En büyük darbe davası başlıyor
Abone olCamilerin bombalanması, Türk jetinin düşürülmesi gibi kanlı eylemlerin yer aldığı Balyoz darbe planı davasının ilk duruşması bugün Silivri'de görülecek.
Cumhuriyet tarihinde bir ilk yaşanıyor. İlk defa her
rütbeden muvazzaf ve emekli generallerin de içinde
bulunduğu askerler sivil
mahkemede yargılayacak. Yargılanan isimlerin
nitelikleri, astsubaydan orgenerale, halen görevde olan ordu
komutanından emekli subaya değişiyor.
Geçen hafta Donanma'da ele geçirilen belgelerden,
darbeyi doğrulayan Genelkurmay gözlemci raporuna kadar pek çok yeni
delil davanın seyrini etkileyecek.
CAMİLERİ BOMBALAYIN, JETLERİ DÜŞÜRÜN
Camilerin bombalanması, Türk jetinin düşürülmesi gibi kanlı
eylemlerin yer aldığı Balyoz darbe planı davasının ilk duruşması
bugün Silivri'de görülecek. 1 numaralı sanık emekli Org. Çetin
Doğan başta olmak üzere eski kuvvet komutanları Halil İbrahim
Fırtına, Özden Örnek ve eski Genelkurmay İkinci Başkanı Ergin
Saygun'un da aralarında bulunduğu 196 sanık ilk kez hâkim karşısına
çıkacak.
Geçtiğimiz günlerde görevlerinden alınan Tümg. Halil Helvacıoğlu,
Tümg. Gürbüz Kaya ve Tuğa. Abdullah Gavremoğlu'nun da Silivri'de
hazır olması bekleniyor. Haklarında 15 ila 20'şer yıl hapis cezası
istenen sanıklar darbeye teşebbüsten yargılanacak. HSYK tarafından
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'ne atanan Hâkim Ömer Diken'in
başkanlık edeceği dava, Türkiye'nin en büyük darbe yargılaması
olarak görülüyor.
RUTİN DIŞI DARBE
Sabah Gazetesi'nin haberine göre, 28 Şubat'ın zeminini
hazırlayan Batı Çalışma Grubu'nun 2003'te yeniden kurulması
için Çetin Doğan'ın emir verdiği ortaya çıktı. Geçen hafta
Gölcük Donanma Komutanlığı'nda ele geçirilen belgeler de davanın
seyrini etkileyecek nitelikte. Doğan'ın 'rutin dışına çıkılması
talimatı'nın yanı sıra darbeyi doğrulayan Genelkurmay gözlemci
raporları da mahkemenin gündeminde yer alacak. Bu arada, tutuklanma
korkusu yaşayan sanıkların önemli bir bölümünün mazeret gösterip
ilk duruşmaya katılmayacağı iddia edildi.
BATI ÇALIŞMA GURUBU YENİDEN GÖREVDE
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 968 sayfalık
iddianamede vahim eylem planlarının yanı sıra çok sayıda fişleme,
görevden alınacak subaylar, kamu görevlilerine ait bilgiler yer
alıyor. Dava sürecinde son günlerde gazetelere yansıyan
bazı belgelerin de gündeme gelmesi bekleniyor. Bu belgelerden
birini dün Sabah gazetesi yayımladı. Haberde yer alan belgede,
iddianamenin bir numaralı sanığı 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan'ın,
28 Şubat döneminde yapılanan Batı Çalışma Grubu'nun 2003 yılında
yeniden kurulması için emir verdiği belirtiliyor.
Doğan'ın, söz konusu talimatı, 5-7 Mart 2003'teki seminerden çok önce 20 Aralık 2002 tarihli aylık Karargâh Koordinasyon Toplantısı'nda verdiği ifade ediliyor.
Belgelerde Org. Doğan'ın toplantıda yaptığı konuşmanın kaset
dökümü, karargâh kayıtlarında da açık bir şekilde yer alıyor. 1.
Ordu Genel Sekreteri Kurmay Albay A. Baki Erdoğan imzasıyla 24
Aralık 2002'de kayıtlara giren belgede Doğan özetle şu konuşmayı
yapıyor: "Önümüzde bir plan semineri var. Arkadaşlarım
bilgi verdi, senaryoyu gönderdi. Bu senaryo bizim başımıza
gelebilecek en olumsuz; ama dikkate almamız gereken bir senaryodur.
