En büyük devrimci Hz. Muhammed'dir
Abone olYeni CHP'den yeni seçmen tanımı... CHP'yi dindarlar için alternatif parti gösteren Kılıçdaroğlu, mütedeyyin kesimin oylarına talip olduklarını açıkladı.
Kemal Kılıçdaroğlu'ndan yeni hedef... Mütedeyyinleri iftarda
ağırladığı için eleştirilen CHP lideri, geri adım atmadı aksine
kapıyı ardına kadar araladı. İşte Kılıçdaroğlu'nun Akşam
Gazetesi'ne yaptığı ziyaretteki açıklamaları:
CHP'NİN DİNE KARŞI OLMADIĞI GÖRÜLÜYOR
Akşam'ın haberine göre, Toplumun her kesimiyle bir şekilde bir
araya gelip oturup konuşuyoruz. Kimseyi ötekileştirmiyoruz.
Toplantılarda kimseden oy istemiyorum, 'CHP'ye oy verin' demiyorum
ama 'bizi tanıyın' diyorum. CHP'nin insanlar için neyi düşündüğünü
anlamalarını istiyorum. Yıllar yılı CHP'nin dine karşı bir parti
olduğu algısı yaratılmak isteniyor. Bu algıyı kırmak için
çalışıyoruz. Bunun böyle olmadığını biliyoruz. Bize 11 milyon insan
oy veriyor, her kesimden oy alıyoruz. Biz CHP olarak sosyal
demokrasiyi savunuyoruz. Sosyal demokrasinin ana felsefesi 'komşusu
açken tok yatan bizden değildir' görüşüdür. Siyasal açıdan da dini
açıdan da baktığınız zaman karşılığı var.
MÜTEDEYYİN İNSANLAR AYDINDIR
CHP; okuyan, hayatı sorgulayan, inançlı, inancını siyaset ve
ticarete alet etmeyen mütedeyyin kesimle yıllarca iyi bir diyalog
kuramadı. Şimdi zaman zaman bir araya geliyoruz. Oturup
konuşuyoruz. CHP'yi görüyor ve diyorlar ki 'CHP buysa bizim
bir sorunumuz yok.' İnsanların inançlarına ve dünya
görüşlerine saygı duyuyoruz. Kendimizi bu kesime anlatmamız
gerekiyor. CHP olarak mütedeyyin kesimle çok daha sıcak ve samimi
bir ilişki kurmamız gerekir. Mütedeyyin kesimi muhafazakar kesim
olarak görmüyorum. Bu kesim; aydın, okuyan, hayatı sorgulayan,
olaylara sağlıklı bakan ve inançlı insanlardan oluşuyor. Ben
mütedeyyinleri aydın olarak görüyorum. Mütedeyyin kesimi;
CHP'ye mesafeyle bakan ve zaman zaman söylemlerinden tedirginlik
duyan ve CHP'nin kendisini iyi anlatamadığı kesim olarak
görüyorum.
SAĞIRLAR DİYALOĞU YAŞANDI
Biz mütedeyyin kesimle bir araya gelmek ve konuşmak durumundayız.
Biz onların duygularına hitap ediyoruz. Bizim söylemlerimiz de
onlara yabancı söylemler değil. Bütün mesele, bir araya gelip
konuşmadık. Bir sağırlar diyaloğu içinden 3. kişilerin haberleriyle
birbirimizi tanımaya çalıştık. Bu algıları yıkacağız, yıkmak
zorundayız. Türkiye yeni bir sentezi yapmak zorunda. CHP olarak
bunu biz yapacağız. Herkesin inançlarına, kimliğine saygılı
Türkiye'nin sorunlarına kilitlenen ve bu sorunları sağduyuyla çözen
bir sentez. Biz bunu yaptığımız zaman toplumun geniş bir kesiminden
destek bulacağımızı düşünüyoruz. Niye bizi desteklemesinler niye
bize oy vermesinler?
MÜTEDEYYİN KESİMDEN OY ALIRIZ
Mütedeyyin kesim AKP'nin bu durumundan rahatsız. İnançları samimi
olarak yerine getiren kişiler toplumun bugün içinde bulunduğu
ortamdan, vurgundan, yolsuzluklardan, insan hakları ihlallerinden
ciddi ölçüde rahatsız. İlişkiyi samimi kurarsak, eminim ki biz
mütedeyyin kesimden önemli oranda oy alırız.
