Enver Paşa da aç kalmış!
Abone olEnver Paşa'nın idama mahkum ettiği Albay Arif Baytın'ın Sarıkamış günlüğü yayınlandı
İNTERNETHABER
Osmanlı Devleti I. Dünya savaşında en ağır mağlubiyeti kuşkusuz
Kafkas Cephesinde yaşadı. 1914 yılının kasım ve aralık aylarında
Sarıkamış’ta meydana gelen muharebeler, gerek tabiat şartları
gerekse düşman kuvvetlerinin ateş ve lojistik üstünlüğü nedeniyle
Osmanlı orduları açısından trajik sonuçlar doğurdu. On binlerce
askerimizin şehit olduğu Kafkas Cephesi’nde yaşanan hezimetin en
yakın tanıklarından olan 9. Kolordu 29. Tümen Komutanı Albay Arif
Baytın’ın hatıraları geçtiğimiz günlerde Yeditepe Yayınları
tarafından yayımlandı. Albay Arif Baytın’ın kitabında,
Kafkas cephesi’nde askeri birliklerin toplanışından, ordunun
dağılma safhasına gelişine kadar yaşanan süreç, neden sonuç
ilişkileriyle birlikte anlatılıyor.
KİTAPTAN BAZI BÖLÜMLER
“Sonumuz Balkan Orduları Gibi Olur”
Başkumandan vekili Enver Paşa tarafından 24 Kasım 1924’te 9. kolordu komutanlığından, emekli edilerek alınan Ahmet Fevzi Paşa savaşın gidişatıyla ilgili o günlerde şu değerlendirmelerde bulunmuştur:
“Düşmanın ilk tecavüz günlerinde bazı sevkulceyş hataları
irtikâp edildi. Eğer bu hatalar meydan bulmamış olsaydı “Köprüköy”
ve “Azap” gibi iki meydan muharebesini kazanmış olan ordumuz bugün
hiç olmazsa “Sarıkamış” meşeliğinden sırtını ısıtabilmek için
kuvvetli bir ateş yakacak vaziyette bulunabilirdi. Bunu maatteessüf
yapamadık. Bugüne kadar kıtaatın gösterdiği gayret ve fedakârlıkla
istihsali tabii olan bir netice bu akşam lüzumsuz yere yaptığımız
şu ricat hareketiyle kaybedilmiş demektir. Bu gibi ahval temadi ve
tekerrür ederse bu ordunun akıbeti de Balkan ordunu akıbetinden
gayri bir şey olamayacak diye korkuyorum.”
“Savaş İlkbaharda Başlamalıydı”
ÇOK ÖZEL SARIKAMIŞ
FOTOĞRAFLARI |
Genelkurmay Başkanlığı Sarıkamış cephesinden fotoğraflar yayınladı. Bu çok özel arşivi görmek için tıklayınız. |
Türk Askeri Dondurucu Soğukta Çıplak Savaşıyordu
İstanbul’dan yola çıkan ve 9. kolorduya her türlü giyecek ve teçhizatın taşındığı Mithat Paşa Vapuru’nun Karadeniz’de Ruslar tarafından batırılmasıyla birlikte lojistik destek ümitleri de tamamen suya düşmüştür. 29. Tümen, Erzincan garnizonundan çıkarak Erzurum ovasına geldiği ve burada geçirdiği süre zarfında ele geçen yazlık, kışlık elbise, kaput, çamaşır, ayakkabı ve daha ziyade çarıklarla donatılmış
“Enver Paşa ve Maiyeti de Yiyecek
Bulamıyordu”
Başkumandan vekili ile maiyeti açıkta geçirdikleri ilk gecede bile
civardaki birliklerden yiyecek istemek mecburiyetinde kalmışlardı.
Artık hangi derece ve mevkide olursa olsun her şahıs kendi
hayatıyla uğraşmak zorunda kaldığından torbadaki cepte saklanan
peksimet kırıntıları ile kifaf-ı nefse uğralıyorlardı.
Gıdasızlıktan dolayı vücudun harareti kaybolduğundan donma vakaları
artmakta ve hayatta kalanların yüz el ve ayakları araza uğrayarak
hayaletler gibi serseri bir halde dolaşmaktaydılar.
“Hayvanlar birbirlerinin semerlerini ve yelelerini
kemiriyordu”
Hayvanlar ise ayaklarıyla eşeleyerek bulabildikleri
ot sapları ve fırsat buldukça birbirlerinin semerlerini kuyruk ve
yelelerini kemiriyorlardı. İşte şu bir iki tablo 3. ordu
birliklerinin iaşe noktasında uğradıkları yoksulluğun pek acıklı ve
ibrete değer örnekleridir.
“Ordu’da, ağaç kesecek Balta Bile Bulunmuyordu”
Orman içinde bulunulduğu halde ateş yakılarak ısınmak
da kabil olamıyordu. Çünkü kalın gövdeli ağaçları devirecek
sağlamlıkta balta ve testere olmadığından portatif baltalar ve
küreklerle ufak çam fidanları kesilerek veya kurumuş dallar
toplanarak ateş yakılıyordu. Bu Suretle ufak çam fidanlarında
yapılan tahribat, esir düştüğümüz gün kafile yanında giden Rus
neferlerinin dikkatini çekmiş ve yanlarında giden arkadaşlara
“nasıl olup da bu genç fidanlara kıydınız!”
diyerek eseflerini ve aynı zamanda ağaç sevgilerini intibah-ı calip
bir surette izhar etmişlerdi.