Olabilirliği yüksek bir senaryodur. Nedir bu senaryo? AB ile
bütünleşmek isteyen bir ülke, bütün fedakârlıklara rağmen kapının
önüne bırakılmıştır ve bunun uğrattığı hayal kırıklığı sebebiyle
gerek hükümet çevresinde gerek halk tarafından başka arayışlar
ortaya çıkabilir. İrtica daha fazla hortlayabilir... Bu durumda iç
bakımdan sıkıntılar yaşayabiliriz... Ben EMASYA planlarımızın plan
seminerinde bu şartlar altında gözden geçirilmesinin uygun olacağı
inancındayım. Böyle bir sebeple senaryoyu ve plan çalışmasını
klasik şeylerin dışına çıkarma ihtiyacı duydum."
AK PARTİ HÜKÜMETİ HEDEFTE
Kamuoyunun gündemine gelen diğer belgeye göre Orgeneral Çetin
Doğan, plan seminerinin yapılacağı tarihten bir gün önce 4 Mart
2003'te çok gizli bir emir yayınlıyor. Emirde, seminere
katılacaklardan Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat
Başkanlığı'nca hazırlanan ve AK Parti hükümetini konu alan
'Durum Değerlendirmesi' raporunun okunması
isteniyor. 9 ve 32 sayfadan oluşan iki raporda AK Parti hükümetinin
icraatları 'Yasa değişiklikleri, kadrolaşma, eğitim-türban,
Siirt seçimlerinin iptal edilmesi, AK Parti Genel Başkanı Tayyip
Erdoğan'ın Siirt'te yenilenecek seçimlere adaylık için başvurusu,
TSK komuta kademesinin TBMM Başkanı Bülent Arınç'ı ziyareti,
valiler kararnamesi' başlıklarında değerlendiriliyor.
GENEL KURMAY GÖZLEMCİSİNİN TESPİTİ
2003 yılında düzenlenen seminere, Genelkurmay adına gözlemci
sıfatıyla katılan Kurmay Albay Hasan Durak'ın hazırladığı raporun
içeriği de geçtiğimiz ay gazetelere yansıdı. Albay Durak'ın
raporunda, 3 gün süren seminerin 'olasılığı en yüksek tehlikeli
senaryo'ya uygun olarak gerçekleştirildiğine işaret ediliyor. 1, 2
ve 3. günde ele alınan konulara başlıklar halinde yer veren Durak,
seminerde "Milli mutabakat hükümeti kurulmasının
gerektiğine ilişkin görüşlerin açık bir şekilde
tartışıldığını" not etti.
Yine 'casusluk ve şantaj soruşturması' kapsamında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Gölcük Donanma Komutanlığı'nda gerçekleştirdiği aramada Balyoz darbe planı davasını etkileyecek yeni belgelerin bulunduğu ileri sürülüyor. 'Oraj' ve 'Suga' planlarının detaylarının Donanma İstihbarat müdürünün odasında bulunan ek bölümlerde yer aldığı iddia edildi.
İKİ HAKİM OY BİRLİĞİ İLE GÖREVDEN ALINDI
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, 'Hrant Dink ve Balyoz
davalarının mahkeme başkanlarının görevden alınmasıyla ilgili
tartışmalara açıklık getirdi. Hâkimler hakkındaki iddiaların bir
yıldır soruşturulduğunu vurgulayan Ergin, "Burada önemli olan
nokta, kurula katılan tüm üyelerin iki hâkimin mevcut görevlerine
devam etmesinin sakıncalı olacağı konusundaki görüş
birliğidir." dedi.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, 'Hrant Dink cinayeti davası'nın görüldüğü 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Erkan Canak ile 'Balyoz darbe planı' davasına bakacak İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Zafer Başkurt'un görev yerlerinin değişmesiyle ilgili kararın görüş birliği ile alınmasının önemli olduğunu söyledi. Konunun bir önceki HSYK döneminde de gündeme geldiği iddialarının doğru olmadığını söyleyen Bakan Ergin, soruşturmanın 1 yıldır sürdüğünü ve Teftiş Kurulu'nun tedbir kararını yeni istediğini belirtti.
HEDEFTEKİ GAZETECİLER DAVAYA MÜDAHİL OLACAK
Balyoz darbe planlarında 35 gazetecinin tutuklanması ve 19
gazeteciye suikast girişiminde bulunulacağı bilgisi yer
alıyordu.
Darbe planlarının ortaya çıkmasıyla 8 Ocak 2010 tarihinde bir
araya gelen gazeteciler, Balyoz sanıkları hakkında suç
duyurusunda bulunmuştu. Darbe planlarında oluşturulacak özel bir
timle suikasta maruz kalacak 19 gazeteciden biri olduğunu söyleyen
gazeteci-yazar Abdurrahman Dilipak, davaya iki kez müdahil
talebinde bulunduğunu kaydetti.
