Erdoğan 1 Mayıs'tan Köşk için yeni bir gezi çıkarmak istiyor!

İNTERNETHABER.COM
Yaklaşan 1 Mayıs İşçi Bayramı öncesi yine gündeme Taksim gerilimi damga vururken Zaman si yazarı Mümtazer Türköne çarpıcı bir iddiada bulundu.

ERDOĞAN'IN "ALENİ 1 MAYIS TAHRİKİ"NİN PERDE ARKASI

Türköne, Erdoğan ve AK Parti'nin Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi Taksim geriliminden oy devşirmek için harekete geçtiğini kaydettiği yazısında Gezi eylemlerinde yaşananları hatırlattı. Hükümetin ilk başta yalpalasa da Gezi'yi fırsata çevirdiği ve gerilimi oya tahvil ettiğini vurgulayan Zaman yazarı Taksim ve 1 Mayıs gerilminin de Cumhurbaşkanlığı seçimleri için bir kaldıraç görevi görebileceğini savundu. Hükümetin Taksim'in üstüne Kadıköy'ü de yasaklamasını bilinçli bir tahrik olarak niteleyen Türköne asıl amacın gerilimi tırmandırıp Köşk için oy artışı sağlamak olduğunu yazdı.

İşte Türköne'nin yazısınki ilgili bölüm:

TAKSİM VE KADIKÖY YASAĞI ALENEN TAHRİKTİR

Tablo çok net görünüyor. Hükümet’in Taksim’e izin vermemesi, üstelik Kadıköy’ü de yasağa dahil etmesi muhataplar için alenî bir tahrik niteliği taşıyor. 1 Mayıs’ın da Taksim’in de önemi artıyor; artık daha kutsal bir anlam kazanmış oluyor. Kutsallığın derecesi arttıkça uğruna katlanılması fedakârlıkların derecesi de yükseliyor.

ERDOĞAN'IN GEZİ TAKTİĞİ 1 MAYIS'A UYGULANACAK

Gezi eylemleri kendiliğinden gelişti. Hükümet önce yalpaladı sonra krizden el yordamı ile kocaman bir fırsat devşirdi. Gezi Parkı’nda başlangıçta ağaçları korumaktan başka amacı olmayan eylemcilerin çadırlarını yakıp-yıkan şafak baskınının doğrudan Başbakan’ın talimatıyla yapıldığı ortaya çıktı. Hükümetimiz gerginlikten beslenerek üzerindeki ölü toprağını attı. Bu yöntem çalışıyor ve işe yarıyorsa, 1 Mayıs’ta, cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda oyların yarıdan fazlasını peşin peşin Taksim’den almak neden mümkün olmasın?

1 MAYIS GERİLİMİ KİME YARAYACAK?

İşin sosyolojisi çok sağlam çalışıyor. Toplum istikrarsızlık ve kaostan korkuyor. Her an tepetaklak olmaya mütemayil ekonomik göstergeleri takip ederek, toplumun siyasî tercihlerindeki zarurî sağduyuyu kavramak mümkün. Gerçekten Allah korusun; şayet 1 Mayıs’ta Taksim’e toplumu tedirgin edecek ölçüde şiddet bulutları çökerse ve oradaki şiddete tepkiler ülke sathında artarak devam ederse bu işten kimin kazançlı çıkacağı hesabını herkesin dikkatle yapması lazım. Bir tarafta ülkeyi istikrar içinde tutmaya çalışan ve bu uğurda Taksim’i sokak göstericilerine teslim etmeyen otoriter bir Başbakan’ı alkışlayacak olanlar; öbür tarafta ise dökülen kanın peşine düşenler. Hükümet, toplumsal tepkilerle ne ölçüde baş edebilir? Üstelik 1 Mayıs’ın geleneksel sosyolojisi Gezi’den çok farklı.