En çok hangi köşe yazarı okunuyor?
Abone olBu soruyu Türkiye'nin en ünlü yazarı Ertuğrul Özkök soruyor? İşte ayrıntılar..
Özkök'ün nı neden merak ettiğini biz de bilmiyoruz.. Ama vardır bir bildiği Özkök'ün.. Zaten kimi kastettiği de yazdığı yazının satır aralarında var:
Yazı : Ertuğrul ÖZKÖK
Kaynak: www.hurriyetim.com.tr
HİÇ merak ettiniz mi?En çok okunan köşe yazarı kimdir?
Kürsüde en çok alkışlanan, en coşkulu haykırışlarla desteklenen siyasetçinin "robot portresi" nedir?
Herhangi bir isim vermeyeceğim.
Lütfen o boşluğa şu veya bu yazarın, şu veya bu siyasetçinin adını koymayın.
Amacım polemik değil.
Onun yerine çok iddialı bir tahlil yapacağım.
Toplumda en çok alkışlanan insanların profilini çıkarmaya çalışacağım.
Tezim de şu olacak:
Acaba en çok alkışlanan, en çok tapınılan insanlar topluma en yararlı insanlar mıdır?
Yoksa....
En zararlılar mı...
* * *
İnternet çok önemli bir buluş.
Artık yaptığımız işi, daha somut ölçebileceğimiz verilere ulaşabiliyoruz.
Mesela hangi haber kaç kişi tarafından okunuyor?
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer"in Harp Akademileri"nde yaptığı konuşmayı acaba insanlar ne kadar merak edip okumuş?
Veya TBMM Başkanı Arınç"ın o provokatif 23 Nisan konuşması insanların ilgisini ne kadar çekmiş?
* * *
İnternet hepimize bir şeyi öğretiyor.
Çok okunmanın, çok konuşturmanın somut bir "matematiği" var.
Çok alkışlanmanın da...
Çok yuhalanmanın da...
Belli bir matematik formülle, yazınıza şu veya bu unsurları, şu veya bu kavramları, şu ölçüde hakareti veya alkışı koyarak, okunma oranını yükseltebilirsiniz.
Aynı şekilde kürsüdeki konuşmalarda da bu matematiği kullanarak, reytinginizi artırabilirsiniz.
Ee bunda ne var diyebilirsiniz.
İşte şimdi o noktaya geliyorum.
Tezim şu.
Herkes çok dikkat etmeli.
Çünkü, bir köşe yazısında en yüksek okunma noktasına ulaştığınız, kürsüde en büyük alkışı aldığınız an, ülkenize en büyük kötülüğü yaptığınız an olabilir.
Çünkü internet matematiği açıkça şunu gösteriyor.
Bu matematiğin en kuvvetli iki silahı "Yaşa varol" ile "Allah belanı versin" cümleleriyle özetleniyor.
Yani birine veya bir kavrama tapınacaksın, diğerinin ise üzerinde tepinecek, aşağılayacak, hakaret yağmuruna tutacaksın.
* * *
Evet ne yazık ki, en çok alkış, bir "öfke katarsizmidir".
İsterseniz buna "nefret veya tapınma orgazmı" da diyebilirsiniz.
En çok alkışlananlar makul çoğunluğun "ortak aklına" değil, azgın azınlığın "marjinal kızgınlıklarına" veya "marjinal tapınmalarına" seslenmektedir.
Böyle olunca da bütün bir toplum, "yuhalamayla", "yaşasın" çığlıkları arasına sıkışmakta ve meydan kavgaya kalmaktadır.
* * *
Öyleyse ne yapmalı?
Benim görüşüm şu.
Ülkesini seven yazarlar, gazeteciler daha az tıklanmayı, daha fazla yuhalanmayı göze alarak, makul çoğunluğun ortak alanına hitap etme cesaretini ve dürüstlüğünü göstermeli.
Yani gürültücü azınlıklara değil, o geniş kitlenin sessiz alkışlarına yönelmeli.
Siyasetçiler de daha az alkışlanmayı göze alarak makul çoğunluğu iktidar koltuğuna oturtmaya çalışmalı.
* * *
Bu yazıyı özellikle bugün yazmak gerektiğine inanıyorum.
Yani çok okunanların, çok alkışlananların, içte ve dışta "Hadi yürüyün" çığlıkları atmaya, öfke asalaklığının yine prim yapmaya başladığı şu günde.
Diyorum ki, ülkenin geleceğini, bir öfkelik orgazmla harcayıp mahvetmeyelim...
İnternethaber'in notu: Ertuğrul Özkök'ün hangi yazarları kastettiğini hala bulamadıysanız kolayı var; yazarımız İdris Akyüz'ün "Ertuğrul Özkök'ün kastettiği yazarlar" yazısı bu işin şifresini çözüyor..