Gazeteci-yazar Mehmet Altan, Balyoz darbe planlarında
suikast yapılacak gazeteciler arasında yer aldığını ve iddianamede
kendisini öldürmek için bir tim oluşturulduğunu söyledi.
Altan, bugüne kadar yaptıkları şikâyetle ilgili müdahillik
konusunda dönüşümün olmadığını belirtti. Balyoz davasını
Türkiye'nin kendi sağlığına kavuşması ifadesiyle vasıflandıran
Altan, müdahil olmak için tekrar başvuruda bulunacağını
kaydetti.
Darbe planlarında ortadan kaldırılacak gazeteciler arasında
olduğunu belirten gazeteci-yazar Nazlı Ilıcak, planların ortaya
çıkmasından sonra yaptıkları suç duyurusunun dikkate alındığını ve
davanın bugünkü aşamasına geldiğini söyledi. Davanın önemli
süreçlerden geçtiğini aktaran Etyen Mahçupyan da davanın Türkiye'de
enformel edilmiş ilişkileri formel hale getireceğini ve sivil-asker
ilişkisini normalleştireceğini vurguladı.
HUKUKÇULAR NE DİYOR?
Hukukçular darbeyle ilgili soruşturmanın yargılama
aşamasına gelmesinin, Türkiye'nin demokratikleşmesi adına önemli
mesafe kat edildiğinin göstergesi olduğunu vurguluyor.
Türk adalet sisteminin ilk kez bu kadar kapsamlı darbe soruşturması
yaptığını belirten hukukçular, bu girişimin muhtemel darbe
planlarını da engelleyeceğini düşünüyor.
HAKİMİN DEĞİŞMESİ İSABETLE KARAR
Emekli Yargıtay Savcısı Ahmet Gündel: Bu dava
Türkiye açısından son derece önemli. Hukukî açıdan da büyük
yansımaları olacak. Türkiye'nin geldiği demokratik süreç davanın
gayet demokratik ve sağlıklı ilerlemesini sağlayacak. Bu arada
HSYK'nın, Balyoz davasına bakacak hâkimi yargılamaya başlamadan
önce değiştirmesi isabetli bir karar. Eğer yargılama başladıktan
sonra böyle bir adım atılsaydı şaibelere sebep olabilirdi.
Darbecilerin cezasız kalmayacağının simgesi
Emekli Başsavcı Reşat Petek: Balyoz davası Türkiye'nin demokratikleşmesi ve hukuk devleti olma yolunda önemli bir adım olacak. Bu ülke ne çektiyse darbelerden çekti, en kötüsü de darbeciler hep cezasız kaldı. Bu dava, artık darbecilerin cezasız kalmayacağını göstermesi açısından çok önemli. Hukukî açıdan her şey olması gerektiği gibi işliyor. Balyoz hâkiminin görevden alınması 2009'dan bu yana haklarında yapılan soruşturma sonucunda verildi.
BALYOZ DAVASI BİR LÜTUF
Emekli Askerî Yargıç Faik Tarımcıoğlu: Balyoz davası
Türkiye için bir dönüm noktası. Aslına bakarsanız bunu normal bir
süreç olarak değerlendirmek gerekiyordu. Ancak 2007 yılında bile
darbe ve eylem planları hazırlandığına şahit olduk. Bu açıdan bu
girişimi bir lütuf olarak değerlendirenlere hak vermemek elde
değil. Söz konusu dava bugüne kadar darbe girişiminin yargılanması
adına en kapsamlısı diyebiliriz. Geçmişte kimi darbe girişimlerinin
yargılanması olmuştu ama hiçbiri bu kadar kapsamlı olmamıştı.
DERBE GİRİŞİMLERİNİ ENGELLEYECEK
Boğaziçi Avukatlar Derneği Başkanı Bilal Çalışır: Balyoz davasını istisna yapan en önemli özellik, darbe girişiminde bulunan ve tamamı asker olan sanıkların yargılanmasıdır. Bu dava ilerleyen yıllarda olası darbe girişimlerini de engelleyecektir. Bu süreç bir anlamda kim olursa olsun yaptığı yanına kâr kalmayacaktır anlamı taşır. Darbe yapanların ya da teşebbüsünde bulunanların artık dokunulmazlıkları bu gelişmelerle ortadan kalkmıştır.