Engin Günaydın son kararını verdi!
Abone olBurhan Altıntop karakteri ile binlerce hayrana ulaşan sevilen oyuncu Engin Günaydın dizi setlerine isyan etti.
150 dakikayı bulan dizi süreleri,
setlerdeki çalışma şartları başarılı oyuncuyu isyan ettirdi. Ve
kesin kararını ilan etti.
“Konservatuvarda okuduğum yıllarda, abim memleketimiz Tokat Erbaa’da radyo açmaya karar verdi. Benim de başında olmamı istedi (Tansu Çiller’in ‘Radyomu istiyorum’ diyerek siyah kurdele taktığı zamanlar). Radyoyu açtık. Pink Floyd, Bon Jovi filan çalıyorduk. Pink Floyd’a ‘Pink Flayt’, Bon Jovi’ye ‘Ban Javi’ diyorduk. Acayip havalıydık. Sonra abim bu radyonun geliri nereden olacak, diye sordu. Reklam alman lazım, dedim. Uğraştı, reklam bulamadı. Sonra bir gün, bir fikirle geldi. Radyoya çok fazla şarkı isteği geliyordu. Bunları paralı hale getireceğiz, dedi. Abimin bu ticari çıkışından sonra istekler paralı oldu. Radyo para kazanmaya başlamıştı. Ama çaldığımız şarkılar bayağılığın dibindeydi. Dinleyicinin duygularını kullanan ajite şarkılar isteniyordu. Pink Flayt ve Ban Javi kalmamıştı. Sonra ne mi oldu? Radyo kapandı. Bu hikâyeyi nedense Türk televizyonuna çok benzetiyorum.”
Cumhuriyet’ten Neslihan Akdaş’ın haberine göre; bu sözler artık
televizyon projelerinde yer almayacağını açıklayan oyuncu Engin
Günaydın’a ait.
“Biz özel televizyon çocuklarıyız. Buranın mezun verme zamanı
geldi” demişti. Şimdi kendi sinema ve tiyatro projelerine
yoğunlaştı Günaydın. Zaten mesleğe de öyle başlamıştı:
“Konservatuvara başladığımda televizyon pek yoktu. dizi de pek
yapılmıyordu. Bütün amacımız devlet ya da özel tiyatrolar ya da
şehir tiyatrolarına girmekti. Sonrasında televizyon dizileri
başladı. Süreleri kısaydı. Üstelik para da kazanabiliyorduk. Daha
geniş kitlelere ulaşma şansımız vardı. Televizyon dizileri çalışma
üslubu olarak tiyatronun çalışma üslubunu kullanıyordu. Her şey
yolundaydı. Sahneye provalı ve ezber çıkıyorduk. Mesleğimden çok
memnundum.”
BANT YETİŞSİN DE NE OLURSA OLSUN
Bu memnun, mesut günler, yıl yıl azalmaya başladı: “Sonrasında ne
olduysa dizilerin süreleri uzadı. Prova yapamıyorduk. Çünkü zaman
yoktu. Sahneye hazırlıksız ve eksik çıkmaya başladık. Hatta sorun o
kadar büyüdü ki, hatalı ve yanlış çekilmiş sahneler bile televizyon
izleyicisinin önüne çıkar oldu. Hedef şu olmuştu: Bandı yayına
yetiştirelim de ne olursa olsun. Tiyatro ve sinema bu konuda
tehlike altında değil şimdilik. Ama ben mesleki yolculuğuma
buralarda devam etmek istiyorum. Mesleğimi severek yapmak istiyorum
çünkü.”