Enflasyonun risk unsurları
Abone olMerkez Bankası Başkanı enflasyondaki risk unsurlarını açıkladı ve yıl sonu tahminini yaptı.
Merkez Bankası'nın ikinci ''Enflasyon Raporu''nda, enflasyon
eğiliminin önümüzdeki dönemde aşağı yönlü olacağının öngörüldüğü
bildirildi.
Raporda, tahminlerin, politika faizlerinin aşamalı olarak
düşürüldüğü bir perspektifte, enflasyonun 2006 yılında hedefe yakın
gerçekleşeceğine ve 2007 yılının ortası itibarıyla orta vadeli
hedeflerle uyumlu olacağına işaret ettiği kaydedildi.
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın basın toplantısıyla
tanıtımını yaptığı rapora göre, aynı perspektif altında,
ekonomideki toplam talep ve kapasite koşullarının enflasyondaki
düşüş sürecine yaptığı katkının azalmakla birlikte süreceği
öngörüldü.
SON ÜÇ AYLIK GELİŞMELER
Raporda, enflasyondaki düşüşün yılın ilk çeyreğinde duraksama
gösterdiği ve yıllık enflasyon Mart ayı sonu itibarıyla yüzde 8,16
düzeyi ile hedefle uyumlu patikanın bir miktar üzerinde
gerçekleştiği belirtilerek, ''Bu duraksamada, bir önceki raporda da
ifade edildiği gibi, 2005 yılının ilk aylarında fiyat artışlarının
tarihsel olarak çok düşük düzeylerde gerçekleşmesi etkili olmuştur.
Ancak, enflasyonun yılın ilk çeyreğinde hedefle uyumlu patikanın
üzerinde gerçekleşmesinin tek nedeni bu baz etkisi değildir.
Alkollü içecekler-tütün, enerji ve işlenmemiş gıda fiyatlarının bu
dönemde yüksek oranlı artışlar göstermesi de bu gelişmede etkili
olmuştur'' denildi.
Söz konusu ürünler dışlanarak elde edilen endeksin artış hızı
incelendiğinde, enflasyonun ana eğiliminin aşağı yönlü olduğu ve
söz konusu endeksteki ilk üç aylık artışın geçtiğimiz yılın aynı
dönemine oranla daha düşük olduğunun görüldüğü bildirilen raporda,
enflasyonun temel eğilimindeki düşüşün devam ettiği kaydedildi.
Raporda şöyle denildi:
''Mart ayında tekstil, hazır giyim ve deri sektöründe KDV oranının
yüzde 18'den 8'e düşürülmesi, enflasyonun ikinci çeyrekte tekrar
düşüş eğilimine gireceği öngörüsünü güçlendiren bir gelişme
olurken, yakın dönemde petrol fiyatlarının hızlı artışlar
göstermesi söz konusu öngörünün temkinle ele alınma gerekliliğini
gündeme getirmiştir.
2005 yılının son çeyreğine dair mevsimsellikten arındırılmış Gayri
Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) rakamları, büyümenin istikrarlı bir
görünüm sergilediğine işaret etmektedir. 2006 yılının ilk çeyreğine
ilişkin açıklanan satış ve üretim verileri de bu görünümü
desteklemektedir. 2005 yılında toplam nihai yurt içi talepteki
büyüme çok yüksek düzeylere ulaşmış ancak net dış talebin
katkısının negatif olması büyümeyi sınırlayan bir unsur olmuştur.
Bununla birlikte, büyüme hızının tarihsel ortalamaların çok
üzerinde olduğu da gözlenmektedir. Yüksek büyüme hızlarının
enflasyon üzerinde belirgin
bir baskı oluşturmamasının temel nedeni, büyümenin daha çok yatırım
kaynaklı ve verimlilik artışına dayalı olmasıdır. Bu gelişmede son
yıllarda mali ve parasal disiplin ile makroekonomik istikrarın
sürmesi sonucu oluşan güven ortamının yatırım eğilimini
desteklemesi belirleyici olmuştur.''
Raporda, para politikasının mevcut perspektifi altında, yurt içi
talebin 2006 yılının ilk yarısında yeni bir ivmelenme olmaksızın
istikrarlı seyrini sürdüreceği tahmin edildi.
Yatırımlar ve verimlilik artışlarındaki istikrarlı görünümün
de üretim kapasitesi açısından olumlu sinyaller verdiği belirtilen
raporda, Yeni Türk Lirasının güçlü konumunun enflasyondaki düşüş
sürecine destek verdiği hatırlatıldı.
Önümüzdeki dönemde enflasyondaki düşüş sürecine destek verecek bir
diğer unsurun, ''Çin ve Hindistan gibi ülkelerdeki ucuz işgücü
maliyetlerinin uluslararası rekabet aracılığıyla dış ticarete konu
olan malların fiyat artışlarını sınırlamaya devam edeceği'' olduğu
belirtildi.
RİSKLER VE POLİTİKA TEPKİSİ
Raporda, petrol fiyatlarının seyrindeki belirsizliklerin,
önümüzdeki dönemde enflasyon hedefine ulaşılabilirlik konusundaki
temel risklerin başında geldiği vurgulandı.Bir önceki Enflasyon
Raporda üretilen tahminlerde, petrol
fiyatlarının sabit kaldığının varsayıldığı hatırlatılarak, şu
bilgiler verildi:
''Ancak bu süre zarfında, söz konusu fiyatlar artmaya devam etmiş
ve yakın dönemde oldukça yüksek düzeylere ulaşmıştır. Petrol
fiyatlarının yıllık enflasyon üzerinde oluşturduğu olumsuz etki,
2006 yılının ilk çeyreğinde enflasyon bekleyişlerindeki düşüşü
yavaşlatan unsurlardan biri olmuştur. Önümüzdeki aylarda söz konusu
eğilimin devam etmesi halinde, petrol fiyatlarının 2006 yılı sonu
enflasyonu üzerindeki olumsuz etkisi hissedilmeye
başlayacaktır.
