Emre Aköz'ü sinirlendiren haber
Abone ol1920 yıllarında Peyam-ı Sabah gazetesini çıkaran Atatürk karşıtı gazeteci Ali Kemal hakkında yazılan bir haber, Sabah yazarı Emre Aköz'ün sinirlerini bozdu...
Haber değil de, haberin sunuluş biçimi canımı sıktı diyen Emre
Aköz, hem haberdeki yanlışları değerlendirmiş, hem de, bir tarihe
ışık tutmuş... Ali Kemal'den torununa İhanet geni (?) Daha doğrusu
haber değil de, haberin sunuluş biçimi canımı sıktı. Başlık: Ali
Kemal'in torunu da 'hain'. Spotta ise şöyle denmişti: "Milli
Mücadele yıllarının Atatürk karşıtı gazetecisi Ali Kemal'in
İngiltere'de yaşayan torunu Boris Johnson da, 'aynı gen'in kurbanı
oldu. Johnson karısına ihanet edince, Muhafazakar Parti'deki
görevinden alındı." Sürüyle itirazım var: * İlki, 'aynı gen'
ibaresi. Irkçı ideolojiler; kandan, dölden, ten renginden ya da
kafatası biçiminden hareket ederek, 'öteki' diye ilan ettiği her
türlü grubu (ırk, millet, etnisite) aşağılar ve giderek yok etmeye
çalışır. Irkçı ideoloji suçun kişiselliği ilkesini kabul etmez. Bir
kişinin babası suçluysa, oğlu da suçludur. Türkiye'de çok farklı
gruplardan insanlar bir araya geldiği için ırkçı ideoloji fazla
prim yapmamıştır. Bütün çabalara rağmen, ırkçı fikirler etkili
olmuş ancak hakim konuma geçememiştir. Peki haberdeki bu 'aynı gen'
lafı ne anlama geliyor? Yeni, 'çağdaş' bir ırkçılıkla mı karşı
karşıyayız? Genetik araştırmalar olaylara böyle mi bakmamızı
gerektiriyor? * İkinci nokta şu: Meşrutiyet ve mütareke döneminin
delidolu gazetecisi Ali Kemal'e 'hain' demek ne kadar doğrudur?
1920'li yılların başında, Anadolu'daki Milli Mücadele'ye muhalefet
eden belli başlı iki İstanbul gazetesi vardı: Refii Cevat'ın
(Ulunay) başyazarlığını yaptığı Alemdar ve Ali Kemal'in çıkardığı
Peyam-ı Sabah... Ali Kemal açık açık Mustafa Kemal'e karşıydı. Sağ
gösterip sol vurmuyordu. Hain değildi, yanlış taraftaydı. Kendi
içinde samimiydi, kimseyi arkadan hançerlemiyordu ama Milli
Mücadele'ye fena halde zarar veriyordu. Kurtuluş Savaşı zaferle
sonuçlanınca, 1922'de İstanbul'dan kaçırıldı. Yargılanmak üzere
trenle Ankara'ya götürülürken, 6 Kasım'da İzmit'te linç ettirildi.
Yahya Kemal gayet iyi tanıdığı Ali Kemal hakkında şöyle demiştir:
"Onun vatana ihanet ettiği ileri sürülemez." * Gelelim üçüncü
noktaya... Diyelim ki Ali Kemal gerçekten haindi. Peki 'siyaseten'
hain olmakla, eşini aldatma, eşine ihanet etme arasında nasıl bir
ilişki var? Vatan, millet, devlet, özgürlük ya da din için
çarpışan, hatta kanını döken nice kahraman; eşini, sevgilisini
aldatmıştır. Tarih bunun sayısız örnekleriyle doludur. Siyasi
olarak hainlikle, cinsel-duygusal açıdan ihanet etme arasında bağ
kurmak mümkün mü? Elbette değil. * Dördüncü nokta: Benim bildiğim
Boris Johnson, Ali Kemal'in değil, İngiliz eşinin başka bir
evlilikten gelen torunu. Yani aralarında hiçbir 'kan bağı', 'miras
ilişkisi' vs. bulunmuyor. Ali Kemal'in gerçek torunu büyükelçi
Selim Kuneralp'tir. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, "Babası düşmanlık
etti; oğulları, torunları da yapar" dememiş, yani ırkçılığa
gitmemiş ve Ali Kemal'in ailesine (oğlu, merhum Zeki Kuneralp de
büyükelçiydi) sahip çıkmıştır.