Erbakan'ın TV'sine sürpriz destek
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yakınlığı ile bilinen Yeni Şafak yazarlarından Yusuf Kaplan, SP lideri Necmettin Erbakan'ın TV 5'ine övgüler yağdırdı..
İslâm'ın üçüncü medeniyet dalgası geliştirme sürecinin
eşiğindeyiz. Önümüzdeki haftalarda kapsamlı bir tarih felsefesi
yaparak bu mesele üzerinde dişe dokunur bir şeyler söylemeye
çalışacağım. Şimdilik şu kadarını söylemekle yetiniyorum: İslâm'ın
birinci medeniyet dalgasının tohumları, Medine Toplumunun ve
devletinin kurulmasıyla birlikte başlayan, Mekke'nin fethiyle
birlikte doruk noktasına ulaşan bir süreçte ekildi; Emeviler,
Endülüs Emevileri ve Abbasilerle birlikte dünya medeniyet
coğrafyasının merkezi demek olan Akdeniz'in dört bir tarafında
meyvelerini verdi. Moğolların 13. yüzyılda İslâm coğrafyasını kasıp
kavuran yarım asırlık saldırı ve işgalleriyle Bağdat düştü; İslâm
medeniyetinin Doğu cephesi çöktü. Batı cephesinde ise 1326'da
Kurtuba'nın düşmesi, Endülüs'ün büyük bir kaosun içine
sürüklenmesiyle, iki yüz yıl içinde de Avrupalı barbarlar
tarafından tarihten silinmesiyle sonuçlandı. İslâm medeniyetinin
yaşadığı bu temelde siyasî buhran, Osmanlı'nın tarih sahnesine
çıkmasıyla aşıldı. Osmanlı tecrübesi, İslâm'ın ikinci medeniyet
dalgasının hayata geçirildiği tecrübenin adıydı. 20. yüzyılın ilk
çeyreğinde, Osmanlı'nın durdurulmasıyla birlikte İslâm dünyası
birincisinden de şiddetli ve travmatik bir medeniyet buhranı
yaşamaya başladı. Bizim kendimizi, hem İslâm'a, hem de hâkim
kültüre yani Batı'ya kapatmamızla ortaya çıkan epistemolojk ve
ontolojik kırılma yaşandı. Ancak 20. yüzyılın son çeyreğine
gelindiğinde Fas'tan Malezya'ya kadar bütün bir İslâm coğrafyasının
yeniden silkinmeye, yeni bir medeniyet sıçramasının işaretlerini
vermeye başladığını görüyoruz. İşte Batılılar, bu sürecin, İslâm'ın
üçüncü medeniyet dalgasına dönüşmesinden korktukları için Soğuk
Savaş'ı sona erdirdiler ve İslâm coğrafyası üzerine var güçleriyle
ve panik psikolojisiyle "çullanmaya" karar verdiler. Batılıların
saldırılarını püskürtmenin yollarını araştırmak zorundayız. Güçlü,
köklü, ufuk ve çığır açıcı bir ilim, düşünce, kültür, sanat ve
siyaset geleneği geliştirmek ilk yapılması gereken iştir. Bu zorlu
bir süreçtir. Bu süreçte medyayı aslâ ihmal etmemek gerekiyor. İşte
TV5, İslâm'ın üçüncü medeniyet dalgasının hayat bulması sürecinde
üzerine düşen mükellefiyet ve mesuliyeti yerine getirmek üzere
kuruldu. 31 Aralık'ta TV5'in yeni yayın dönemini başlatmak üzere
muhteşem, klas bir TV5 Gecesi düzenledik. TV5'in genel yayın
yönetmeni olarak TV5 Gecesi'nde TV5'in vizyonunu, ufkunu ve
vizyonunu özlü bir şekilde özetleyen kısa bir konuşma yaptım. Bu
konuşmayı buraya alıyorum. "TV5 olarak bir ilke ve ilkeye imza
attığımızın farkında olarak bu muhteşem geceyi düzenlemeye karar
verdik. İlke şu: Yılbaşı, bize ait bir şey değil. Noel Baba
figürleri ve sefih yılbaşı seremonileri bizim kültürümüzde yok.
