Eminönüne yakışan kitap
Abone olEminönü Belediyesi tarafından yayınlanan Payitaht-ı Zemin: Eminönü kitabı, düzenlenen törenle tanıtıldı.
Eminönü Belediyesi tarafından yayınlanan Payitaht-ı Zemin:
Eminönü kitabı, dün akşam Sepetçiler Kasrı’nda düzenlenen törenle
tanıtıldı. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın da katıldığı
toplantıda Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er, “Eminönü’nde
yaptığımız kültürel çalışmaları bu muhteşem kitapla taçlandırdık”
dedi.
İstanbul’un kültür, sanat ve iş dünyasından çok kalabalık bir
topluluğun katıldığı toplantıda Tarihi Yarımada’nın tek ilçe olma
kararı konuşuldu. Kitabın yazarları arasında yer alan Prof. Dr.
İlber Ortaylı, “Suriçi’nin tek ilçe olması gerek hizmetlerin
verimliliği açısından gerekse koordinasyonu noktasında doğru bir
karardır. Eminönü Belediyesi’nin imkanları ve bütçesi Dünya’nın en
önemli tarihi kentinde yeterli olmuyordu” yorumunda bulundu.
Fatih ile Eminönü’nün birleştirilme kararına Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günay da sahip çıkarken, 2010 Avrupa Kültür
Başkenti çalışmalarının bu şekilde daha koordineli
yürütülebileceğini vurguladı. Prof. Dr. İlber Ortaylı, Prof. Dr.
Vahdettin Engin ve Yrd. Doç. Dr. Erhan Afyoncu tarafından
hazırlanan kitabın Eminönü’ne ve İstanbul’a karşı borcumuzu ödemek
noktasında büyük bir anlamı olduğunu söyleyen Bakan Günay,
“Dünyanın önemli kültür başkentlerinden Eminönü’nde yapılan
çalışmaları takdir etmemek mümkün değil. Eminönü Belediye
Başkanı’nı bu noktada dördüncü yılına böyle anlamlı bir hediye
sığdırdığı için kutluyorum. Böyle bir iki ciltlik eseri akademik
çalışmayı yapmak, belediye başkanlarının yaptığı en güzel
eserlerden birisidir. Hep birlikte önümüzdeki süreçte İstanbul’a
karşı Eminönü’ne karşı bu Payitaht-ı Zemin’e karşı bu
imparatorluklar merkezine karşı görevlerimizi layıkıyla yerine
getirelim.” şeklinde konuştu.
BAŞKAN ER: “HİZMETLERİMİZİ TAÇLANDIRDIK”
İki ciltlik bu kitapla kültürel çalışmalarını taçlandırdıklarını
ifade eden Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er ise, “Eminönü’nde
geride kalan dört yıl içerisinde çok önemli sayılabilecek işlere
imza attık. Bugüne kadar hiçbir otoritenin sonuçlandıramadığı
meydanların işgaline son verdik. Bugün Eminönü’nde tarihi
meydanları huzur içerisinde gezebiliyorsak bu, yönetim olarak
bizlerin kararlılığı sayesinde olmuştur. İmalathanelerin bölge
dışına çıkartılması ve yenileme alanları çalışmamızla da
Eminönü’nün fiziki değişikliğini tamamlayacağız.” dedi.
Yazarlar adına konuşan Prof. Dr. İlber Ortaylı ise, “Bu kitap
alışılmış bir turistik rehber değil. Yaklaşımımız şudur, görünen
hadiselerin arasında görülmeyenleri ortaya koymak ve onların da
ardında tarihi bir şehri anlatmak. Bu kolay bir çalışma değildir
ama şunu söyleyeyim. Elimizden geldiğince diğer kaynakları da
kullanarak kaleme aldığımız bu eserde, Bizans İstanbul’unun Osmanlı
etkisinin şu ana kadarki en önemli rehberlerinden birini
hazırladık. Maalesef dönem içerisinde buralarda bir takım eserler
tahrip edilmiştir Bu kitabı incelediğimiz zaman göreceksiniz ki, üç
bin yıllık İstanbul burada buram buram kokmaktadır.” şeklinde
konuştu.
Konuşmaların ardından kitabın yazarlarına Bakan Ertuğrul Günay ve
Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er tarafından plaket verildi.
TARİHİ YARIMADA’NIN EN ÖNEMLİ KİTABI
Eminönü Belediyesi tarafından yayınlanan Payitaht-ı Zemin: Eminönü
kitabı, İstanbul’un tarihi merkezi Eminönü ilçesini kuruluşundan
günümüze tüm yönleriyle ortaya koyuyor. Ülkemizin en önemli
tarihçilerinden Prof. Dr. İlber Ortaylı, Prof. Dr. Vahdettin Engin
ve Yrd. Doç. Dr. Erhan Afyoncu tarafından hazırlanan kitapta;
Eminönü ilçesinin tarihi, kültürel, siyasi, iktisadi ve mimari
geçmişi aktarılıyor.
