Erdoğan 1 numaralı sanık oldu
Abone olMİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağrılması devlet içinde farklı bir yapılanmayı mı gösteriyor?
Oktay Sağlam
İNTERNETHABER.COM- Hükümet 9 yıllık iktidarının en
sıkıntılı günlerinden birini yaşıyor. Fotoğrafın bütününde iktidara
yönelik bir adım söz konusu. "AK Parti darbeyi askerden
değil, kendi kurduğu özel yetkili mahkemeler eliyle yediği
görüşü" dile getiriliyor.
"SUÇ YOK", "AKLIM ALMIYOR"
Hükümetin arkasında durduğu üst düzey ismin sanık sandalyesine oturtulmasına verilen tepkiler, İlker Başbuğ'un adliyeye çağrılması sırasında gösterilen tepkilerle neredeyse aynı. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'ın konuyla ilgili yorumu şöyleydi: "Benim gördüğüm, ortaya çıkan şeylere baktığınızda işlenen herhangi bir suç yok. Yapılan bir vazife var."
Dahası da var. Arınç da benzer sözlerde bulundu. Gazetecilerin bu yöndeki sorusuna Arınç, "Şüpheli sıfatıyla KCK içerisinde bu 3 kişi nasıl yer alır, aklımla izah edemiyorum" diye cevap verdi.
Bu sözler Başbuğ'un tutuklanması sırasında
muhalefet partisinden gelen açıklamalarla büyük benzerlik
gösteriyor. Her iki olay arasında içerik olarak dağlar kadar fark
olsa da, özü itibariyle yakınma ve şikayet noktaları ortak. Özel
yetkili mahkemeler bu kez iktidarı vurmuş görünüyor.
İKTİDARIN MANEVRA ALANI
DARALTILDI
MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve emekli iki MİT mensubunun ifadeye çağrılması sıradan bir adli olay olmadığı çok açık. Sivil iktidara ve siyasete yapılmış "yargısal müdahale" olduğunu düşünenlerin elinde veriler mevcut... Bu kavgayla birlikte polis-MİT-asker ittifakına büyük bir darbe indirildi.
O İRADENİN ARKASINDA HÜKÜMET VAR
Başbakan Erdoğan'ın "harcatmam" dediği ve her fırsatta sahip çıktığı bir ismin şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrıldı. Erdoğan'ın güvendiği bürokta PKK ile yürütülen görüşmelerde Başbakanlık Müsteşar yardımcısı sıfatıyla masada yer alıyordu. Oslo görüşmelerinin de sorgulanacağı göz önüne alınırsa, 1 numaralı sanık Erdoğan'dan başkası olmayacak. Çünkü o görüşmelerde Fidan, "müsteşar yardımcısıyım ama sayın başbakanımızın özel temsilcisiyim" diyordu. Dolayısıyla sorgulanacak irade hükümettir. Siyasi karar alıcıların manevra alanına direkt müdahale söz konusu.
SUÇLAMALAR BASINA NEDEN SIZDIRILDI?
KCK soruşturmasının MİT'e uzanması ve dosyanın içeriğinin basına sızdırılması manidar bulundu. KCK içindeki MİT elemanlarını tespit eden savcılık, hassas bir konuya çok farklı bir şekilde yaklaştı. Ağır ithamlar çarşaf çarşaf basında yer aldı. Soruşturma kamuoyuna A'dan Z'ye duyurularak, kurum töhmet altına alındı.
GÜVEN BUNALIMI
Özel yetkili mahkemelerin polisin ve İçişleri Bakanlığı
yetkililerinin bilgi ve belgesine dayanmadan harekete geçmesi
düşünülemez. Ajanların PKK ile ile ilgili çok önemli bilgiler
aktardıklarını söylemeleri kavganın gerekçesi gösteriliyor.
Emniyet ve bakanlık içindeki yapı MİT'in
istenen bilgileri kendileriyle paylaşmadığını düşünüyor. Savcılığın
araştırmasının temel gerekçesi de bu yönde.
KAVGA PKK'YA YARADI
İstihbarat örgütlerinin terör yapılanmalarınının içine sızması bu işin doğası gereğiydi. Öcalan'ın en yakınındaki isimlerin bile MİT ajanı olduğu söyleniyor. Yıllar önce terör örgütü PKK'ya yerleşen MİT elemanlarından "çok kritik bilgiler" elde ediliyordu. İşte bu yapı son soruşturmayla birlikte açığa çıktı. Mevcut ajanların bile hayatı tehlikede. Bundan sonra örgüte sızmalar neredeyse imkansız hale gelecek.
MİT ERDOĞAN'IN ARKASINA SIĞINDI
PKK'nın alan hakimiyetini kaybettiği ve psikolojik üstünlüğünün kırılmaya başlandığı ortamda Uludere faciası ve ifade bombasının siyasi iradeyi zor durumda bıraktığı çok açık. "Terörle mücadele siyasetle müzakere" diyen Erdoğan'ın yol haritası sorgulanacaktır. MİT'i her kritik durumda arkasında duran Başbakan'ın Erdoğan'ın tavrı önem kazandı. Nitekim MİT'in ifadeye karşı itiraz yazısında soruşturma izni için Başbakanlığı işaret etmesi, hükümet ile MİT arasında zorunlu birlikteliğe işaret ediyor.