Enerjiyi başka yerde harcayın
Abone olGül,''Dere geçilirken at değiştirilmez. Böyle kritik bir safhadan geçerken at değiştirmek doğru değildir'' dedi.
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, KKTC
Başbakanı Mehmet Ali Talat'ın erken seçimi gündeme getirmesiyle
ilgili olarak, ''Dere geçilirken at değiştirilmez. Böyle kritik bir
safhadan geçerken at değiştirmek doğru değildir'' dedi. Gül,
İKÖ-Ortadoğu Dörtlüsü toplantısı için geldiği Moskova'da AA
muhabirinin sorularını yanıtladı. KKTC Başbakanı Talat'ın erken
seçim olasılığından bahsetmesi ve olası bir erken seçim sonucunda
adadaki hükümet tablosunun değişmesinin Kıbrıs sorunun çözümü
konusunda yakalanan gelişmeyi nasıl etkileyeceği yolundaki soruya
Gül, şu karşılığı verdi: ''Tabii onların içişlerine karışmayız. Şu
anda daha istikrara ihtiyaç varken, esas enerjinin başka şeylere
harcanması gerekirken, böyle kritik bir safhadan geçerken at
değiştirmek doğru değildir. Dere geçilirken at değiştirilmez. O
bakımdan iç politika ve iç konularla enerji harcamayı yanlış
buluruz. Şimdi yapılacak işler çok. Biz, işte görüyorsunuz oradan
oraya koştururken, bütün arkadaşlarımız uğraşırken, sayın Talat da
birçok temaslar yapıyor. Yaptığı temaslar çok faydalı oluyor ve çok
netice de veriyor. Bunu da burada ifade etmek isterim. Dolayısıyla
enerjiyi şimdi başka şeylerde harcamamak lazım.'' Gül, Kıbrıs
konusunda yaptıkları temasların kendilerini tatmin eden somut bir
sonucu olup olmadığı yolundaki soru üzerine de, ''Ben bunların bir
gecelik gelişmeler olmadığını daha önce de söyledim. Somut
gelişmeler var tabii ki. Açıklayamadığımız birçok kuruluşlarda ve
platformlarda alınan müspet kararlar var'' dedi. Türkiye'nin
yıllardır kabul ettiremediği kararlar olduğunu ve bunların günü
gelince çok daha iyi görüleceğini ifade eden Gül, ''Bu hafta BM
Genel Sekreteri Kofi Annan'ın raporu verilecek. Bu raporu herkes
bekliyor. Öncelikle bu raporun çok iyi bir rapor olması için herkes
çok büyük bir gayret sarf ediyor'' diye konuştu. AB'nin
yayımlayacağı kapsamlı program üzerinde de çalışıldığını ve bunun
bir an önce çıkmasını beklediklerini kaydeden Gül, ''Her şeyden
önce bütün dünyada oluşan, Türklere, Türkiye'ye, Kıbrıs Türklerine
karşı oluşan hava, milyarlarca dolarla kazanılamayacak bir iştir.
Her şeyden önce bunu görmek gerekir'' dedi. Gül, gerek Batı
dünyasında, gerek İslam dünyasında, Türkler, Kıbrıs Türkü ve
Türkiye lehine oluşan imajın milyarlarca dolarla ölçülemeyecek bir
kazanım olduğunu belirterek, ''Bunun dolaylı katkıları Türkiye'ye
ve Türk davasına o kadar büyük ki, bu olumlu hava birçok somut şeyi
de çıkaracaktır ve çıkmaya başlamıştır'' diye konuştu. Abdullah
Gül, Rusya'dan bu konuda beklentileri konusundaki bir soru üzerine
de şunları kaydetti: ''Rusya önemli bir ülke. 10 sene önceki dünya
ile bugünkü dünya farklı. O zamanki Türk-Rus ilişkileriyle bugünkü
Türk-Rus ilişkileri çok farklı. Her iki ülkenin birbirlerine karşı
çok samimi büyük bir saygısı var. Böyle bir ortam içerisinde tabii
ki biz birçok konuları, sadece Türkiye'yi ilgilendiren değil, diğer
ülkeleri de ilgilendiren konuları, Rusya ile paylaşmalı, danışmalı,
istişare etmeliyiz. BM'yi ilgilendiren konuları BM Güvenlik Konseyi
daimi üyesi olan bir ülkeye en iyi şekilde anlatmak, aslında bizim
vazifemiz.'' ''Rusya ile ilişkilerde bir ton ayarlaması yapılıp
yapılmadığı'' yolundaki bir soru üzerine de Gül, şu karşılığı
verdi: ''Bakın size bir şey anlatayım: Sayın Putin bana
görüşmemizde dedi ki, 'Irak ile ilgili TBMM kararından sonra
Türkiye'nin ne kadar saygıdeğer bir ülke olduğu ortaya çıktı.
