Enflasyonla ilgili doğru bilinen 4 yanlış! Prof. Dr. Selva Demiralp açıkladı
Abone olYıllık enflasyon artışı sürerken fiyat artışının nedenleri merak konusu oldu. Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp, enflasyonla ilgili doğru bilinen yanlışları sıraladı.
Nisan sonu itibariyle enflasyon yüzde 70'e dayandı. Bu şekilde,
enflasyonda en son 1999'da gördüğümüz seviyelere geri
döndü.
Fiyat istikrarının birincil sorumlusu Merkez Bankası olduğu kadar
hükümet te eleştirilerin odağında.
Peki nedir o hatalar? Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp, BBC Türkçe'ye yazdı.
1) Enflasyonun sebebi global arz şoklarından
kaynaklanıyor
Önce pandemi, arkasından da Rusya'nın Ukrayna'yı işgali nedeniyle
küresel çapta iki önemli arz şoku ile karşı karşıya kaldık. Arz
şoku, talebin artmasından değil üretim maliyetlerinin artmasından
kaynaklanan enflasyonist baskıya verilen teknik isimdir.
Doğal olarak bu problemler tüm dünyada enflasyonist baskıları
artırdı. Ancak buradan yola çıkıp Türkiye'de yaşanan enflasyon,
tamamen dünyada yaşanan küresel problemlerin bir yansımasıdır
sonucu çıkarılamaz.
Şekilde Mart 2022 itibariyle gelişmiş ve gelişmekte olan bir grup
ülke için yıllık enflasyon rakamlarını görüyoruz. Bize en yakın
enflasyon, yüzde 16 ile savaşın bizzat yaşandığı ve yaptırımlara
tabi olan Rusya'da görülüyor. Onlarla bile aramızda (Mart itibari
ile) manşet rakamlar üzerinden 40 puan üzerinde bir fark var.
Elbette küresel bir enflasyon var. Ancak salt küresel faktörlerden
kaynaklanan etkiler, yaşadığımız enflasyonun oldukça sınırlı bir
miktarına tekabül ediyor.
2) Arz enflasyonuna karşı Merkez Bankası bir şey
yapamaz
Para politikası talebi yavaşlatmak sureti ile enflasyonu düşürür.
Merkez Bankası faiz artırdığında borçlanma maliyeti arttığı için
harcamalar yavaşlar. Zayıflayan talep fiyatlar üzerindeki baskıları
da azaltır. Ancak faizi artırmak tedarik zinciri sorunlarını
çözmez. Rusya savaşının daralttığı petrol arzına çare olmaz. Bu
nedenle, eğer arz faktörlerinin geçici olduğuna inanılıyorsa Merkez
Bankası'nın bunu piyasalara iyi anlatıp hiç müdahale etmemesi
uygundur. TCMB de artan enflasyona karşı tepkisiz kalmasını büyük
ölçüde bu mantıkla açıklamaya çalışıyor.
Ancak, arz kaynaklı enflasyonun uzaması halinde beklentiler
bozulmaya başlar. İşte o noktada Merkez Bankası'nın müdahalesi arz
enflasyonunu düzeltemese de bunun genele yayılmasını engeller.
Batılı ülkelerin bir ağızdan faiz artışlarına geçmelerinin en
önemli sebeplerinden biri bu.
İlave olarak, Türkiye'de yaşanan arz enflasyonun en önemli
sebeplerinden bir tanesi TL'deki değer kaybının getirdiği
geçişkenlik etkisi. Yani söz konusu olan arz şoku dışarıdan gelen
ve para politikasının kontrolü dışında olan bir etmen değil.
Bilakis, TCMB'nin faizleri enflasyonun altında seviyelere
çekmesinden kaynaklanan bir politika hatasının sonucu. İşte bu
sebeple söz konusu hatayı düzeltmek de bizzat Merkez Bankası'nın
görev alanına giriyor.
3) Enflasyon kendi kendine düşer
Enflasyonun kendi kendine düşmesi ancak geçici ve istisnai arz şoku
durumunda olur. Yarın Rusya savaşı son bulsa emtia fiyatlarında bir
düşme görebiliriz. Benzer şekilde geçen sene son çeyrekte kurda
yaşanan ani sıçramayı bu sene beklemediğimiz için bir önceki seneye
göre "baz etkisi ile" bir düşüş bekleyebiliriz.
Ancak bu senaryolarda arz şokunun hiçbir yayılma etkisi yapmaması
ve beklentileri bozmaması varsayımı var ki; bu varsayım Türkiye
koşullarına hiç uymuyor. ABD Merkez Bankası Fed bile, pandemi
öncesinde yaşadığı sorun "düşük enflasyon" sorunu olduğu halde,
pandemi sırasında yaşanan arz baskısının enflasyon beklentilerini
yukarı taşımasına engel olamadı. Aralık 2021 itibariyle de müdahale
etmeye karar verdi. Buna rağmen geç kaldı ve geç kalmasının bedeli
daha sıkı bir para politikası olacağı için eleştiriliyor.
Bizde ise zaten yüksek enflasyon ortamında iken bunun üzerine
gelen global arz şoklarının beklentileri etkilemeyeceğini varsaymak
başlı başına bir hata. Kaldı ki kendi kendine düşmesi beklenen
seviye bile son enflasyon raporu tahminlerine göre yüzde 43. Peki
Merkez Bankası kendi tahmini bile hedefin yaklaşık 9 katı
üzerindeyken enflasyona müdahale etmeyi düşünmüyorsa ne zaman
müdahale eder?
Yaşadığımız enflasyon bir yandan arz, bir yandan talep faktörleri
ile besleniyor. Küresel arz enflasyonu, TL'deki değer kaybı ile
daha da güçlü bir arz enflasyonuna dönüşüyor. Bunların üzerine bir
de beklenti etkisi ekleniyor. Merkez Bankası'nın beklentileri
çıpalayamadığı bir ortamda enflasyon beklentisi gerçekleşen
enflasyonla şekilleniyor. Bu da kendi kendine düşmek şöyle dursun
kendi kendini besleyen bir enflasyon yaratıyor.
Bu tartışmadan çıkan sonuç şu: Enflasyon kendi kendine düşmez.
Kararlı, başarılı ve güven veren para politikası ile düşer.
4) Enflasyon faiz indirerek düşer
Bu konuda çok yazıp çizdik. Ancak listeyi tamamlamak adına bir kez
daha hatırlatalım. Faiz indirimleri hem talebi artırarak hem de
TL'yi zayıflatıp üretim maliyetlerini artırarak enflasyonu
besliyor. İktisat bilimi için bunlar yeni değil. Ancak atılan
hatalı adımlar o kadar keskin sonuçlar doğurdu ki bu bilimsel
çıkarımı artık çıplak gözle de net bir şekilde görebiliyoruz. Eylül
2021 sonrası faizlerdeki 5 puan düşüşe karşılık enflasyonun 50 puan
yükselmesi önemli bir bilimsel sonucu en çarpıcı şekilde gözler
önüne seriyor.