Engin Alan Başbakan Erdoğan’a saygısızlık yaptı mı?
Abone olMHP’nin tutuklu milletvekili Engin Alan, Başbakan Erdoğan’a saygısızlık yaptığı ileri sürülen o olayı anlattı.<br/>Tutuklu milletvekili Engi...
MHP’nin tutuklu milletvekili Engin Alan, Başbakan Erdoğan’a
saygısızlık yaptığı ileri sürülen o olayı anlattı.
Tutuklu milletvekili Engin Alan, EtikHaber yazarı Metin Özkan’a
önemli açıklamalarda bulundu. İşte o röportajdan bazı bölümler:
Metin Özkan: Sayın Alan TBMM’de tutuklu vekiller için yapılan
çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Engin Alan: Bizi yine bu mahkemeler yargılayacaklarsa hiçbir şey
değişmez. Bunun adı yeniden yargılama olmaz. Çünkü aynı sahte
deliller, aynı sahte belgeler ve aynı sahte kanıtlarla bizi
yargılayacaklar. Oysa yeniden yargılama yerine sıfırdan yargılama
olmalıdır.
Benim çıkmak gibi bir derdim yok. Meclise çağrımdır: Suçluluğuma
inanıyorlarsa çıksınlar milletvekilliğimi düşürsünler.
İddia ediyorum bunlar yeniden yargılama dedikleri bu süreci yerel
seçimlerden önce tamamlayacak ve başta KCK’lılar olmak üzere
hepsini tahliye edip hatta yeniden aday gösterecekler. Yeniden
yargılama dedikleri yeni bir kumpastır.
ENGİN ALAN’A ÖLÜMDEN ÖTE KÖY YOKTUR
Metin Özkan: Sayın Alan, BDP’nin tutuklu milletvekili kalmadı. Bu
konuda yorumunuz ne olacak?
Engin Alan: Türk Milletine çağrımdır; 5 bölücü milletvekilinin
TBMM’de yemin etmesini ancak Engin Alan’ın da burada yatmasını
içine sindiriyorlarsa ben ömür boyu yatmaya hazırım. Kaldı ki, o
BDP milletvekilleri ettikleri yeminin bir kelimesini bile içine
sindirerek ve inanarak ettilerse ömrümün sonuna hapis yatmaya
razıyım. Ve bana inanan Türk milleti bilsin ki, Engin Alan’a
ölümden öte köy yoktur.
Suçsuzum, suçsuzluğum ispatlanana kadar da gerekirse ölene kadar da
burada kalırım.
BU FOTOĞRAF TÜRKİYE’NİN İKİNCİ HABUR’UDUR
Metin Özkan: Sayın Alan tahliye edilen BDP milletvekilleri seçim
bölgelerini gezdikten sonra dün de TBMM’de yemin ettiler. Bu
fotoğrafı nasıl okudunuz?
Engin Alan: Bu fotoğraf Türkiye’nin ikinci Haburu’dur. Bu rezaleti
Türk milletine layık görenler bilsinler ki, sözün bittiği yerdeyiz.
Ama ben hala buradayım ve dimdik ayaktayım.
Devleti bölen, millete düşmanlık eden, polis tokatlayan Sebahat
Tuncel ile birlikte beni affedecek olanlar kumpas safsatasına
sığınmasınlar.
DİNİ KIBLEM MEKKE’DİR, DÜNYA GÖRÜŞÜM MHP’DİR
Metin Özkan: Engin Bey sizden başka tutuklu milletvekili kalmadı.
Partinize ve Genel Başkanınıza bir mesajınız var mı?
Engin Alan: Birkaç gündür medyadan takip ediyorum. CHP ve BDP
milletvekillerini kurtardı, MHP zayıf kaldı diyenler var. Bu
sözleri getirip nifak tohumu ekmeye çalışanlara açık beyanımdır.
