Erbakan en çok o isme kırgındı
Abone ol28 Şubat sürecini ve soruşturmasını değerlendiren Fatih Erbakan, babası Necmettin ile ailenin yaşadıklarını anlattı.
Dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan'ın oğlu Fatih Erbakan, 28
Şubat sürecinde babasının en çok dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel'e kırıldığını açıkladı. Erbakan, darbeye destek vermekle
suçlanan Demirel için "bizim 50 senelik arkadaşımız,
üniversite arkadaşımız. Böyle bir hareket içinde olmasını
beklemezdik" ifadelerini kullanmış.
Bu süreçte birçok mağduriyetin yaşandığına işaret eden Erbakan, “On
binlerce genç kızımız başörtülü olduğu için okuldan atıldı veya
yurt dışında adeta sürgünde üniversite okumaya mecbur edildi. Pek
çok genç kardeşimizin Arap ülkelerinde okuduktan sonra aldıkları
diplomaları geçersiz sayıldı. Birçok subay, ordudan atıldı” diye
konuştu.
Devam eden soruşturmanın caydırıcılık açısından önemli olduğunu
vurgulayan Erbakan, “Ama vakit kaybının, milletimizin maddi ve
manevi kaybının geri getirilmesi zor. Bu yüzden üzülüyoruz”
ifadesini kullandı.
MGK'DAN SONRA EVE GELEN BABASININ HALİNİ
ANLATTI
Erbakan'ın MGK toplantısı akşamı evdeki hali Necmettin Erbakan'ın,
28 Şubat'taki MGK toplantısının ardından eve geldiğindeki durumunu
anlatan Erbakan, şunları kaydetti:
“Yorgundu. Çok zor günlerden geçtiği belliydi. Devlet ve
siyaset konularını çok fazla eve getiren bir insan değildi. Evde
genellikle ailevi konularla, çocuklarla ve sosyal konularla
ilgilenmeyi, bizim gündelik hayatımızla ilgili konuları konuşmayı
severdi. O sebeple, akşam ayrıntılı bir konu görüşülmedi. Ama derin
bir imana ve tevekkül inancına sahip olduğu için metanetli ve
sabırlı bir haldeydi. Gerçekten de onun yerinde başka birisi olsa o
süreci, çok daha farklı götürmeye
Bütün kesimlerden babasının üzerine gelindiğini ifade eden Erbakan,
“Son derece kışkırtıcı açıklamalar yapılıyor. Özellikle MGK
toplantısında, 6-7 saatlik tek başına verdiği mücadele, tankların
yürütülmesi, çeşitli resepsiyonlardaki meydana gelen bir takım
olaylara sabretmek, metanetle yaklaşmak, sürekli devletin ve
milletin bekasını düşünmek, krizlere yol açmamak için itidalli
davranmak kolay değil” dedi.
Babasının bunu yaparken hiçbir zaman değerlerinden ve davasından
geri adım atmadığını kaydeden Erbakan, “Bunu çok güzel bir dengede
götürdü. Bu sebeple milletimiz şimdi kendisini rahmetle ve minnetle
anıyor. O yüzden, cenazesine milyonlarca insan katıldı” dedi.
“ANNEM HANIM OLMASI HASEBİYLE SON DERECE
ÜZÜLDÜ”
Süreçte ailenin nasıl etkilendiğini de aktaran Erbakan, en çok
annesi Nermin Erbakan'ın üzüldüğüne dikkati çekerek, şunları
söyledi:
“Tabii annem, hanım olması hasebiyle biraz daha duygusal
yaklaştı ve son derece üzüldü. Özellikle Refah Partisi'nin haksız
şekilde kapatılmasına çok üzüldü. Kendisi hanım kollarına bizzat
emek vermiş bir kimse olarak Refah Partisi'ni kendi evladı gibi
görüyordu. Ama her zaman babama destek oldu. Onun moralini
yükseltmek için elinden geleni yaptı.”
Babasının 28 Şubat sürecinde, en çok dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel'e kırıldığını ifade eden Erbakan, sözlerini şöyle
sürdürdü:
“Babam, 'bizim 50 senelik arkadaşımız, üniversite
arkadaşımız. Böyle bir hareket içinde olmasını beklemezdik'
demişti. Sayın Süleyman Demirel, kendisi bu gibi müdahalelerin
mağduru olmasına rağmen 28 Şubat'ta tam tersine bir yol izledi.