Eminönü ilçesi bilindiği gibi tarihe yön veren bir şehrin merkez
bölgesi, iki cihan imparatorluğunun, Roma ve Osmanlı’nın görkemini
içinde barındıran bir bölgedir. Kısa bir süre önce yapılan
düzenleme ile Fatih ilçesiyle birleştirilen Eminönü, pek çok
araştırmacının ifadesiyle de Dünyanın yaşayan en tarihi
şehirlerinden biridir.
Eminönü Belediyesi yayınlarından çıkan “Payitaht-ı Zemin: Eminönü /
Bir Dünya Başkenti” kitabı, Eminönü incelemelerine bir giriş ve hem
araştırmacılara hem de tarih meraklılarına bir el kitabı sunmak
arzusuyla hazırlandı. Eminönü’nün, aslında her biri ayrı kitap veya
kitapların konusu olabilecek, siyasî, iktisadî, askerî, sosyal ve
mimarî geçmişi kitapta ana hatlarıyla ortaya konulmaya
çalışıldı.
ÇOK GÜÇLÜ BİR YAZAR KADROSU
Eminönü’nün tarihini yazmak aynı zamanda iki imparatorluğun
tarihini yazmak olduğu için oldukça geniş bir araştırma yapıldı.
Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er’in, davetiyle Kasım 2005
tarihinde bir araya gelen Prof. Dr. İlber Ortaylı, Prof. Dr.
Vahdettin Engin ve Yrd. Doç. Dr. Erhan Afyoncu’dan oluşan
akademisyen kadrosu, haftalar süren toplantılar sonrasında kitabın
ana çerçevesini belirleyerek, nasıl bir eser olması gerektiğine
karar verdi. Türkiye’nin en önemli tarihçileri arasında yer alan bu
üç ismin Şubat 2006 tarihinde başlayan kitap çalışması, çok detaylı
ve titiz bir sürecin sonunda tamamlandı. Genç tarih
araştırmacılarından Uğur Demir ve Ahmet Önal’ın araştırma
safhasında yardımcı oldukları kitap için ayrıca Doç. Dr. Haluk
Dursun, Doç. Dr. Mustafa Daş, Dr. Yüksel Çelik ve Yrd. Doç. Dr.
Haşim Şahin ile Birol Ülker de konuk yazar olarak katkıda
bulundular. Kitapta yer alan bazı bağımsız makaleleri kaleme alan
bu isimlerin dışında ayrıca pek çok akademisyen de; metinlerin
kontrolü, arşivlerin taranması ve görsel materyalin temini
konusunda destek verdi.
ARŞİV, MÜZE VE KÜTÜPHANELERDE SÜREN ARAŞTIRMALAR
İstanbul’un kurucusu kabul edilen Megaralılar’dan
günümüze kadar tarihin her döneminde merkez vasfını sürdüren ve
siyasi olayların da şekillendiği bir bölge olan Eminönü’nün tarihi
için sadece İstanbul’da değil başta Ankara olmak üzere diğer
şehirlerde de araştırmalar yürütüldü. Kitap kaleme alınırken
Başbakanlık Osmanlı Arşivi ve Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi başta
olmak üzere Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi, Topkapı Sarayı Müzesi
Kütüphanesi, Ankara Milli Kütüphane, Süleymaniye Kütüphanesi,
Millet Kütüphanesi, Turing ve Otomobil Kurumu Kütüphanesi,
Arkeoloji Müzeleri Kütüphanesi, İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi,
Beyazıt Devlet Kütüphanesi ve Büyükşehir Belediyesi Atatürk
Kütüphanesi’nde iki yıl süren bir araştırma yapıldı.
Kütüphane ve arşivler dışında özellikle de görsel malzeme
araştırmaları sırasında pek çok koleksiyoner ve araştırmacının özel
arşivlerine başvuruldu. Buralardan elde edilen belgeler de titiz
bir elemeden geçirilerek, kitapta yer buldu. Bu arada kitap için
oluşturulan özel araştırma ekibi, Eminönü’ndeki tarihî eserleri tek
tek inceledi, fotoğrafladı ve dünüyle bugünü arasındaki değişimi de
not etti. Hızlı şehirleşmeyle birlikte ciddi bir tahribe uğrayan
tarihi eserlerin pek çoğunun özgün yapısını yitirdiği, hatta bazı
eserlerin tamamen kaybolduğu görüldü.