Herkes bilsin ki, MHP’nin tavrı benim tavrımdır. MHP’nin duruşu
benim duruşumdur. MHP’nin iradesi benim irademdir. Genel Başkanım
Devlet Bahçeli’nin aldığı tüm kararlarda benim kararımdır. Kimse bu
durumu eğip, büküp namertlik etmesin. Kimse de Milliyetçi Hareket
Partisi’ne karşı ahlaksızlık ve haksızlık etmeye kalkmasın. Çünkü
orada söylenen her kelimenin ve alınan her kararın altına imza
atıyorum.
Yine bilinsin ki, dini kıblem Mekke’dir, dünya görüşüm Balgat’taki
MHP Genel Merkezi’dir. Ve yine şunu herkes bilsin ki; hiç kimse ama
hiç kimse bana boyun eğdiremez. Genel Başkanıma saygım, hürmetim ve
sadakatim sonsuzdur. Allah onu ülkemizin ve milletimizin başından
eksik etmesin.
BAŞBAKAN’A NEDEN AYAĞA KALKMADI
Metin Özkan: Sayın Alan çok tartışılan bir konu var. Kamuoyunda
sizin aslında Başbakan’a ayağa kalkmadığınız için burada yattığınız
olgusu oluştu. Hatta Sayın Başbakan’ın “Çanakkale’de ayağa
kalkmayanlar şimdi nerede” sözü de tuz biber ekti. Bu olayın gerçek
yüzü nedir? Neden ayağa kalkmadınız?
Engin Alan: Metin Bey, şimdi size anlatacaklarımdan sakın kimse
korktuğumu, geri adım attığımı ve yaptığımı inkar ettiğimi
düşünmesin. Benim yaradandan başka hiç kimseden korkum yoktur.
Olayın gerçek yüzünü şimdi size tüm çıplaklığıyla anlatıyorum.
Çanakkale törenlerinin yapılacağı gün sayın vali beni aradı.
“Komutanım Başbakanımızın Özel Kalem Müdürü aradı programında bir
gecikme olacakmış, törenlerin başlamasını iki saat erteleyebilir
miyiz diye sordu” dedi. Ben de kendisine “Sayın Valim resmi
yazıları Genelkurmay Başkanlığı, Kuvvet Komutanlıkları ve
makamınıza yazılı olarak tebliğ ettim. Törenleri erteleme şansımız
yok. TSK geleneğinde ivedi durumlar dışında böyle bir şey
yapılamaz. Üstlerime hesap vermek zorundayım. Ancak isterseniz
Sayın Başbakan’ın talebidir diyerek törenleri iki saat
erteleyebilirim. İsterseniz bunu yeni bir yazıyla üstlerime
bildireyim” dedim. Sayın Vali “Komutanım o zaman bir Başbakanlıkla
yeniden bir telefon görüşmesi yapıp size döneyim” dedi. Onbeş
dakika sonra Vali Bey beni yeni arayarak “Komutanım törenler tam
saatinde başlayacak” dedi.
Sayın Başbakan’ın normal tören saatinde gelmesiyle birlikte tören
başladı. Ben de, bugün bakan ve Başbakan’ın en yakınında olan
birçok isimle birlikte Başbakan’ı ayakta karşıladım. Hatta Sayın
Başbakan elimi sıkıp “Nasılsınız Paşam, afiyettesiniz inşallah”
diye hatırımı bile sordu. Buna isimlerini vermeyeceğim bugün
Başbakan’ın yanı başında oturan o isimler şahittir. Vicdanları
varsa konuşsunlar.
Başbakan yerine oturduktan sonra ben de protokoldeki yerimi aldım.
Daha sonra konuşmasını yapmak üzere Başbakan kürsüye çıktı.
Konuşmasının sonunda da Türk Silahlı Kuvvetleri dışında, park
bahçelerdeki bekçiden tutun, hemen herkese teşekkür etti. Askeri
terbiyem gereği kurumuma yapılmış bir haksızlığa TSK adına tavır
koyup Başbakan’ın konuşması bitip yerine dönerken ayağa kalkmadım.
Bu duruşu mensubu olduğum kurum adına sergiledim. Bugün olsa yine
aynısı yapardım.
(İHA)