Emret kumandam!
Abone olHer gün yayınlanan diziler nedeniyle kumandayı paylaşamayanlar aile içi çatışmalara gebe..
Bir süredir evlerde kumanda savaşları yaşanıyor. Evin reisi spor
programlarını izlemek istiyor. Eşi ise popüler dizileri. Çocukların
ilgisi ise daha çok çizgi filmlere yönelik. Evlerde, televizyon
kumandasını eline geçirenin tercihine göre seyrediliyor programlar
artık. Tabii küçük münakaşalar da olmuyor değil. Baba, spor
programını açıp seyretmeye başladığında ilk tepki evin hanımından
geliyor: "Şimdi çok sevdiğim dizi başlayacak. Falanca kanalı açar
mısın?" Baba, "Her hafta aynı diziyi seyretmekten bıkmadın mı? Bir
hafta da izleme ne olur?" diyecek olsa, cevap bu kez çocuklardan
geliyor: "Sen de her hafta maç seyrediyorsun ama."
Bu tartışmalar ilk özel TV kanalının 31 Mart 1990'da yayına
girmesiyle başladı aslında. Bir zamanlar tek kanallı TRT dışında
eğlencesi olmayan Türk halkının gündemine, alternatif yayınların
çoğalmasıyla zaping, reyting gibi yeni kavramlar girdi. Şimdi buna
kumanda kapma yarışını da eklemek lazım. Ailelerin tek televizyonla
aynı anda farklı programları seyretmeleri mümkün değil çünkü.
Nitekim uydu ve digital yayınların arttığı bir dönemde bu durum
giderek güçleşiyor.
PRİME TİME ATIŞMALARI
Nahit Kartal bir öğretmen. Eşi Ayten ise ev hanımı. Biri kız biri
oğlan iki çocukları var. 20 yıllık evliliklerinde hiç kavga etmeyen
aile sadece kumandanın kimde olacağı konusunda münakaşa ediyor.
Ayten Hanım, özellikle son iki yıldır evde hangi program
seyredilecek tartışmasının yaşandığını söylüyor. Kanal mücadelesini
kavgadan ziyade, 'kırıcı olmayan küçük atışmalar' olarak
tanımlıyor. Nahit Bey, yaşananları şöyle özetliyor: "Gün içinde
ister istemez ikimiz de stres topu haline geliyoruz. Akşamları
öncelikli eğlencemiz televizyon; ama zevkler ve renkler farklı. Ben
spor programı ya da belgesel izlemek istiyorum. Ama yayın saati
onun çok sevdiği dizilere denk geliyor. Sonra başlıyoruz aramızda
atışmaya."
Bu tür minik tartışmalar sadece Kartal ailesine mahsus değil. Prime
Time olarak kabul edilen akşam saatlerinde hemen her kanalın birkaç
diziyi yayınlaması seyircilerin tercih yapmasına yol açıyor. Tabii
dizi dışındaki programlar da ister istemez ikinci planda kalıyor.
Özellikle erkeklerin en fazla tercih ettiği spor yapımları.
Peki, ortak izlenen programlar yok mu? Elbette var. Manevî içerikli
dizileri ailenin tüm fertleri istinasız takip ediyor. Anne-baba, bu
tür programların hem kendileri hem de çocukları adına güzel öğütler
içerdiği görüşünde. Ancak söz konusu yayınlar arasında da seçici
davranılıyor. Onlara göre Samanyolu Televizyonu bu tür yayınları
dahi nitelikli hazırlıyor.
Farklı programları aynı anda izlemek için bulunan en kolay çözüm
yolu ikinci ya da üçüncü bir televizyon satın almak. Kartal ailesi
de 37 ekran bir televizyon alarak "kumanda savaşına" şimdilik bir
çözüm bulmuş durumda. Artık Nahit Bey de Ayten Hanım da istedikleri
kanalı izliyor. Çocuklar mı? Onlar da sırasını bekleyecek.
DİZİ GÜNLERİ
Tufan Yılmaz, memur emeklisi bir aile reisi. Spor programları ve
haber saatleri onun vazgeçilmezleri arasında. Gelgelelim haftanın
en az üç günü, kendisi gibi memur emeklisi eşi Songül Hanım’ın
dizileri, söz konusu programları takip etmesini engelliyor. Bu
yayınlar yüzünden zor saatler geçirdiğini öne sürüyor Tufan Yılmaz.