SOKAK SOKAK GEZİLDİ, TÜM ESERLER FOTOĞRAFLANDI
Şehir tarihi kitapları açısından büyük ilgi uyandırması beklenen
kitap, hem teknik açıdan hem de içerik açısından büyük bir özen
yansıtıyor. Kullanılan görsel malzemeler için aylar süren fotoğraf
çalışmaları yapıldı. Enes Gül’ün editörlüğünde İsmail Küçük, A.
Bilal Arslan, Aras Neftçi, Ziya Er, Suphi Darıcalı, Ahmet Er gibi
pek çok fotoğrafçı, sadece bu kitap için Eminönü’nü
fotoğrafladılar. Havadan Eminönü fotoğraflarını ise Türkiye’nin en
ünlü hava fotoğrafçıları Orhan ve Fatma Durgut çekti. Mevcut
eserlerin bugünkü durumunu yansıtan fotoğraflar, arşiv belgeleriyle
de kıyaslama imkanı veriyor. Çünkü Tarihi Yarımada’da pek çok
eserin yılların getirdiği yıpranmaya dayanamadığı görülüyor.
İstanbul tarihine ait pek çok kütüphaneye yayılan fotoğraf, gravür,
minyatür ve resimler yazarların da yer aldığı geniş bir komisyon
tarafından değerlendirildi. İstanbul ve Ankara başta olmak üzere
çeşitli kütüphanelerde ve özel arşivlerde aylarca süren
araştırmalar yapılarak konularla yakından ilgili minyatür, gravür,
belge, çizim, resim, eski fotoğraflar teminin edildi. Pek çok belge
ilk kez bu kitap sayesinde okuyucuyla buluştu.
Eminönü, haftalarca sokak sokak gezilerek 10 bin kareden fazla
fotoğraf çekildi. Temin edilen binlerce orijinal görsel materyalden
çok azının bu eserde kullanılabilmesine rağmen olaylar, mekânlar
anlatılırken zaman içerisindeki yolculuğa bu materyalin eşlik
etmesi ve Eminönü’nün tarihi gelişiminin görsel olarak da ortaya
konması sağlandı.
TEKNİK ÖZELLİKLERİYLE DE ÇOK ÖZEL
Payitaht-ı Zemin: Eminönü kitabının görsel editörlüğünü Coşkun
Yılmaz üstlendi. Görsel araştırma ise; Erhan Afyoncu, Uğur Demir,
Ahmet Önal, Kasım Demirci’den oluşan bir ekip tarafından
tamamlandı. İki ciltlik dev eserin satan yönetmenliği ise Ziya Er
tarafından gerçekleştirildi. Bin 100 sayfalık kitabın kapağında
ise, havadan Topkapı Sarayı ve çevresinin fotoğrafına, Süleymaniye
Camii’nde kullanılan hendesi bir desenin içinde yer verildi. Bez
cilt ve özel tasarım kutusuyla da beğeni toplayan kitap, Eminönü
Belediyesi tarafından kütüphanelere, üniversitelere, enstitülere ve
araştırma merkezlerine gönderilecek.
5 bin adet olarak basılan ve ücretsiz olarak dağıtılan kitap, 130
gram kuşe kağıda basıldı. Bugüne kadar yerel yönetimler tarafından
hazırlanan en geniş kapsamlı şehir tarihi kitabı olan Payitaht-ı
Zemin: Eminönü’nün İngilizce baskısının da yapılması planlanıyor.
Tek cilt olarak hazırlanacak İngilizce eser için yazarlar yeni bir
düzenleme yapacak.
BAŞBAKAN KİTABA SUNUŞ YAZISI YAZDI
Payitaht-ı Zemin: Eminönü kitabının bir diğer farklı yanı da,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yazdığı sunuş yazısı. İstanbul
sevgisi herkes tarafından bilinen Başbakan Erdoğan, “İstanbul’un
içindeki İstanbul: Eminönü” başlıklı yazısında, İstanbul’a ve
Tarihi Yarımada’ya olan sevgisini de dile getiriyor. İstanbul’un
kendisinin gözünde dünyanın gönül merkezi olduğunu ifade eden
Başbakan Erdoğan; “Bu aziz şehre şahsen yürekten bağlıyım. Zira
İstanbul’u, Türkiye’nin özeti olarak görüyorum. İstanbul’un
içindeki İstanbul da, büyük ölçüde Eminönü’dür. Dünyanın sıfır
noktası olan Eminönü; tarihin, medeniyetin, kültürün, irfanın,
ilmin, mimarinin, estetiğin merkezidir. Burada, Ayasofya ile
Sultanahmet, Süleymaniye ile Darülfünun, Kapalıçarşı ile
Mısırçarşısı kol koladır. Tarihin akışına yön veren Topkapı Sarayı
buradadır. Buradaki eşsiz tarihi eserler, dünya kültür mirasının en
seçkin örneklerini temsil etmektedir. Dolayısıyla, bu mirasa
öncelikle sahip çıkmak, bu tarihi dokuya uygun hizmetler üretmek
son derece önemlidir. Kimin ne kadar katkısı olacaksa, bunu
yürekten, İstanbul’un hamuruna katması gerekir.” diye yazdı.