Biz, bu geceyi, tıpkı diğer günler ve geceler gibi kendimizle
muhasebe, murakabe zamanı olarak değerlendirmeliyiz. Rabbimizi
hatırlamalı, Rabbimizi hatırlayarak kendimizi hatırlamalı;
kendimize çeki düzen vermeliyiz. Ülkemizin, İslâm medeniyet
coğrafyasının ve dünyamızın sorunları ve geleceği üzerine
düşünmeli; yeni fikirler ve vizyonlar geliştirme gayreti içinde
olmalıyız. İkinci olarak, bu geceyi, televizyonumuzu, yeni
logomuzu, yeni ekran yüzümüzü ve jeneriklerimizi tanıtmak için de
bir imkan olarak değerlendirme kararı aldık. Son olarak, 1 Ocak
Mekke'nin fethine çıkıldığı tarihtir. 11 Ocak ise fethin
gerçekleştirildiği tarihtir. Bu geceyi, Mekke'nin fethini, fethin
anlam ve önemini de hatırlamak ve hatırlatmak amacıyla
düzenlediğimizi hatırlatmak istiyoruz. Televizyonumuzun misyonu ve
vizyonu ile fetih hadisesi arasında kopmaz irtibatlar var. Nasıl
Hz. Peygamber, Mekke'nin fethiyle birlikte İslâm medeniyetinin
temel taşlarını döşemişse, biz de O'nun izinden giderek, O'nun bin
bir çileyle yeşerttiği Peygamberî soluğu, misyonu ve ufku
toplumumuza ve televizyonumuzun ulaştığı bütün coğrafyalara
ulaştırmayı gaye edindik. Sadece ülkemizin ve İslâm dünyasının
değil, bütün dünyanın eskimez, pörsümez ve muhkem peygamberî
soluğa, belki de, her zamankinden daha fazla ihtiyaç hissettiği bir
zaman diliminde yaşıyoruz. Şu ân dünyamız, büyük bir kaosun
eşiğinden geçiyor. Korkunç savaşlara ve vahşî cinayetlere sahne
oluyor. Haritalar, özellikle de İslâm dünyasının haritaları yeniden
çizilmeye çalışılıyor. Bu nedenle İslâm dünyası, büyük bir
kuşatmayla karşı karşıya. Bu kuşatmayı yarmak ve dünyaya adaleti,
hakkaniyeti, barışı, huzuru ve kardeşliği hâkim kılacak hakikat
medeniyetinin meşalesini yakarak, kıvılcımını çakmak zorundayız.
Şunu iyi bilelim ki, sadece İslâm dünyasının sorunlarını değil,
bütün dünyanın sorunlarını ancak kuvveti değil hakkı üstün tutan
hakikat medeniyeti hâl yoluna koyabilir. Bunun için peygamberî
soluğu yeniden diriltmeye ihtiyacımız var. Peygamberimiz, nasıl
önce gönülleri fethettiyse, bizim de önce gönülleri fethetmemiz,
açılmaz sanılan kapıları açma cehdi göstermemiz, aşılmaz sanılan
bariyerleri birer birer aşarak yepyeni koridorlar açmamız
gerekiyor. İşte biz TV5 olarak bu ruh, bu misyon, bu vizyon ve bu
ufukla İslâm'ın üçüncü medeniyet dalgasının dalga dalga kök
salmasında, dalbudak salmasında, üzerimize düşen mükellefiyeti ve
mesuliyet yerine getirmek istiyoruz. Bunun en esaslı yollarından
biri, çocuklarımızın, ebeveynlerin, hep birlikte, ailecek
sıkılmadan, utanmadan ama iştiyakla, zevkle, bilgilenerek ve
düşünerek izleyecekleri bir televizyonu hayata geçirmek ve
yaşatmaktır. İslâmî hassasiyetlerimizden aslâ taviz vermeden, diğer
televizyonların da örnek alacakları, herkesi kucaklayıcı, medeniyet
perspektifini eksene alan yepyeni bir televizyon dili, formatları
ve programları geliştirmek için vargücümüzle çalışıyoruz. Bütün
bunları yaparken peygamberî soluğu, iliklerimize kadar
hissettiğimizden; ve önce ülkemize, sonra bölgemize ve
televizyonumuzun ulaştığı bütün coğrafyalara dalga dalga yayma
azmi, cehdi ve kararlılığı içinde olduğumuzdan aslâ şüpheniz
olmasın diyorum. Ve İslâmî hassasiyetlerimizden aslâ taviz
vermeyeceğimize dair söz vererek, her türlü öneri ve
eleştirilerinize açık olduğumuzu özellikle hatırlatarak, bu gecenin
ve yayının hazırlanmasında ve gerçekleştirilmesinde emeği geçen
bütün arkadaşlarıma yürekten teşekkür ediyorum."