Erdemir'in garip hikayesi
Abone olBugün özelleştirilmek istenen Erdemir'in dünü de çok farklıydı. ABD'nin yardımlarıyla kurulan fabrika 12 Mart muhtırasından sonra fırtınalı günler geçirmiş.
Hürriyet yazarı Yalçın Doğan demir-çelik
devi Erdemir ile ilgili ilginç olayları köşesinde
Ayşe delinince sıkıyönetim yazısıyla ele
aldı.
Yazı: Yalçın Doğan
Kaynak: www.hurriyetim.com.tr
-CUMHURBAŞKANI Celal Bayar’a Amerika uzun ve görkemli bir
gezi programı düzenliyor. 50’lerin ikinci yarısı. Gezinin sonunda
ABD Başkanı Eisenhower’in Bayar’ın onuruna verdiği yemekten iki
önemli kurum çıkıyor.
Eisenhower, ‘Türkiye için ne yapabileceklerini’
sorduğunda, Bayar iki şey istiyor.
‘Sadece Türkiye’dekilerin değil, Orta Doğu’lu gençlerin de
okuyacağı bir üniversite... Bir de demir çelik fabrikası...’
Bu iki istekten iki kurum ortaya çıkıyor. Orta Doğu Teknik
Üniversitesi (ODTÜ) ile Ereğli Demir Çelik (Erdemir).
Kaderin garip cilvesi, merkez sağda bir partinin (DP) öncülüğünde,
Amerikan mantığı ve teknolojisine dayalı bu iki kurum, ODTÜ ve
Erdemir, daha sonra solun önemli merkezleri arasında yer
alıyor.
HATIRLATMA
Özelleştirme nedeniyle bugün tartışılan Erdemir’in Türk siyasal
yaşamında daha farklı ilginç yönleri de var.
Yıl 1971. 12 Mart muhtırası. Başbakan Nihat Erim. Türkiye’de aydın
ve solcu avı, yani Balyoz Harekatı öncesi. Bülent Ecevit CHP Genel
Genel Sekreterliği görevinden istifa ediyor. İsmet Paşa’ya bayrak
açmak üzere.
Erdemir’in bulunduğu Ereğli’de CHP ilçe başkanı, şimdiki CHP Grup
Başkanvekili Kemal Anadol. Ecevit Zonguldak milletvekili. Anadol’u
arıyor ve Zonguldak’a gelmek istediğini söylüyor. CHP tabanında
nabız yokluyor. İzmir’den başlıyor, yoklama Zonguldak’la
sürüyor.
YÜKSEK FIRIN
O sırada Ayşe deliniyor.
Demir çelik fabrikalarının önemli bölümlerinden biri de, yüksek
fırınlar. Yüksek fırın, bir soba mantığında çalışıyor. Fırında
demir, kok kömürü ve kireç taşı var. Bunlar hep birlikte yanıyor.
Demir, sıvı haline geliyor, çelikleşiyor. Fırındaki ısı yaklaşık 2
bin derece. Fırından çıkan çelik, daha sonra uzunluğuna ve
kalınlığına göre işlem görüyor.
Çelikleşmeye dönüşme, yüksek fırında bir doğum gibi. O nedenle,
dünyanın her yerinde demir çelik fabrikalarındaki fırınlara kadın
isimleri veriliyor. Erdemir’deki fırının adı Ayşe.
Erdemir’i yapan Amerikalılar 1970’de bir rapor yazıyor. Ayşe’nin
bakıma alınması gerek. Sık sık arıza yapıyor ve tehlike
yaratıyor.
Rapor tozlu raflarlarda beklerken, günün birinde Ereğli büyük bir
patlamayla sallanıyor. Çünkü, Ayşe deliniyor, Ayşe’de sızıntı
var.
2 bin dereceki demir cevheri, dışarı sızıp da, on derecedeki
havayla buluştuğunda, patlama büyük.
YÜZLERCE GÖZALTI
Patlama, 12 Mart muhtırasından bir ay sonra, Nisan’da. 12 Mart
darbesi nedeniyle, Türkiye’nin dört bir yanında sıkıyönetim ilan
ediliyor. Bu arada Zonguldak’ta da sıkıyönetim. Çünkü, darbecilere
göre, Ayşe’ye sabotaj var.
Ereğli’de evler aranıyor, insanlar göz altına alınıyor,
sendikacılar tekme tokat arabalara bindiriliyor. Kentte baskı kol
geziyor. Sabotajdan sorumlu tutulup, göz altına alınanlar arasında
Kemal Anadol da var. CHP ilçe başkanı.
İsmet Paşa, Başbakan Erim’le Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç’ı
evine davet ediyor. ‘Eğer gerçekten sabotaj varsa ve o bizim ilçe
başkanı da buna karışmış ise, onu sizden önce ben cezalandırırım ve
partiden atarım’ diyor.
Bu söz etkisini gösteriyor, Anadol İstanbul Harbiye’deki askeri
hapishaneden serbest bırakılıyor.
Oysa, sabotaj filan yok. Teknik arıza ve ihmal var. Ama, Zonguldak
işçi yöresi. Askeri darbe sendikacıları günün mantığına göre hizaya
getirmek amacıyla, Zonguldak’ta sıkıyönetim ilan ediyor. Ayşe’deki
sızıntı nedeniyle patlama, bunun bulunmaz fırsatı.
Geçenlerde Erdemir’in özelleştirilmesine karşı çıkan yazdığım yazı,
farklı tepkilere yol açıyor. Bir bölümü, yazının özünü anlamaya
teğet geçenlerden. Bir bölümü yararlı ek bilgi iletenlerden.
Tekrarlamak istiyorum. Özde ben özelleştirmenin gereğine
inanıyorum. Ama, Erdemir farklı.
Ayşe ve benzeri öyküler ise, Erdemir’le bütünleşmiş bir halkın
sadece anıları değil, aynı zamanda onların hayatı.