Endonezya'da yeni depremler yolda
Abone olEndonezya’da meydana gelen 8.7’lik depremin gelişimi bir süre önce dile getirilmişti. Sismologlar, şimdi ise aynı fay hattı üzerinde yeni gerilmelerin olduğunu be
Pazartesi akşamı Nias adası açıklarında meydana gelen 8.7’lik
depremin, 26 Aralık 2004’te 300 bin kişinin ölümü veya kaybolmasına
neden olan depremden kaynaklandığı tezi doğrulanıyor. 17 Mart
2005’te Nature dergisinde yayımlanan makalede Ulster Üniversitesi
öğretim üyeleri John McCloskey ve Süleyman Nalbant, Sunda Trench
bölgesinde bir depreme yol açacak şekilde bir enerji birikimi
tespit ettiklerini yazmışlardı. Aradan 10 gün geçmeden beklenen
deprem gerçekleşti. Ulster Üniversitesi sismologları depremin
büyüklüğünü de Richter ölçeğine göre, 7.5 ila 8.5 arasında
öngörmüşlerdi. NTVMSNBC Teknoloji Servisi’ne konuşan Ulster
Üniversitesi öğretim üyesi Süleyman Nalbant, 28 Mart depreminin
beklenen hat üzerinde gerçekleştiğini belirtti. “Yaptığımız öngörü
bu deprem ile doğrulanmış oluyor” diyen Dr. Nalbant, şunları
söyledi: “İfade etmeliyim ki, bizimkisi bir deprem kehaneti
değildi. Klasik deprem tahmininde olası depremin yeri, zamanı ve
büyüklüğü verilmelidir. Bu çok zor bir iş ve bilim henüz o noktaya
ulaşmış değil. Ancak gerilmenin arttığı dolayısıyla sismik riskin
yükseldiği bölgeleri biliyoruz”. G.Doğu Asya’ya yeni deprem uyarısı
28 MART ÖNCESİ GERİLMELER Dr. Nalbant, 28 Mart depreminin enerjiyi
güneydoğu yönüne ilettiği ve yeni gerilmeler yarattığına dikkat
çekiyor. Ancak, bu aşamada önceki gerilmelerin hesaba katılması
gerekiyor. Son depremle oluşan stres, önceki gerilmelerle
birleşerek yeni bir deprem oluşturacak. Üçüncü bir depremin
şiddetinin önceki gerilmelere bağlı olduğunu vurgulayan Dr.
Nalbant, “Şimdi bu bölgeyi incelemek gerekecek, öncesinde eğer
büyük bir gerilme olduysa, risk artar” diye konuştu. 28 Mart
depreminin gerçekleştiği Sunda Trench’te bazı stres şeritleri her
200 yılda bir deprem yaratıyor. Kimi noktalar en son 1830’larda
sallanmıştı. Son 150 yıldır gerilim biriktiren bu hattın, 26 Aralık
depremiyle pimi çekilmiş oldu. ‘ZAMANINI KESTİRMEK ZOR’ NTVMSNBC
Teknoloji Servisi’ne açıklama yapan Dr. Nalbant, Sunda Trench
üzerinde yeni bir gerilmenin ve stres birikiminin oluştuğunu, ancak
üçünü depremin ne zaman olacağını kestirmenin mümkün olmadığını
dile getirdi. 28 Mart depreminin 26 Aralık’ın bir artçı şoku
olmadığını belirten Dr. Nalbant, iki depremin iki farklı kırık
üzerinde meydana geldiğine işaret ediyor. Buna göre, 26 Aralık
depreminde enerji doğu-batı eksenin açığa çıkarken, Pazartesi günkü
deprem ise güney-güneydoğu yönünde Hint Okyanusu açıklarına doğru
enerji bıraktı. Dr. Nalbant, depremlerin bir ‘jeolojik gerçek’
olduğunu, ancak zamanını kestirmenin bilimsel olarak mümkün
olmadığını ifade etti. Dr. Nalbant, depreme karşı erken uyarı ve
doğru kentleşmenin önemine işaret ediyor. ‘BİR DEPREM DİĞERİNİ
TETİKLER’ Bir depremin bir diğerini tetiklemesi jeolojik olarak
olağan bir durum; sismologları asıl uğraştıran ise iki olay
arasındaki zaman aralığı. Örneğin, 1957 yılında meydana gelen Bolu
depremi 1967 yılında gerçekleşen Adapazarı depremini tetiklemişti.
Aynı fay üzerinde bir başka stres birikimi ise kırılmak için tam 32
yıl beklemiş ve Marmara depremini oluşturmuştu. (Bunun benzer
örnekleri Japonya ve California’da da görülmüştü.) Aradaki 32
yıllık fark deprembilimcilerin öngörülerinin ne kadar uzun vadeli
olabileceğini gösteriyor. Dr. Nalbant, 17 Ağustos 1999 Marmara
depreminin tetiklediği, aynı yılın Kasım ayında meydana gelen Düzce
depremi ile, Endonezya’da 26 Aralık ve 28 Mart depremlerinin aynı
mantıkla oluştuğunu vurguluyor. Buna göre, bir depremde açığa çıkan
enerji, bir diğer fay hattındaki yeni bir depremi harekete
geçiriyor. Arada geçen süreler ise bütünüyle tesadüfi. NEDEN
TSUNAMİ GERÇEKLEŞMEDİ Pazartesi günü meydana gelen depremde,
beklenenin aksine kıyı bölgeleri tehdit eden bir tsunami
gerçekleşmedi. Dev tsunaminin oluşması için deniz tabanında dikey
hareket olması gerekiyor. 28 Mart depreminin kırılma noktası 26
Aralık depremine göre yerkürenin çok daha derininde olduğu için,
okyanus tabanına daha az baskı yarattığı düşünülüyor. Ayrıca son
depremin bir adanın altında gerçekleşmesi, bu nedenle de deniz
tabanına direkt teması olmaması tsunami olasılığını azalttı.
Ayrıca, son depremde açığa çıkan enerji, güneye Antarktika’ya doğru
salındığı için tsunami kıyı bölgelerden uzakta kaldı. 26 ARALIK
TARİHİN İKİNCİ BÜYÜĞÜ Öte yandan, ABD’nin Northwestern Üniversitesi
deprem uzmanları 26 Aralık depreminin sanılandan çok daha güçlü bir
deprem olduğunu öne sürdü. Daha önce 9.0 olarak tescillenen
depremin büyüklüğü 3 kat artırılarak 9.3’e çıkarıldı. Uluslararası
deprem otoriteleri ise bu tespite henüz onay vermedi. Northwestern
araştırması kabul görürse, 26 Aralık Ace depremi kaydedilen en
büyük ikinci deprem olarak tarihe geçecek. 26 Aralık depremi
yaklaşık 500 saniye sürmüştü. Sismologlar, büyüklüğü 9.0’ı aşan dev
depremlerin farklı hareketler gösterebileceğini, bu nedenle de
ölçümlerinin daha zor olduğunu belirtiyor.