KILIK KIYAFETLE DAMGALAMAK ÇAĞDIŞILIK
İnsanlar yıllarca hep cümlelerle kılık kıyafetlerle ayrıştırıldı.
Öğrencilik yıllarımda uzun favorisi olan solcu, bıyıkları sarkık
ise MHP'li, sakallı olan gerici diye algılanırdı. Artık kılık
kıyafet üzerinden insanları damgalamak çağdışı bir anlayış.
İnsanların düşüncelerine bakacaksınız. Farklı düşünmekten de
korkmamak gerekir. Hayatı sorgulamamız gerekir. Mütedeyyin insan
hayatı sorgulayan insandır. Onu muhafazakarlık gibi dar kalıplar
içine sokup, sen değişemezsin demek yanlıştır. Mütedeyyin insan
değişimin önünü açan insandır.
AHLAK, TOPLUMUN ORTAK PAYDASI OLMALI
Mütedeyyin kesimle bir araya geldiğimiz iftarda ahlak vurgusu
yaptım. Ülkemizde ahlakı korumamız gerektiğini vurguladım. Siyasal
düşüncesi ne olursa olsun toplumun ortak paydasının ahlak üzerinde
yürümesi gerekir. Ahlak öyle bir kavram ki içinde hem din hem
siyaset hem bilim var. Bu kavramı, toplumun ortak paydası
yaptığımız zaman toplumda önemli ortak zemini yakalamış oluyoruz.
Siyasi ahlak çok önemli. Siyasetçi; vatandaştan toplanan vergileri
harcayan kişi, ahlak temelinde topluma hesap vermesi gereken bir
kesim. Burada hassasiyet olduğunu düşünüyorum. İkinci önemli olarak
kul hakkına vurgu yaptım.
MİLYARLARI ETKİLEDİ
İftardaki konuşmamda Hz Muhammed'in devrimci kişiliğine vurgu
yaptım. Bence Hz Muhammed en büyük devrimcidir. Milyarlarca kişiyi
etkileyen bir insana siz devrimci demeyip kime diyeceksiniz.
Mütedeyyin insan Hz Muhammed'e inanıyorsa artık o da
devrimcidir.
ORTAK PAYDA LAİK SOSYAL HUKUK DEVLETİ
CHP'yi özgürlükleri seslendiren bir parti olarak görmek gerekir.
Mütedeyyin kesimle yaptığımız toplantılarla ilgili farklı
düşünenler olabilir. Bütün arkadaşlarımızla düşüncelerimiz
örtüşüyor dersek doğru olmaz. Bu durumda kitle partisi olamazsınız.
Anayasanın ikinci maddesi içinde demokratik laik sosyal hukuk
devleti ilkesi çerçevesinde bakıyoruz. Ortak paydamız budur.
ECEVİT ÇİZGİSİNDE OLMAKTAN ONUR DUYARIZ
Şu anki CHP'nin DSP çizgisinde olduğu yönünde konuşmalar oluyor.
Tartışmalar oluyor. Bülent Ecevit bir halk adamıydı. Halka yakın
siyaset yaptı. Ecevit’in CHP Genel Başkanı olduğu dönemlerde çok
önemli oranda oy aldık. Ben onu sosyal demokrasinin önemli bir
lideri olarak hep gördüm, düşüncelerinden yararlandım, halen de
yararlanıyorum. Ecevit'in izlediği politikaya yakın bir politika
izliyorsak bundan sadece onur duyarım. Ecevit'in muhafazakar
kesimlere açılma politikasını izlemeye çalışıyoruz.