Türkiye'nin ne kadar bağımsız, kendi kararını aldığı ortaya çıktı.
10 senenin en önemli olayıdır' dedi. 'Türkiye çok saygıdeğer bir
ülke olmuştur' dedi. Şimdi daha önce şöyle bir durum vardı:
'Türkiye bağımsız kararını alamaz' deniyordu. 'Kendisi istemese de
çok şeyi kabul eder.' O süreç iyi oldu, kötü oldu bu ayrı mevzu. O
süreç Türkiye'ye başka bir dünyada inanılmaz şey kazandırdı.''
Türkiye'nin bağımsız kararlar alabilen, demokratik sürecini işleten
ve demokratik yapısıyla kararlar alabilen bir ülke olduğu inancı
ortaya çıkınca, Türkiye'ye gösterilen güven ve itibarın Rusya
tarafından çok farklı olmaya başladığını kaydeden Gül, ''Şimdi
böyle bir ülkeyi biz niye sadece Rumların veya başkalarının sözcüsü
gibi düşünelim? Eskiden öyle olabilirdi. Ama şimdi öyle değil. Öyle
olmaması lazım. Tabii ki kendi hesaplayacak tartacak, edecek. Ama
bizim görevimiz her şeyi anlatmak. Büyük bir samimiyetle anlatmak''
ifadesini kullandı. Gül, Türkiye ve Rusya'nın geniş çok boyutlu
ilişkileri bulunduğunu belirterek, ''Böylesine ilişkilere sahipken,
niye kendi davamızı en iyi şekilde anlatıp onlardan da katkı
istemeyeyim? Bu kadar büyük ekonomik çıkarlarımız varken, büyük
siyasi çıkarlar varken, bu kadar mesafe olarak birbirimize
yakınken, 1,5 milyon turist gelirken, niye biz Rusya'ya karşı
olağanüstü bir gayret içinde olmayalım? Rusya'ya 2 kez de gelirim,
3 kez de gelirim'' diye konuştu. Moskova'ya bu ani ziyaretinin
Şubat ayındaki ziyaretinin devamı ya da o ziyarette görüştüğü
konuların takip edilmesi anlamı taşıyıp taşımadığı yolundaki soruya
da Gül, şu karşılığı verdi: ''Tabii ki o olacak zaten. Çünkü 8
seneden sonra ilk defa Dışişleri Bakanı olarak ben geldim ve
başarılı bir ziyaret olmuştu. Başta Devlet Başkanı sayın Putin ile
uzun bir görüşmemiz olmuştu. Sonra Sayın İvanov ile her şeyi
görüşme fırsatımız olmuştu. Ama Rusya gibi çok önem verdiğimiz,
Sayın Putin'in dediği gibi, ilişkilerimizin çok boyutlu ortaklığa
dönüştüğü bir dönemde ne kadar çok sık ilişkilerimiz olursa o kadar
faydalı. Ayrıca dediğim gibi, BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi.
Bu kadar yakın ilişkilerimiz var. Onları bilgilendirmek, onlara
olup bitenlerle ilgili, özellikle Kıbrıs meselesiyle ilgili geniş
birinci elden bilgi vermek, çok doğru diye düşündüm. Bütün diğer
ülkelerle bu konuda çok yakın bir işbirliği yaparken, neden bu
konuda BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi olan böyle büyük bir ülkeyi
ihmal edelim? Bu yanlış bir şey. İkincisi de geçen ziyaretimde ele
aldığımız siyasi, ekonomik tüm konuları ve diğer alanlardaki
işbirliği alanları konularımızı bir kez daha gözden geçirme fırsatı
olacak. Bu bakımdan çok yararlı olur.''