“Rus Askerinin Sırt Çantası Tıka Basa Doluydu”
Bizim bu elim ve yoksul durumumuz karşısında düşmanın
hali varlıklı bir âlemdi. Rus eratının, üst başları topuklarına
kadar uzanan kaputlarla, sıcak iç elbiseleriyle, ayakları havanın
yağışlı veya don olduğuna göre deri veya keçe çizmelerle muhkem
surette giydirilmiş arka çantaları çay, şeker, demirbaş tayınlarla
doldurulmuş olup herhangi bir surette bunları elde eden eratımızdan
biri en büyük bir ganimete sahip olmuş gibi arkadaşlarının
gıptalarını uyandırmakta idi. Buna karşılık, başkumandan vekili’nin
ordu komutasını ele almak üzere cepheyi ziyareti sırasında bu eşya
ve levazımı pek sade görerek yalnız göğüslerde imanla zafere
erişileceğini telkinden geri durulmuyordu.
Toplar Soğuktan Çalışmıyor
Savaşın ilerleyen zamanlarında kış mevsimi ve
lojistik yetersizliğin etkisiyle Türk ordusunun büyük oranda
mücadele kabiliyetini yitirdiğini ifade eden Albay Arif Baytın
kitabında, top ve makineli tüfeklerin baskı yağları ve piyadelerin
tüfek mekanizmalarının soğuğun şiddetinden donduğu gibi topların
kızakları üzerindeki yuvaların da buzlanarak işlemez duruma geldiği
bilgisine yer veriyor.
“Ruslar, Türk Esirlere Rus Üniforması Giydirerek Önümüze
Sürüyordu”
Rusların garp tarafından 28. ve 29.
tümenler arasına sokularak ormanların içerisinde kalan döküntüler
ve 28. tümen sıhhiye bölüğünü daha dünden toplamış olduğunu ve Rus
erlerinin muhafazasında Çerkezköy yakınından istasyona doğru
götürdükleri görüldü. Bu ilk esir kafilesinde Rus kıyafetlerinin
bulunması, daima görünmek istenilen gerileme nevinden bir hareket
olduğu zannını verdiğinden üzerlerine ateş edildi. Kafilede hâsıl
olan kaynaşma ve işaretlerden bizimkiler olduğu anlaşılması üzerine
derhal ateş kesildi.
“Enver Paşa, Hakkımda İdam Kararı Verdi”
Ruslarla girişilen bir muharebede zorunlu olarak 400
metre geri çekilmek durumunda kaldıklarını belirten Albay Arif
Baytın, Enver Paşa’nın bu ricatları nedeniyle hakkında idam kararı
verdiğini ancak 9. Kolordu komutanı tarafından müdafaa edilmesi
nedeniyle bu kararın geri çekildiği bilgisine de kitabında yer
veriyor.
Enver Paşa, Felaketin Şahitlerini Ortadan Kaldırmaya
Çalıştı
Bu zamana kadar 9. Kolordudan ayrılmayan Başkumandan Vekili ve
karargâhı da sıkıştıkça yer değiştire değiştire sığındığı bir dere
içinde 29. Tümen’in geri çekilişi hakkındaki kolordu raporunu
alınca pek ziyade tevehhüre kapılarak ve iki üç topun terk
edildiğini sebep göstererek tümen komutanının idamı emrini vermiş
bulunuyordu. Hâlbuki tümen emrindeki bataryaların topları ne gibi
bir sebeple zarara uğrayarak işlemez bir halde karlar içerisinde
gömülüp kaldığı ve Rusların obüs toplarının müthiş ateşleriyle er
ve hayvanların mahv ve telef olarak hepsinin öteye beriye gittiği
nakledilmişti. Böyle bir emrin verilmesi Sarıkamış faciasının
şahitlerini ortadan kaldırmaktan gayri neye hamledilebilir ki?
Enver Paşa’nın Savaş Alanında Aldığı Bazı Kararlar…
Göreve giden 29. topçu alayı batarya komutanı yolda
şehit olmuştur. Komutanı şehit olan bataryanın telaşla geri döndüğü
o civardaki ordu karargâhından görülerek vaziyeti anlamak üzere
Kurmay Binbaşı Celal bataryayı karşılamaya ve toplamaya gitmiştir.
Binbaşı Celal’e tesadüf eden Başkomutan vekili Enver Paşa hiddetten
sararan bir çehre ile “terki mevki etmiş kurşuna dizin” emrini
vermişse de Bay Celal kurşuna dizilmemiş fakat apoletleri sökülerek
askerlikten tard gibi ağır cezaya uğramıştır.”
Albay Arif Baytın, Kafkas Cephesine Bakışını ve Savaşın
kaybedilme Sebeplerine ise kitapta şu şekilde yer
veriyor:
Ordu ve kolordu komutanlarının seferin en hararetli bir devrinde
değiştirilmesi gibi vakitsiz tedbirlere müracat edilmiştir.
Ordu komutanlığının, ihata manevrasını sevk ve idarede uğradığı
güçlükler ve başarısızlık alametlerine ilavetek Başkumandan
vekili’nin yakın maiyetini teşkil eden Alman Kurman General ve
subaylarının, arazi ve iklim şartlarını bir tarafa bırakalım;
birliklerin bünyelerine ve ruhi hallerine hemen hemen lakayd
kalarak maddi bir cephe göstermeleri ve nisfet ve itidal yerine
şiddet ve istical suretini ihtiyar etmeleri birçok cihetten menfi
tesirler husule getirmiştir.