Ercan Arıklı'nın büyük sırrı

Abone ol

Türk Dergiciliğinin duayeni Ercan Arıklı, halk otobüsünün çarpması sonucu son yolculuğuna uğurlanırken, bir sırrını da beraberinde götürüyordu.

Gazeteci Ercan Arıklı, halk otobüsünün çarpması sonucu son yolculuğuna uğurlanırken, bir sırrını da beraberinde götürüyordu. Yaşamı her ne kadar trajik bir şekilde noktalansa da Arıklı, en büyük hayaline öldüğünde kavuşuyordu. Aynı çatı altında yaşamayı başaramadığı 2 çocuğu ve eşiyle toprak altında buluşuyordu. Bu ''mekânsal'' buluşmayı Arıklı kendisi hazırlamıştı...

Arıklı'nın ilk eşi İnci Trak, intihara teşebbüs edip tüpgazla evi uçurduğunda henüz 7 ve 9 yaşındaki 2 oğlu trajik bir şekilde can verdi. İnci Trak, bu trajik olayda kurtulduysa da, aynaya baktığında yaşadığı acıyla yeniden öldü. Vicdan hesaplaşması ve bozuk ruh sağlığıyla ''sözde'' devam eden yaşam, bir trafik kazasıyla noktalandı. Arıklı kendisine 24'ünde babalığı, 33'ünde de evlat acısını tattıran İnci Trak'a öldüğünde sahip çıktı.

Çocuklarının yanına...

İnci Trak'ı yer ayırttığı 4 kişilik mezarda, çocuklarının yanına gömdürdü. 4 mezar yerinin sonuncusunu ise Arıklı kendine ayırmıştı.

Arıklı'nın trajik sırrı, Arda Uskan'ın yarın Doğan Kitap'tan çıkacak olan ''Güle Güle Bebeğim-Yaşamın Pimini Çeken Adam: Ercan Arıklı'' isimli kitabında yer alıyor. Kitapta Arıklı'nın bu hikâyesi şöyle anlatılıyor:

1963 yazında, Razi Trak'ın Ziverbey'deki köşkünün ağaçlarla dolu bahçesinde Ercan Arıklı ve İnci Trak evlililiğe ilk adımlarını attı.

Yeni evli çift yaz sonuna kadar Osmanbey'deki Gün Apartmanı'nın 8. katında kalacaktı.

Evlilikte sorunlar...

Ercan ve İnci Lozan'a yerleştikten iki yıl sonra ilk çocukları Giray dünyaya geldi. Çiftin evliliklerinde su yüzüne çıkmayan itişmeler yaşanıyordu. Tam da böyle bir dönemde İnci ikinci çocuğuna hamile kaldı. Onu doğurmak için İstanbul'a döndü. 1966 yılında ikinci çocuk Ali'nin dünyaya gelmesi yepyeni bir başlangıç oldu. Ercan da Lozan'daki öğrenimini tamamlamış, Türkiye'ye dönmüştü.

1960'lı yılların sonlarında Ercan ve İnci'nin evlilikleri giderek çıkmaza giriyor, çatışma giderek büyüyordu. İnci, Ercan ve arkadaşlarının bitip tükenmek bilmeyen briç, poker partilerine artık dayanamaz olmuştu.

Evliliğin çatırdamasının tek nedeni oyun değildi kuşkusuz. Öğrenci Ercan, iş hayatına atılıp işadamı Ercan olmaya başlayınca İnci'yle aralarındaki görüş ve düşünce farklılıkları da belirginleşmeye başlamıştı, sonunda ailelerin tüm çabalarına rağmen 1970 yılında yollarını ayırdılar...

Ali babası, Giray annesiyle kalıyordu. Aile parçalanmıştı. İnci Trak'ın ağabeyi çocukların ayrı büyümesini ''cinayet'' olarak gördüğü için Ali'yi de alarak kardeşi Giray'ın yanına götürdü. Artık çocuklar anneleriyle birlikte aynı çatı altındaydı.

Aradan yıllar geçti... Tarih 9 Eylül 1973'tü. Neuchatel'deki Podries Caddesi'ndeki 18 numaralı evde psikolojik sorunlar yaşayan İnci Trak, intihar planları yapıyordu. Dışarıda iri yağmur damlaları pencereyi döverken, odada Ali ve Giray uyuyordu.

Tüpü açtı ve...

İnci tüpü açtı... Uzun bir süre bekledikten sonra salona geçti. Beyni uğulduyordu. Bir sigara içmek istedi. Çakmağı çaktı. Podries Caddesi büyük bir gürültüyle sarsıldı. 18 numaralı apartmanın ikinci katı ateş topuna dönmüştü...

Bu patlama, kilometrelerce uzakta bir başka insanın belleğinde art arda gelen darbeler halinde, yıllarca sürecek bir volkana dönüşecekti. O insan, Ercan Arıklı'ydı.

30 yıl sonra...

O geceki patlamadan İnci Trak, yüzünün ve vücudunun büyük bir kısmının ağır yanıklar almasına rağmen kurtuldu. Ama ne yazık ki Ali ve Giray yaşamlarını yitirdi. Ercan Arıklı ise çektiği acıları içine gömdü, bu konuyu yıllarca kimseyle konuşmadı, en yakın dostlarıyla bile paylaşmadı. Çocuklara olan düşkünlüğü belki de bu acı anından kaynaklanıyordu.

Arıklı, o geceden 30 yıl sonra ilk kez bir psikoloğa güvenmişti. Onun söylediği şu cümle, belki de Ercan Arıklı'nın yaşamının bir özetiydi: ''Çok büyük bir acı çekmişsin ama yasını tamamlamamışsın. O yası tamamladıktan sonra hayatına devam edeceksin...''

Çocuklarının ölümünden sonra İnci Trak perişan olmuştu. Bir daha kendini toparlayamadı. Eline baksa, aynaya baksa aklına çocukları geliyordu. Psikolojisi, dengesi altüst olmuştu. Yıllar sonra yeniden evlendi. Bu yüzden evliliği fazla süremedi. İstanbul dışına çıkmaya karar verdi. Antalya'ya yerleşti. Kemer'e giderken Bozüyük civarında şoförüyle kaza geçirdi. Bu kaza yaşamının da sonu oldu...

İki kez daha evlendi

Arıklı, yıllar içerisinde 2 evlilik daha yaptı. 7 Aralık 1979'da basın patronu Malik Yolaç'ın kızı Merve Yolaç'la hayatını birleştirdi. İkinci evliliğini ise, ikiz piyanistlerden Güher Pekinel'le yaptı. Ancak 2 evliliğinden de bir daha çocuğu olmadı.

İlk eşi İnci Trak hayatını kaybettiğinde Arıklı, 4 kişilik mezar yeni ayırtmıştı. Aile bütünlüğünü korumaya çalışan Arıklı, ilk eşi vefat ettiğinde İnci'nin ailesini arayarak, ''Eğer aileniz izin verirse bilin ki onun yeri hazır, bizim yanımızda. Benim yerim de orada. Arzu ederseniz oraya gömelim...''

Oraya gömüldüler. İnci Trak yıllar sonra çocuklarının mezarının yanına defnedildi. 4 mezar yerinin sonuncusu Ercan Arıklı'ya ayrılmıştı...

İlk eşi gibi trafik kazasında hayatını kaybeden Arıklı'da 2003 yılında Zincirlikuyu Mezarlığı'nda son yolcuğuna uğurlandığında artık Ercan Arıklı'nın hayali gerçekleşmiş ve aile sonsuza dek bir araya gelmişti.

Kaynak: www.milliyet.com.tr

Günün Önemli Haberleri