Engin Ardıç onları maymuna benzetti!
Abone olSabah Gazetesi'nin sivri dilli kalemi bugünkü yazısında isim vermediği çevreleri maymuna benzetti.
AK Parti karşısında tek vücut olmak isteyenlerle dalga geçen
Engin Ardıç'tan daha geldi. Ardıç'ın bugünkü yazısı AK Parti
karşıtlarını ve özellikle Engin Ardıç muhaliflerini çıldırtacak
cinsten:
- Yanlış yaptığımı kabul ve itiraf ediyorum: Kızmakla yanlış
yaptım. Onlara kızmayalım, gülelim... Dalgamızı geçelim... Belki
fındık fıstık da atarım! Kabuklu yemiş yasaksa, kabuğunu soyar da
atarım.
"Koalisyon" balonunu uçuranlar, erken seçim
isteyenler...
Darbe olmayacağını içleri yanarak idrak edenler...
"Şeriat geliyor" yaygarasının da artık
sökmeyeceğini sezip, "tek adam diktasına
gidiyoruz" diye seçmen ürkütmeye çalışanlar...
İşin en eğlenceli yanı, "tek parti diktasından"
korkanların hepsinin de Atatürkçü ve İnönücü olmaları ha!
("O başka" diyeceklerdir.)
Geçen seçimde fazla uçmuşlar, "CHP kendisinin de ummadığı
inanılmaz bir zafer kazanacak" diye hem kendi kendilerini
hem okurlarını gaza getirmişler, sonra burun üstü yere
çakılmışlardı.
Pişkinlik sürüyor ama artık daha temkinli olmaya çalışıyorlar. Bu
sefer bir koalisyona razı olacaklar sanki...
Hani koalisyon olursa belki Aydın Doğan saklandığı yerden
çıkabilir, Ertuğrul Özkök de "bırakmış gibi
yapmaktan" kurtulur canım...
Ama bunun da zor olduğunu görünce, bir yandan erken seçim
olmayacağını bile bile "ya tutarsa" diye
sallamalar, bir yandan da bitmez tükenmez "yeni
parti" arayışları...
Önce umutlarını Mustafa Sarıgül'e bağladılar, bir gelecek pir
gelecek, herkesi silip süpürecekti.
Fakat ayak sürüdü... Üstelik, ancak "CHP'yi
kırmaya" yarayacağını anladılar.
Bunun üzerine, Sarıgül'ü Cindoruk'la birleştirip buna Abdüllatif
Şener'i de "monte etme" arayışları başgösterdi!
Hatta Saadet Partisi'nin desteği bile sağlanabilir.
Bu üç buçuk güçler birleşince "merkez partisi" bir
güneş gibi doğacakmış. Ve de iktidara gelecek, böylece tek adam ve
tek parti diktasına gidiş son bulacakmış. Merkez partisi, elindeki
bu seçim kanunu ve bu siyasi partiler kanunuyla, asla bir tek parti
yönetimi kurmayacakmış, çünkü enayiymiş! (Lider niyetine
dağarcıklarında "sürpriz isimler" de varmış,
heyecanla bekliyoruz vallahi, sakın aynı gazetede çalışan
arkadaşlarından biri olmasın? Mesut Yılmaz demesinler, bak bu sefer
gülmem, kızarım ha...)
Fıstık tuzlu geldiyse söylesinler, bir daha sefere kuruyemişçiden
daha bir kavrulmuşunu alayım.
Kendilerine kıyak da yapayım: Ben olsam Süleyman Demirel'i seçerim!
Solda da yeni bir parti kurdurun, çiçek gibi muhalefet olsun.
Niçin olmayacakmış canım, partiler ve hükümetler gazete köşelerinde
kurulmuyor mu?
Bakın, işin en eğlenceli yanı dedim, gene yanlış yaptım.
En eğlenceli olan o değil...
Şu: Bir erken seçimde, ya da isterseniz zamanında seçimde oy
kaybedeceği muhakkak olan Deniz Baykal'ın, oylarını arttırsa da
asla iktidara gelemeyeceğini pek iyi bilen Devlet Bahçeli'nin, bu
adamların yarattığı havaya girip "biz de erken seçim
isteriz" diye saçmalamak zorunda kalmaları! Asla
istemediklerini, laf aramızda iktidar da istemediklerini ilkokul
öğrencileri bile biliyorlar oysa...
Ama bu kadar gülünç duruma düşmeleri de hazin değil midir? Eh,
kılavuzun "Doğan grubu yazarı" olunca başka ne
bekliyordun?
Siz bana aldırmayın arkadaşlar, kurdurun merkez partinizi...
Baksanıza, "yüzlerce" destekçisi varmış.
O yüzlerden beş yüz tanesi toplanırsa bir milletvekili eder. Kalır
geriye iki yüz yetmiş beş milletvekili, yani on dört milyon seçmen
daha. İyi ama senin gazeten toplam "üç mebusluk"
satıyor, müşteri gökten zembille mi inecek?