olumlu baktığını açıklamasıydı. Erdoğan,
devlet içinde çeteler var, orduya kumpas kuruldu açıklamaları,
Genelkurmay Başkanlığı’nın suç duyurusunda bulunmasından sonra
gündeme oturan Ergenekon, Balyoz, KCK ve Şike gibi davalarda
yeniden yargılama girişimlerini şöyle değerlendirdi:
“Yeniden yargılama konusuna olumlu bakıyorum. Yeniden yargılama bir
haktır. Daha önce de kullanıldı. Yasama organı olarak ne
yapabiliriz. Adalet Bakanı’na talimat verdim.”
‘Oğlum ve damadım’
Başbakan Erdoğan, oğlu Bilal Erdoğan, kızı Esra Albayrak ve damadı
Berat Albayrak’la ilgili iddiaları da yanıtladı. Başbakan,
iddiaların tümüyle gerçek dışı olduğunu belirterek şöyle
konuştu:
“Polis okulu arazisi dediler. Belediye Başkanımız Kadir Topbaş
çıkardı tapusunu gösterdi. Trafolar dediler, Enerji Bakanımız çıkıp
gerçeği anlattı. TÜRGEV daha benim belediye başkanlığım zamanında
kurulmuş, kız öğrencilere yurt yapan bir vakıftır. Başbakan’ın
oğluysan, damadıysan çalışamayacak mısın? Keza Yasin El Kadı ile
görüşme konu ediliyor. Yasin El Kadı aile dostumuzdur. Ne var
bunda? Yasin El Kadı hakkındaki iddialara karşı mahkemelerde beraat
etti, seyahat yasakları kaldırıldı. Büyük yatırımlar yapan Suudlu
bir işadamıdır. Keşke Türkiye’ye de yatırım yapsa.”
MİT’in TIR’ı
Başbakan Erdoğan, Suriye’ye geçerken durdurulan ve aranmasına izin
verilmeyen ve MİT’e ait olduğu belirtilen TIR’la ilgili soruya da
şu karşılığı verdi: “MİT Yasası’nın 26. Maddesi var; savcının
müdahale yetkisi yoktur. Bir yardım olayıdır. Suriye’deki
Türkmenlere gönderilen yardımdır. Yargının medyaya deşifre etmesi
yanlış bir davranıştır. Böyle bir müdahaleye yetkileri ve hakları
yoktur. Anamuhalefet istiyor diye gösterme ve açıklamak zorunluluğu
da yoktur.
Ofisteki böcek
Başbakan Erdoğan, ofisine böcek yerleştirilmesi konusunda da şöyle
konuştu: “Ofisime böcek yerleştirebiliyorlar. Neler
yapabileceklerini düşünün. Başbakanlık Teftiş Kurulu çalışıyor.
Çalışma bitmek üzere bitince açıklaması yapılacak.”
‘Kürt sorunu yok’
Erdoğan, 17 Aralık sonrasında yaşanan sürecin açılım sürecine
etkileri ve Kürt sorununa ilişkin soruyu yanıtlarken de “Kürt
kardeşlerimin sorunu olabilir ama ben Kürt sorununu kabul
etmiyorum” diye karşılık verdi. i.
‘Evet örgüt lideriyim’
Başbakan Erdoğan, 17 Aralık operasyonlarını değerlendirirken
“Oturup örgüt şeması yapıyorlar” dedi ve şöyle
konuştu: “Oturup bir örgüt şeması çiziyorlar. Örgüt lideri diye
oğlumun adını koyuyorlar, bir diğerine damadımın adını koyuyorlar,
bir diğerine bir bakanımın adını koyuyorlar. Sonra hepsini bağlayıp
en üste benim adımı koyuyorlar. Evet en üstte örgüt lideri olarak
ben varım. Ama bu örgüt kendini Türkiye’nin kalkınmasına adamış bir
örgüttür ve adı da Ak Parti’dir. Düşünebiliyor musunuz bir savcı
bir yılda 22 defa yurt dışına çıkıyor turistik amaçlı. Nasıl oluyor
bu? Kim veriyor bu seyahatlerin parasını? Birisi deniz seviyor
bakıyorsunuz deniz kıyısında, birisi kayak seviyor bakıyorsunuz
orada.
‘İhanettir’
Başbakan Erdoğan, partisinin ve hükümetin El Kaide destekçisi gibi
gösterilmeye çalışıldığını da belirterek şöyle dedi:
“Partim ve hükümeti El Kaide’nin destekçisi gibi göstermeye
çalışıyorlar bu ihanettir. Böyle bir şey söz konusu bile değildir.
Güvenlik güçlerimizin bunlarla mücadele ettiğini herkes
biliyor.”