Tamamen teamüllere, demokratik kabullere aykırı şekilde Meclis'teki
üçüncü partiye hükümeti kurma görevini verdi. Böylece o da aslında
bilerek veya bilmeyerek bu antidemokratik sürece alet
oldu”
28 ŞUBAT 10 SENE BİLE SÜRMEDİ
28 Şubat'ın bin yıl süreceğine ilişkin sözün hatırlatılması üzerine
de Erbakan, şunları aktardı:
“28 Şubat, 10 sene bile sürmedi. Bu sevindirici bir gelişme. Tabii
28 Şubat, yüzyıllardan beri yapılan oyunlardan birisidir.
Bahsettiğimiz mihraklar, bu oyunları sadece Türkiye'de değil bütün
dünyada oynamışlardır. Fakat bundan sonra değişik isimlerle,
aktörlerle daha değişik oyunlar yaptırabilirler. Buna karşı uyanık
olmalıyız.”
“ARIZA YAPAN UÇAĞI DEĞİL MÜHENDİSLERİ SUÇLAMAK
LAZIM"
28 Şubat sürecine ilişkin gözaltıları da değerlendiren Erbakan,
“Burada önemli olan bu olayları yapan kişilerden ziyade, onlara
yaptıran, planlayan mihrakların, dış güçlerin Türkiye üzerindeki
etkisinin ortadan kaldırılmasıdır. Bir uçağın iniş takımı arıza
yaptığı zaman uçağı, tekerlekleri suçlamak yerine onu yapan
firmayı, mühendisleri suçlamak lazım” şeklinde konuştu.
ÇOĞU PİŞMANLIK DUYDU
Bu plana alet olan insanların pek çoğunun pişmanlıklarını ifade
ettiklerini kaydeden Erbakan, “Biz bunu bilmeden yaptık, bilseydik
yapmazdık diyorlar. Dolayısıyla hatasının farkına varmış, pişman
olmuş insanların cezalandırılmasından ziyade işin iç yüzünün
detaylarıyla anlatılması ve ortaya konması önemlidir” ifadesini
kullandı.
CEZALANDIRILMALARINI DEĞİL EĞİTİLMELERİNİ
İSTERİZ
Babasının “Onların cezalandırılmasını değil eğitilmelerini isteriz”
sözünü anımsatan Erbakan, “Bu itiraflar, aslında rahmetlik
babamın sözünü doğrular nitelikte. Gerçekten de eğitime,
bilgilendirilmeye ihtiyaçları olduğunu gösteriyor. Fakat tabii bu
işin mimarı olan, bu işi planlayan, bu işi bilerek, isteyerek yapan
kimselerin de böyle yollara tevessül etmemeleri için gereken
önlemlerin alınması lazım” görüşüne yer verdi.
Dış güçlerden kastının ne olduğunu da açıklayan Erbakan, şöyle
konuştu:
“Bir avuç imtiyazlı insan. Özellikle ABD'de yoğunlaşmışlar. Ve ABD
kongresini, hükümetini, hariciyesi ve ordusunu etki altına
almışlar. Ve bunlara istediklerini yaptırarak, bütün dünya
olaylarını ABD vasıtasıyla kendi hedeflerine doğru ilerliyorlar. Bu
yolda önlerine çıkan engelleri kaldırmak için bu gibi planlar
yapıyorlar.”
AYNI SÜREÇ D-8 ÜLKELERİNDE YAŞANDI
Türkiye'deki 28 Şubat benzeri olayların D-8 ülkelerinin birçoğunda
da eş zamanlı olarak yaşandığını hatırlatan Erbakan, şunları
kaydetti:
“Benzeri süreç, Endonezya'da, Malezya'da, Pakistan'da da yaşandı.
Dolayısıyla bu güçlerin gidişatı engellemek için ortaya koydukları
bir olaydır. En önemli sebep ise D-8 projesidir. Çünkü D-8, yeni
bir dünyaya giden yolun açılması demekti. İslam ülkelerinin,
Türkiye'nin önderliğine bir araya gelmesi hedefleniyordu. Rahmetlik
babamın 40 sene boyunca söylediği gibi İslam ortak pazarı, İslam
NATO'su, İslam BM'si, İslam barış gücünün kurulması demekti. Bunu
da çok iyi gördüler. Bu sebeple de bu oyunları ortaya
koydular.”