Enflasyonu bırak, ekonomiye bak
Abone olTİM Yönetim Kurulu Başkanı Oğuz Satıcı, enflasyonla mücadeleye dikkat çekti.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Yönetim Kurulu Başkanı Oğuz
Satıcı, Türkiye'nin ekonomik dinamikleri bir kenara bırakılarak
enflasyon ile mücadele etmenin ekonomiye büyük zarar verdiğini
belirterek, ''Enflasyonla mücadele programı, üretimi ve ihracatı
dışlamadan yürütülmeli'' dedi.
Satıcı, Ağustos ayı ihracat rakamlarını açıkladığı basın
toplantısında, 2005 yılında Türkiye'nin en çok ihracat yapan illeri
arasında sekizinci sırada bulunan Gaziantep'in 1.7 milyar dolarlık
ihracat hacmiyle toplam Türkiye ihracatının yüzde 2.4'ünü
gerçekleştirdiğine dikkati çekti. ''Tüm Türkiye olarak aynı
gemideyiz'' diyen Satıcı, yerel başarıların ulusal ekonomiyi
etkilediğini söyledi.
Oğuz Satıcı, parasal gelişmelerin ihracatı doğrudan etkilediğini
ifade ederek, şunları kaydetti: ''Merkez Bankası politikaları da
ihracatçının kazanımları ile birebir ilişkilidir. Mayıs ve haziran
aylarında döviz piyasasında yaşanan düzeltme hareketinin ardından
faizleri 2005 yılının Ocak ayındaki seviyesine, bir başka deyişle
20 ay önceki seviyesine yükselten Merkez Bankası geçen ay faizleri
değiştirmedi.
Enflasyon artışı ile ilgili endişelerin azalması bu kararda
etkili oldu. Buna rağmen enflasyonda yıl sonu beklentileri iki
haneli rakamları aşıyor. Enflasyon oranlarının yüzde 10'un üzerine
çıkmasıyla birlikte Türkiye enflasyonda 32 ay geriye gitmiştir.
Böylece uygulanan politikaların tartışılması daha da önemli hale
gelmiştir. Mevcut statükoyu korumak için bu politikaların arkasında
duranlar ve 'Yabancı böyle istiyor, biz de böyle yapmalıyız'
görüşünü savunanlar için artık yol bitmiştir. Stand-by'ın
imzalanması için hükümete baskı yapıp ardından cari açık
probleminden yakınanlar da bu statükonun bir parçasıdır. Halbuki
son derece açıktır ki, stand-by düzenlemesi uygulanan bir programın
cari açık verme ihtimali olduğu için yapılmaktadır.''
''ENFLASYONLA MÜCADELEDE TIKANMAYA BAŞLADI''
Uygulanan yüksek faiz politikasına rağmen enflasyon beklentilerin
bir türlü kırılamadığını söyleyen Satıcı, ''ÜFE'de ümitleri
kaybettik. ÜFE'nin çift haneli rakamlarla yılı bitireceği artık bir
gerçektir. Buna rağmen TÜFE'nin yıl sonunda çok az bir ihtimal de
olsa tek haneye gerilemesi mümkündür. Bu ise ancak iç talebin
kısılmasıyla mümkün olacaktır'' dedi. Oğuz Satıcı, kredi kartı ile
yapılan taksitli satışların enflasyon açısından büyük tehlike
oluşturduğunu, bu tip taksitli satışların 6 ayla sınırlandırılması
gerektiğini belirtti.
TİM Başkanı Satıcı, şöyle devam etti: ''(Ne pahasına olursa olsun
enflasyon düşürülmeli), tezinin geldiği nokta Türkiye açısından son
derece olumsuz bir tabloyu ortaya koymaktadır. Türkiye enflasyonla
mücadelede tıkanmaya başlamış, enflasyonla mücadele programının yan
etkileri sonucunda cari açık kontrol altına alınamamış, ithalat ise
öngörülenin çok üzerinde artış yaşamıştır. Bu tablo açık bir
şekilde göstermiştir ki, Türkiye'nin ekonomik dinamikleri bir
kenara bırakılarak enflasyonla mücadele etmek ekonomiye büyük zarar
vermektedir.
Enflasyonla mücadele programının sanayiyi, yatırımı, üretimi ve
ihracatı dışlamadan yürütülmesi hem Türkiye'nin enflasyonu sağlıklı
bir şekilde yenmesini sağlayacaktır hem de Türkiye ekonomisinin
daha dengeli bir yapıya kavuşmasını kolaylaştıracaktır. Bu ne
anlama geliyor? Mevlana'nın dediği gibi, 'Ne kadar söz varsa düne
ait şimdi yeni şeyler söylemek lazım'. Enflasyon canavarını yenmede
yeni şeyler söylemek lazım. Çok açık bir şekilde ortaya çıkmıştır
ki, eski paradigmalarla modern tezler yaratılamaz. Tüm ekonomi
kesimlerinin bunun bilincinde olarak yeni politikalara yön vermesi
en büyük temennimizdir.''
''RAKAMLARA SİYASİ MAKYAJ...'
Son günlerde ekonomik verilerin güvenilirliği üzerine tartışmaların
da gündeme oturduğunu söyleyen Satıcı, ''Ekonomik verilerin
güvenilirliğini tartışmaya açmayı dahi oldukça tehlikeli
buluyoruz'' dedi. Türkiye İstatistik Kurumu'nun yayınladığı
rakamların arkasındaki gerçeklerin belli olduğunu kaydeden Satıcı,
şöyle dedi: ''TÜİK'in saygın ve güvenilir bir kurum olduğuna dair
inancımız tamdır. TÜİK'in bu saygınlığını bir kenara bırakarak
rakamlara siyasi makyaj uyguladığı iddialarını da son derece çirkin
buluyoruz. Merkez Bankası'nın rakamlarını tartışmadığımız gibi
TÜİK'in rakamlarını da tartışmıyoruz. Rakamların yerine o
rakamların arkasındaki gerçeklerin tartışılmasının Türkiye'ye daha
fazla yarar getireceği son derece açıktır.''