Erbakana Sezer şoku
Abone olCmhurbaşkanı Sezer Erbakan'a cezasını ev hapsine çeviren yasayı iade etti. İşte Sezer'in gerekçeleri..
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 5462 Sayılı ''Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun''u bir kez daha görüşülmesi için TBMM'ye iade etti.
Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamaya göre,
Cumhurbaşkanı Sezer, 5462 Sayılı ''Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun''u bir
kez daha görüşülmesi için TBMM'ye geri gönderdi.
Cumhurbaşkanı Sezer, 5462 Sayılı yasayı iade gerekçesinde, TBMM
Genel Kurulu'nda 23 Şubat 2006 günü kabul edilen 5462 sayılı
Kanunun 1. maddesiyle değiştirilen 13 Aralık 2004 günlü 5275 sayılı
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yasa'nın 110.
maddesinin ikinci fıkrasına işaret etti.
Sezer, bu fıkrada, ''Mahkumiyete konu suç nedeniyle doğmuş zararın
aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle
tamamen giderilmesine dair hukuki sorumlulukları saklı kalmak
üzere; kadın veya 65 yaşını bitirmiş kişilerin mahkum oldukları 6
ay, 70 yaşını bitirmiş kişilerin mahkum oldukları bir yıl, 75
yaşını bitirmiş kişilerin mahkum oldukları üç yıl, veya daha az
süreli hapis cezasının konutunda çektirilmesine hükmü veren
mahkemece veya hükümlü başka bir yerde bulunuyorsa o yerde bulunan
aynı derecedeki mahkemece karar verilebilir'' düzenlemesine yer
verildiğini belirtti.
5275 sayılı Yasa'nın 110. maddesinde, özel infaz yöntemlerinin
düzenlendiğini, bu bağlamda ''konutta infaz''ın temel ilkelerine de
yer verildiğini kaydeden Sezer, maddenin 3. fıkrasına göre, hükmü
veren ya da hükümlü başka yerde ise o yerde bulunan aynı derecedeki
mahkemenin 75 yaşını bitiren, 3 yıl ve daha az süreli hapis
cezasına mahkum olan, sağlık durumu, cezanın infaz kurumlarında
çektirilmesine elverişli olmadığı tam teşekküllü devlet ya da
üniversite hastanelerince verilecek raporla belirlenen, işledikleri
suç nedeniyle herhangi bir zarar doğmuşsa, bu zararı aynen iade,
suçtan önceki duruma getirme ya da tazmin yoluyla tümüyle gideren
hükümlülerin cezalarının konutta çektirilmesine karar
verebileceğini vurguladı.
''KOŞULLAR KALDIRILIYOR''
İncelenen yasayla maddenin 2. fıkrasının yeniden düzenlendiğini, 3.
fıkra kuralının değiştirilerek 2. fıkraya taşındığını belirten
Sezer, şöyle devam etti:
''Yapılan değişiklikle, işlenen suç nedeniyle doğmuş zarara ilişkin
hukuksal sorumluluk saklı kalmak koşuluyla, 75 yaşını
bitirenlerden, 3 yıl ya da daha az süreli hapis cezasına mahkum
olanların, bu cezalarının konutta çektirilmesine ilgili mahkemece
karar verilebileceği kurala bağlanmıştır. Görüldüğü gibi, getirilen
düzenlemede, 75 yaşını bitirenlerden 3 yıl ya da daha az süreli
hapis cezası verilenlerin, cezalarının konutta çektirilmesi için
aranan hükümlünün sağlık durumunun, cezasının infaz kurumlarında
çektirilmesine elverişli olmadığının tam teşekküllü devlet ya da
üniversite hastanelerince verilecek raporla saptanması ve işlenen
suç nedeniyle doğan zararın aynen iade, suçtan önceki duruma
getirme ya da tazmin yoluyla tümüyle giderilmesi koşulları
kaldırılmaktadır.
01.06.2005 gününde yürürlüğe konulan 5275 sayılı yasanın 110.
maddesi kuralının, aradan çok kısa bir süre geçmesine karşın
değiştirilmesini ve söz konusu iki koşulun kaldırılmasını haklı
kılacak nedenler Yasa teklifinin gerekçesinde, Adalet Komisyonu
raporunda ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu
görüşmelerinde açıklıkla ortaya konulamamıştır.
