Engin Ardıç polemiklerden sıkıldı

Abone ol

Gazete yazarlarının kısır çekişmelerle gündem oluşturmasından yakınan Akşam yazarı Engin Ardıç, bundan böyle kolay kolay polemiğe girişmeyeceğini yazdı.

Medyadaki yazarların kısır çekişmesiyle gündemi işgal etmesinden yakınan Engin Ardıç, kendi hesabına bundan böyle olur-olmaz tartışmalara girmeyeceğini belirtti. Ardıç, "İşi gücü bıraktık" başlıklı yazısında kişisel örnekler vermekten de çekinmedi:

- Yani o kadar 'memleket meselesi' var, ille bana da kakara kukara yaptıracaksınız. Peki, yapalım bari. Hem baksanıza, işimiz de bir çeşit 'modern meddahlık' sayılırmış, okurlarla sohbet... Babıali'nin genel çalçenelik havasından kaçmaya çalışsak da kurtulamıyoruz.

Fakat sohbeti okurlarla değil, meslekdaşlarla edeceğiz.

Bana bak Ersan... Ben bu 'sevme sevmeme' tantanasından sıkıldım.

Önceleri üzülüyordum, artık aldırmıyorum... Bunu İclal ortaya attı, biz yanıt verince de anasının tansiyonu çıktı.

Çünkü Babıali'nin hanım kızları da yangına körükle gitmeyi seviyorlar, ve Üçüncü Dünya Savaşı da çıksa (ki çıktı gibi) onların bütün derdi Ercan!...
Amma 'iz bırakmış' rahmetli yahu...

Bu çok doğal, çünkü dişidirler. Peki erkeklere ne oluyor?

Çünkü seninle söyleşmeye gelen hanım kız da, birtakım sorular hazırlayıp onların yanıtlarını almaya gelmiyor, kafasında sana karşı birtakım önyargılar oluşturup seninle kavga etmeye geliyor... 'Sizde kişilik bozukluğu var' cümlesiyle başlayan bir magazin röportajı hangi basın-yayın okulunun kaçıncı sınıfında geçer not alabilir acaba?

O zaman, Gora gezegenini ateş topundan kurtaracak olan 'elementin' dön dolaş 'tahta' çıkması gibi, dön dolaş Ercan... Yeter, ben sıkıldım. Konu bulamıyorsanız ödünç vereyim. Kızların 'Ercan seni mi daha çok beğenirdi beni mi?' tartışması benim evrenimin dışındadır.

Kusura bakmasınlar ama, hayatım aşktan meşkten ibaret de değildir. Yaşam yazarı da değilim, kadın yazarı da. Sizin bu sığ magazin dünyanız beni yordu.

Kırmızı donlar ve 'en iyi kanatçılar' ve birbirini beceren sanatçılar evreni artık kabak tadı vermiştir. Ben burada 'yarı aydın kadın okuru' tavlamaya da çalışmıyorum. O işin esnafı ayrıdır.

Türkiye'nin genel zevksizlik, ucuzluk, çapsızlık, basitlik havasına direnmeniz gerekirdi... Gazete sayfalarını kaplayacak konular laga luga olmamalıydı...

Ama koskoca bir basını bu zevzekliğe yatırırsanız, ondan sonra da oturur Engin Ardıç'ın papatya falına bakarsınız elbette, sever mi sevmez mi?

Evet, kimse inanmıyor ama Ercan'ı da severdim, Hıncal'ı da severim. Pek mi şaşırdınız?

Aşkına gelince de... Önemli olan, onun Ayşe'yle ya da Fatma'yla gezip tozması değildir. Kızın yirmi bir, otuz bir ya da kırk bir yaşında olması da değildir. İlişkinin üç dakika ya da otuz üç dakika sürmesi de değildir.

Hazin ve itici olan, bir büyük gazetemizin, yazının başında da belirttiğimiz gibi 'memleket meselerini' bırakıp çarşaf çarşaf bu konunun reklamına alet edilmesidir. Buna çanak tutması, bundan çıkar sağlamasıdır.

Bir gazete yalnız memleket meseleleriyle mi uğraşır?

Evet, eskiden, elbirliğiyle basının içine sıçılmadan önce öyle yapardı...

Dolayısıyla, sevgili İlker, sorduğun soru doğru ama adresi yanlış. 'Sana ne?' sorusunu bize değil, Ergun'a soracaktın!

Bir de o tuhaf isimli kıza... Neydi adı? Balçiçek...

Yani isteyen istediği zevzekliği yapacak ve kimse ağzını açmayacak, öyle mi?

'Aydın Doğan grubunun hegemonyasına karşı çıkıyoruz' ayağından ver gazı gitsin... Satışlar da artar.

Fakat bir daha tövbe... Kimin şeyi kimin şeyinde kalırsa kalsın, ilgilenmeyeceğim.

Engin Ardıç hepinizi seviyor, buyurun, istediğiniz zırtapozluğu yapabilirsiniz. Öptüm sizi, aramayın beni. Hadi hayırlı tirajlar...

Yazı: Engin Ardıç
Kaynak: www.aksam.com.tr

Günün Önemli Haberleri