AKP BİREYSEL ÖZGÜRLÜKLERİ BASKILIYOR
Türkiye'de endişeli kesim, AKP’nin belli politikalarından, yaşam
tarzına müdahale ettiği için ciddi rahatsızlık duyuyor. Belli
yerlerde yaşam tarzına müdahaleyi açıkça görüyoruz. Mahalle baskısı
deyimi boşuna kullanılmadı. Demokrasilerde bireysel özgürlükler çok
önemlidir. AKP, bireysel özgürlükleri genişletmek yerine
baskılıyor. Medya üzerinde, üniversiteler üzerinde, yargı üzerinde,
vatandaş üzerinde baskı var. Vatandaş cep telefonuyla konuşmaya
korkuyor. AKP özgürlükler bağlamında demokrasi bağlamında sınıfta
kaldı.
EGOSU YÖNETİM BOŞLUĞU YARATTI
Bir partide ortak akıl dediğimiz bir tablonun olması gerekir. Salt
lider endeksli bir yapı olursa, liderin egosu, 'her şeyi
ben bilirim, benim dışımda hiçbir otorite yoktur' görüşünü
besliyor. Türkiye'de öyle bir sistem var. Başbakan egolarından
dolayı hata yapıyor. Bu ego son bir yıldır Türkiye'de ciddi bir
yönetim boşluğu yarattı. Başbakan'ın 10. Yıl Marşı'nda yer alan
'Demir ağlarla ördük' mısrasını hatırlatarak, 'Neyi
ördün? Hiçbir şey ördüğün falan yok. Demir ağlarla
Türkiye'yi biz örüyoruz' sözleri egosundan kaynaklanıyor. Egonuzu
kontrol etmezseniz sadece bugünü değil geçmişi de göremezsiniz.
DAVUTOĞLU KÜÇÜN ENVER'DİR
Türkiye'nin Suriye konusunda bir çıkarı yok. İzlenen Suriye
politikası yanlış. Erdoğan'ın Obama'yla yaptığı bir konuşma vardı:
Esadsız bir Suriye sorun olur, Esad giderse Suriye parçalanır'
demişti. Doğru bir yaklaşımdı. Ama sonra bu görüşten 180 derece
döndü. Davutoğlu ile beraber döndüler. Davutoğlu ile dış politika
gitmez. Çünkü Davutoğlu, Türkiye ve dünya gerçeklerinden kopuk. Siz
Suriye'yi Irak gibi düşünemezsiniz. Suriye demek Rusya, Çin ve İran
demek. Siz bütün bunları görmüyorsunuz sadece ABD'den aldığınız
talimatla Libya benzeri bir operasyonla Suriye'de değişim hayal
ediyorsunuz. Olamadı, olmaz. Bu iş kitap yazmaya benzemez. Hangi
ülkenin Dışişleri Bakanı bavulla parayı başka ülkeye gönderir? Bu
aşiret yönetimi. Davutoğlu küçük Enver'dir. Hayallerinin peşinde
gidiyor. Hayallerle dış politika yapılmaz.
LİBERALLER AKP'DEN KOPTU
AKP'nin demokrat, özgürlükçü, insan haklarından yana olduğuna,
demokrasi üzerindeki vesayetin AKP tarafından kaldırılacağına
inanan bir grup aydın yıllar yılı AKP'yi destekledi ve yazdı.
AKP'nin ilk zamanlar AB yanlısı görüntüsü vardı. Çok ciddi destek
verdiler. Hatta bu görüş Batı'da da kabul gördü. Bugün geldiğimiz
noktada AKP'nin farklı bir vesayet ve baskı kurduğunu liberaller de
artık hissediyor. Baskı karşısında önce şaşkınlık yaşadılar. Sonra
baskı altında olanların seslerini yakından duymaya çalıştılar.
Gördüler ki ortada AKP'nin öyle özgürlük, demokrasi gibi bir hayali
yok. Liberaller, AKP'nin bir vesayeti gerilettiğini ancak kendi
baskıcı unsurunu, vesayet sistemini oluşturduğunu gördü. Şu anda
liberaller, AKP'den büyük ölçüde koptu. Onların
eleştirileri Başbakan'ı müthiş derecede rahatsız ediyor. Avrupa'da;
CHP muhafazakar, statükocu değişime, dönüşüme karşı bir parti
algısı vardı. AKP ise dönüşümden yana bir parti olarak
algılanıyordu. Şimdi değişimci, dönüşümcü olarak algılanan CHP. AKP
ise statükocu parti olarak görülüyor ve vesayetçi bir algı
var.