Tersine, yasal düzenlemenin, bir siyasal parti eski genel
başkanının durumuna çözüm getirmek ve üzerine geçirdiği Hazine
yardımını geri ödemeden cezasının infazını evinde sağlamak amacıyla
yapıldığı, tüm kamuoyunun bildiği ve hiç kimsenin yadsıyamadığı bir
gerçektir.
Kişinin suçluluğunun yargılama sonunda sabit bulunarak
cezalandırılması durumu, temel hak ve özgürlüklerin kısıtlandığı
farklı bir statüyü gerektirmektedir. Cezaların infaz rejiminin
yasayla düzenlenmesinin temel amacı, Anayasa'nın 2.
maddesinde yer verilen hukuk devleti ilkesinin gereği olarak,
hükümlülük statüsüne girenlere hukuksal güvenliğin sağlanmasıdır.
Anayasa'da cezaların infazı konusunda özel kural getirilmediği için
bu alanın düzenlenmesi yasama organının takdir yetkisi
içindedir.
İnfaz rejimini düzenleyen yasa koyucunun, bu rejimin temel
ilkelerinden hareketle, hükümlünün yaşını, sağlık durumunu ve
özgürlüğü bağlayıcı cezanın süresini gözeterek kimi özel infaz
yöntemleri benimsemeye de yetkili olduğu açıktır.
Bununla birlikte, yasama organının, bu alandaki takdir yetkisini
kullanırken hukukun genel ilkeleri ile birlikte anayasal kurallarla
da bağlı olduğu tartışmasızdır.''
''KAMU YARARI AMACI TAŞIMAYAN YASA, ANAYASA'YA AYKIRI DÜŞER''
Cumhurbaşkanı Sezer, Anayasa'nın 2. maddesinde, Türkiye
Cumhuriyeti'nin başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan
demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğunun
belirtildiğini, hukuk devletinin, tüm etkinliklerinde hukuka ve
Anayasaya uyan devlet olduğunu vurguladı. Hukuk devleti ilkesinin,
devlet organlarının, bu bağlamda yasama organının Anayasal kurallar
yanında genel hukuk kurallarına uymasını zorunlu kıldığını kaydeden
Sezer, genel hukuk kurallarının, yasaların genel, soyut, nesnel
olmasını ve kamu yararı amacıyla çıkarılmasını gerektirdiğini,
yasaların bu öğelere uygun olmasının hukuk devleti ilkesinin de
koşullarından olduğunu ifade etti.
Anayasa Mahkemesi'nin yasaların genelliği konusundaki kararına da
atıfta bulunan Sezer, şunları kaydetti:
''Hukuk devletinin tanımına giren birçok öğeden biri de, kamu
yararı düşüncesi olmaksızın, başka bir deyişle, özel çıkarlar için
ya da belli kişilerin yararına olarak bir yasanın kabul
edilemeyeceğidir. Kamu yararı amacı taşımayan yasaların, amaç öğesi
yönünden Anayasa'nın 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırı
düşeceği açıktır.
İncelenen yasayla 5275 sayılı Yasa'nın 110. maddesinde yapılması
öngörülen değişiklik, yukarıda açıklanan nedenlerle, öznel ve
kişiye özgü niteliği karşısında hukuk devleti ilkesiyle
bağdaşmamaktadır.
Getirilen kuraldan kapsama giren ya da girecek olanların da
yararlanacak olması, değişikliğin zamanlaması itibariyle bir
siyasal partinin eski genel başkanı için yapıldığı, dolayısıyla
kişiye özgü olduğu gerçeğini değiştirmemektedir.
Ayrıca, getirilen kuralın kamunun değil, kişilerin yararını
gözettiği gözardı edilemeyecek bir olgudur. Cezanın konutta infazı
için aranan, işlenen suç nedeniyle doğan zararın ödenmesi koşulunun
kaldırılması, değişikliğin kamu yararı amacı taşımadığını
göstermektedir. Düzenlemede, zarara ilişkin hukuksal sorumluluğun
saklı tutulduğunun belirtilmesi sonuca etkili değildir. Çünkü,
cezanın konutta çektirilmesinin zorlayıcı öğesi olan zararın
ödenmesi önkoşulu ortadan kaldırılmaktadır.
Yayımlanması yukarıda açıklanan gerekçelerle uygun görülmeyen 5462
sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce
bir kez daha görüşülmesi için, Anayasa'nın değişik 89 ve 104.
maddeleri uyarınca geri gönderilmiştir.''