Özellikle yayın saatinde eşinin komşuları eve toplamasını ince bir
taktik olarak nitelendiriyor: "Sanki 'dizi günü' yapıyor. Bize de
kahveye gitmekten başka çare kalmıyor." Arkası yarınlara dönen
yapımlardan bıkan Tufan Yılmaz, çareyi ikinci bir televizyon
almakta bulur. Böylece evlerdeki "dizi partileri" de sona erer.
Şüphesiz televizyon bağımlılığı aile içi iletişimi de etkiliyor.
Ebeveynler, çocuklarına vakit ayırmıyor, onlarla ilgilenmiyor.
Kartal ailesinin çocukları Halit ve Zeliha da onlardan sadece
ikisi. Her ne kadar Kartal çifti çocuklarıyla ilgilendiklerini
iddia etse de, geçmiş yıllara nazaran yetersiz kalındığının ikisi
de farkında. "Eşim sabahtan akşama kadar okulda öğrencilerle
uğraşıyor. Ben de ev işleriyle. Akşam olunca takip ettiğimiz
televizyon programlarıyla biraz olsun yorgunluk atıyoruz. Bunun
yanında yine evlatlarımızla ilgileniyoruz. Ama eskisi gibi olmadığı
kesin." diyor Ayten Kartal.
İkinci bir televizyonla sadece çocuklar ihmal edilmiyor aslında.
Aile fertleri de farklı televizyon karşısına geçtiği andan itibaren
birbirlerinden kopuyor. Bu durumu Kartal ve Yılmazlarda gözlemek
mümkün. Her iki aile de ikinci televizyonun, çok hissedilmese de,
ilişkilerde bir soğukluğa sebep olduğunu söylüyor. Ancak akşamları
bir araya gelebilen aile üyeleri, herkesin istediği kanalı
izleyebilmesi için kendi beyaz ekranının önüne geçmesiyle iyice
birbirlerinden kopar olmuş. Tufan Yılmaz, "Aslında ikinci
televizyon iyi bir çözüm gibi gözükse de aramızdaki iletişimi
kopardığı için zararlı bile denebilir. Uzun süredir eşimle birebir
dertleşmez olduk desem yeridir." özeleştirisinde bulunuyor.
Prof. Dr. Sedat Özkan da aynı kanaatte. Dizilerin aile içi
iletişimi olumsuz etkilediğini söylüyor. Psikiyatrist Özkan'a göre,
diziler kişinin toplumda yaşadığı sıkıntılardan ve aile içi
iletişimsizlikten kaçışın dışa vurumu. Şüphesiz bu durumu söz
konusu yayınların içerikleri de tetikliyor. Sedat Özkan, bu tür
yapımların geç saatlerde başlamasının faydalı olacağı görüşünde:
"İnsanlarda bir boşluk, paylaşım eksikliği ve kimlik krizinin
uzantısı sezinliyorum. Bir de dizi karakterleriyle özdeşleştirmeler
yapılıyor ki topluma sunuldukça insanların çatışmalı ve gelişmemiş
yönlerini harekete geçiriyor bunlar."
Seyfettin ve Emine Gülbağ çiftinin durumu ise biraz farklı. Onların
evinde spor programlarıyla diziler değil, farklı diziler birbiriyle
rakip durumda. Seyfettin Bey Hacı isimli dizinin, Emine Hanım ise
Aliye’nin tutkunu. Her iki yapım da aynı gün ve saatte yayınlanınca
işler sarpa sarıyor. İki taraf da kendi istediği kanalı
açtırabilmek için elinden geleni ardına koymuyor. Emine Hanım'a
göre, Hacı sıkıcı bir yapım. Hayal mahsulü ile gerçek içiçe girmiş
durumda ve bıkkınlık verici. Seyfettin Bey bu kadar çok neden
sıralama gereği dahi duymuyor. Ona göre Aliye klasik, ajitasyon
barındıran ve aşırı duygu yüklü bir senaryoya sahip. Bu yüzden
izlenmese de olur. İkinci televizyonla meselenin çözüldüğüne dair
duyumlar alsalar da onların maddî durumu şimdilik buna elverecek
düzeyde değil. Tüm bunlar gösteriyor ki gelecek ay almayı
planladıkları ikinci televizyon yerine yerleşene kadar ikili
arasındaki dizi tartışması tüm hızıyla devam edecek.