Petrol fiyatlarındaki artışların etkisi, şu ana kadar göreli fiyat
değişiminden öteye geçmemiş ve petrol ürünlerini doğrudan girdi
olarak kullanmayan sektörlerde fiyatlama değişikliğine yol
açmamıştır. Ancak, bekleyişler önceki üç aylık döneme kıyasla daha
dikkatli izlenmesi gereken bir konuma gelmiştir. Bu noktada, petrol
fiyatlarındaki artışların sürmesi ve ikincil etkilerin
belirginleşmesi halinde TCMB'nin gerekli tepkiyi vereceği tekrar
vurgulanmalıdır.''
KİRA ARTIŞLARI
Enflasyondaki düşüş sürecinin yavaşlamasına yol açan bir diğer
unsurun, konut sektöründeki arz açığının devam etmesi nedeniyle,
kira gibi kalemlerde normalin ötesinde oluşan fiyat artışları
olduğuna işaret edilen raporda, devamla şöyle denildi:
''2006 yılı boyunca hizmet fiyat artışlarının, özellikle kira
kaynaklı olarak, genel enflasyon eğiliminin oldukça üzerinde
gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Bu gelişmenin, daha çok yapısal
vegeçiş dönemine özgü unsurlardan kaynaklandığı ve bir süre daha
devam edeceği, ancak bu aşamada para politikası tepkisini
gerektirmediği düşünülmektedir.
Konut arzının zaman içinde uyum sağlamasıyla bu durumun tedricen
ortadan kalkacağı tahmin edilmektedir.''
HİZMET SEKTÖRÜNÜN KATKISI
Raporda, hizmet grubundaki fiyat artışının 2006 yılı enflasyonuna
katkısının yaklaşık 2,5-3 puan arasında olacağının öngörüldüğü
bildirildi.
Bu durumda 2006 yılı hedefine ulaşılabilmesi için, mal grubu
enflasyonunun yüzde 3 civarında gerçekleşmesi gerektiği belirtilen
raporda, ''Ne var ki, son dönemde yaş meyve sebze, petrol, ana
metal ve altın gibi para politikasının etki alanı dışında kalan
kalemlerin fiyat artışlarındaki hızlanma, bu olasılığı
azaltmaktadır''
denildi.
Bu noktada, söz konusu kalemlerdeki fiyat artışlarının büyük oranda
geçici nitelik taşıdığı ve ikincil etkiler sınırlı kaldığı sürece
para politikasının sert tepki vermeyeceğinin özenle vurgulanması
gerektiği ifade edilen raporda, önümüzdeki döneme ilişkin temel
risklerden bir diğerinin de ''global risk iştahı ve uluslararası
likidite koşullarındaki seyrin öngörülme güçlüğü'' olduğu
kaydedildi.
ŞOKLARIN EKONOMİYE ETKİSİ
''Son dönemde cari açığın finansman kalitesindeki artışın ve kamu
maliyesindeki olumlu gelişmelerin, olası şoklara karşı ekonominin
dayanıklılığını artırdığının düşünüldüğü'' belirtilen raporda,
şöyle denildi:
''Ancak yine de mevcut durumda söz konusu yönden gelebilecek bir
şokun, ekonomimizi olumsuz etkileme potansiyeli taşıdığı da bir
gerçektir. Böylesi bir gelişmenin ortaya çıkması halinde, öncelikle
enflasyonun orta vadeli hedeflerle uyumlu olması amaçlanacaktır. Bu
doğrultuda, politika tepkisi zamana yayılarak, dış kaynaklı
şokların ekonomi üzerindeki etkisinin fiyat istikrarına zarar
vermeden yumuşatılması sağlanmış olacaktır.
Fiyat istikrarı makroekonomik istikrar ve sürdürülebilir büyüme
açısından olmazsa olmaz bir ön koşuldur. Son yıllarda bu doğrultuda
önemli adımlar atılmıştır. Merkez Bankası bu kazanımların daha da
ileriye götürülmesi konusunda üzerine düşen görevi yerine getirmeye
devam edecektir.''
MAKRO İSTİKRARIN KALICILIĞI
''Enflasyonist olmayan büyümenin sürdürülebilirliği bakımından
belirleyici olan ana unsurun, makroekonomik istikrarın kalıcılığına
ilişkin güven olduğu unutulmamalıdır'' görüşüne yer verilen
raporda, bu bağlamda, mali disiplinin kalitesini daha da artıracak
yapısal düzenlemeler konusunda kararlılığın devam etmesinin yanı
sıra rekabet ve yatırım ortamını geliştirecek dolayısıyla uzun
vadede verimlilik artışlarını destekleyecek reformların
sürekliliğinin, kritik önem taşıdığı kaydedildi.
ENFLASYON TAHMİNLERİ
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, 2006 yılında normal senaryoya
göre enflasyonun yüzde 4.8-yüzde 6.4 arasında, olumlu senaryoya
göre ise yüzde 1.9-yüzde 4.5 olmasını beklediklediklerini açıkladı.
Yılmaz 2007'de de düşüşün devam edeceğini ve ilk 9 aya ilişkin
tahminlerinin yüzde 2.9-yüzde 5.4 arasında olduğunu söyledi.