Enflasyonda Mayıs’ı bekleyin
Abone olEkonomi Bakanı Nihat Zeybekci, “Mayıs-Haziran’dan itibaren enflasyonda daha iyi sonuçlar görmeye başlayacağımızı düşünüyorum” dedi. <br/>Bak...
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, “Mayıs-Haziran’dan itibaren
enflasyonda daha iyi sonuçlar görmeye başlayacağımızı düşünüyorum”
dedi.
Bakan Zeybekci, Nisan ayı enflasyon verilerinin, enflasyonun aylık
bazda yüzde 1.34, yıllık bazda yüzde 9.38 olduğunu gösterdiğini
belirterek, “Yılbaşından bugüne kadar geçen 4 ayda ise neredeyse
yüzde 5’lik TÜFE artışına ulaşmış durumdayız” diye konuştu. Bu
rakamları bir sebep değil bir sonuç olarak gördüğünü ifade eden
Bakan Zeybekci şunları kaydetti:
“Aralık ayında gerek yurtiçinde gerek yurtdışında cereyan eden
ekonomik ve politik gelişmelerin bir sonucu. Başta kurlar ve
faizdeki yükselişin bir sonucu. Bu sonucu, Aralık ayında yanmaya
başlayan ve kısmen sönen ateşin dumanı olarak da görmek mümkün. 30
Mart seçimlerinin öncesinde kontrol altına alınan bu ateş artık
sönme arifesinde. Piyasanın içinden gelen, piyasanın nabzını tutan
biri olarak bunu açıklıkla görebiliyorum. Mayıs ve Hazirandan
itibaren enflasyonda daha iyi sonuçlar görmeye başlayacağımızı
düşünüyorum. Kaldı ki; Merkez Bankamız da geçtiğimiz haftalarda
Mayıs ayından itibaren enflasyonda zirveden aşağı dönüşün
başlayacağını ifade etmişti.”
"SINAVI BAŞARI İLE ATLATTIK"
Türkiye ekonomisinin Aralık ve sonrası dönemde büyük bir testten
geçtiğini vurgulayan Bakan Zeybekci şunları kaydetti:
“Bu sınavı başarı ile atlattık. Tabii ki; bu mücadelenin bir yan
etkisi de olacak. Enflasyon o yan etkilerden biri. Fakat ben bu
noktada şunu özellikle ifade etmek isterim. Bugün konuştuğumuz
enflasyon Aralık ayında başlayan yüksek kur ve faiz sürecinin bir
sonucu. Yani biz şu anda sonuçlar üzerinde konuşuyoruz. Oysa,
geleceğe yönelik değişkenler, örneğin faiz ve kur düzeyi,
ekonomimiz için enflasyondan daha etkili, daha önemli. Diğer bir
ifadeyle enflasyon; bugün Türkiye için cari açık, büyüme ve
işsizlikten daha önemli değil. Faizi yüksek seviyelerde tutarsak;
bu, üretim maliyetlerimizi yukarı çekip rekabet avantajımızı
zayıflatacaktır. Aynı yüksek faiz diğer taraftan TL’nin de
değerlenmesine sebep olacağı için rekabetçiliğimiz ikinci bir engel
olacaktır. Türkiye ekonomisinin, bu iki sorundan uzak kalması
gerekir. Bunun için de TL’nin bugünkü seviyelerinden daha yüksek
değerlere ulaşmaması gerekir. Merkez Bankası’nın bunları gözeterek
önümüzdeki dönemde iyileşmeyi destekleyici kararlar alacağını
düşünüyorum. Ekonomimizin dinamizmi ve rekabet gücünü asla kurda
aramıyoruz. Amacımız TL’nin düşük değerli olması değil. TL ne aşırı
değerlensin, ne de değerini kaybetsin. Ancak bu durumda
sanayicimiz, işadamımız rekabet avantajını yenilikte, Ar-Ge’de,
tasarımda ve markada aramaya ağırlık verebilir. İşte bu yüzden faiz
oranları ve TL’nin değeri ihracatımız için, büyümemiz için, cari
açığımız için çok daha önemli. Yılın ilk 4 ayını geride bıraktık.
Şunu açıklıkla söyleyebilirim. Gerek mal ve hizmet ihracatımız
gerek 1. çeyrek büyüme oranımız oldukça iyi gelecek. Bu performansı
yıl geneline taşıyıp, uluslararası kurumların tahminlerinin
üzerinde sonuçlar alacağız.”
(İHA)