Engin Ardıç öyle bir soru sordu ki
Abone olSabah'ın renkli ve bir o kadar sivri dilli yazarı Ardıç, bebeğini düşüren üniversiteliyi ve CHP'lileri çok kızdıracak...
"Senin birinci sorumluluğun bebeğine karşı mıdır yoksa
Kemal Kılıçdaroğlu'na karşı mı?" Bu soruyu Sabah yazarı
Engin Ardıç, protesto gösterileri sırasında bebeğini düşüren
üniversiteli kıza yöneltiyor.
Sabah'ın polemik üstadı yazarlarından Engin Ardıç'a göre polisin
öğrencilere yönelik şiddeti de medyanın gösterdiği karşı tepki de
""tan başka bir şey değil.
'EVET' DİYENİ SUSTURMAK DAHA DEMOKRATİK
'CHP medyası' diye gördüğü Aydın Doğan'ın gazetelerine yüklenen
Ardıç'ın hedefinde karşıt görüşe eylemcilerin gösterdiği fiziki
tepki vardı:
"Ninen yerinde Adalet Ağaoğlu anayasa değişikliğini niçin
desteklediğini anlatmaya çalışacak, ona da yumurta fırlatacaksın.
"Hayır" demek demokratik, "evet"
diyeni susturmak daha bir demokratik."
BİRİNCİ SORUMLULUĞUN KILIÇDAROĞLU'NA MI?
Yazar daha sonra üniversitelinin bebeğe olan bakışını sorguluyor. O
kadına yönelttiği soru protestocuları hem de CHP'lileri çılgına
çevirecek gibi.
"(...)On dokuz yaşında, üniversite öğrencisi ve hamile...
Tamam, "geleneksel örf ve adetlerimize" olmasa
bile "Avrupa Birliği standartlarına" uygun...
Ama "hanım hanım, ne işin vardı o halinle orada"
diye sormak kötü kişi olmaya yol açıyor... "Senin birinci
sorumluluğun bebeğine karşı mıdır yoksa Kemal Kılıçdaroğlu'na karşı
mı?" diye sorsak tepki görürüz."
ENGİN ARDIÇ'IN İLGİNÇ ANISI
Ardıç yazısının sonunda Türk basınının olayları çarpıtmada ne kadar
başarılı olduğuna dair kendisinin de şahit olduğu bir anısını
okurlarla paylaştı. Protestocu gençlere "Bak yavrum, sana
bir anımı anlatayım da lafı tatlıya bağlayalım" diye
sesleniyor:
"(...)Yıl 1991... Özal'la birlikte Avustralya'dayız... Ben de SABAH
gazetesinde köşe yazarıyım (nereden çıktın diye soran gençlere
bilgi)... Özal bir yerlerde bir konuşma yapacak, ne diyeceğini
bildiğimiz için sıkıldık, çıktık dışarıya, sigara içiyoruz...
Karşı kaldırımda da göstericiler... Hiç unutmuyorum, yanyana üç
ayrı küme: Ellerinde Kürt bayrağıyla PKK militanları, Ermeni
bayrağıyla ASALA üyeleri, Kıbrıs bayrağıyla Rumlar...
"Sarı şeridin" arkasında bağırdılar çağırdılar,
olay molay çıkmadı, Özal konuşmasını bitirdi, otelimize
gidiyoruz...
Olay çıkmaması, yani bize "ekmek" çıkmaması kötü
olmuştu!... Bizim gazetenin acar muhabirlerinden biri (hep acar
olur ya bunlar) gitti bir Ermeni'nin burnunun dibine yaklaştı,
küfür etti. Herif de buna bir tane ekleştirdi.
Ertesi gün, o zamanki SABAH yönetiminin manşeti:
"Muhabirimize çirkin saldırı!"
Bana Türk
basınını, hele muhalif basını öğretmeye kalkmayın,
"yakinen" tanırım."