Başbakan Erdoğan’la birlikte kitaba bir sunuş yazan Eminönü
Belediye Başkanı Nevzat Er ise, böyle bir kitabı İstanbullular’a
sunmaktan dolayı büyük gurur duyduğunu ifade ediyor. Payitaht-ı
Zemin: Eminönü kitabı için hazırladığı sunuşta Eminönü’nün sahip
olduğu değere dikkat çeken Başkan Er, “Hiçbir şehir yoktur ki,
“Dünya Başkenti” ifadesini, tarihi derinliği ve zenginliğiyle
Eminönü kadar hak etsin. İstanbul’un merkez ilçesi kabul edilen
Eminönü sınırları, son arkeolojik kazılardan anlaşılacağı üzere
Konstantin’in kurduğu ilk şehrin sınırlarıyla da paralellik
taşıyor. Yönetme şerefine ulaştığım şehir, sadece yer üstündeki
zenginlikleriyle dahi Dünya’nın gıpta ettiği bir insanlık
mirasıdır. Oysa ki, henüz çok az bir bölümünü keşfettiğimiz yer
altı zenginlikleri, Eminönü’nün uzun ve görkemli tarihinin tahayyül
etmekte zorlanacağımız sınırlarına işaret ediyor.” ifadelerine yer
veriyor.
2010 AVRUPA KÜLTÜR BAŞKENTİ İSTANBUL ARMAĞANI
Eminönü Belediyesi’nin bir kültür yayını olan Payitaht-ı Zemin:
Eminönü kitabı, 2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul’a armağan
edilmiş. İstanbul’un ve Eminönü’nün zenginliğini kapsamlı bir
eserle ortaya koymak için bu projeyi hayata geçirdiklerini belirten
Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er, “Şehre aidiyet duygusunun
güçlendirilmesi için o şehrin değerinin bilinmesi önemlidir. Bu
eserle İstanbullular’daki aidiyet hissini güçlendirmek isterken,
aynı zamanda kültür yayıncılığında da kaliteyi ortaya koymaya
çalıştık. Çünkü bu alanda son zamanlarda önemli çalışmalar
gerçekleştirilse de, hala büyük bir eksikliğin olduğuna inanıyorum.
Biz bu çalışmamızla yerel yönetimlere örnek ve öncü olmak gibi bir
hedef belirledik” dedi.
2010 Avrupa Kültür Başkenti çalışmaları çerçevesinde pek çok
kültürel eser planlandığını ama bugüne kadar bu kapsamda bir
projenin hayata geçirilmediğini vurgulayan Başkan Er, “2010 Avrupa
Kültür Başkenti çalışmaları şehrimiz için hem bir hedef, hem de bir
motivasyondur. Biz de bu projeyle 2010 Avrupa Kültür Başkenti
İstanbul çalışmalarına kültürel bir katkı yapmaya çalıştık. 2010
Avrupa Kültür Başkenti seçilen İstanbul’un kültürel zenginliğini
daha iyi anlatabilmek için ilk büyük çalışma olarak bu dev eser
hazırlanmıştır. Eminönü’nün kuruluşundan günümüze tarihi sürecinin
anlatıldığı bu eser, bugüne kadar bu yetkinlikte
gerçekleştirilmemiş bir çalışmadır. Şehrimizin tarihi eser
envanterinin de çıkarıldığı bu eser ile gelecek nesillere anlamlı
bir miras bırakmış oluyoruz.” şeklinde konuştu.
Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er, projenin bir sonraki ayağının
Payitaht-ı Zemin: Eminönü kitabının başka dillere çevrilmesi
olduğunu belirtti. Başta İngilizce olmak üzere diğer dillere de
kitabın çevrilmesini planladıklarını söyleyen Başkan Er,
“Hocalarımızın koordinasyonunda yeni bir edisyonunu yaparak tek
cilt halinde diğer dillere çevrilmesi doğru olacaktır. Böylece
şehrimiz üzerine daha geniş bilgi sahibi olmak isteyen yabancılara
da ulaşmış olacağız” dedi.
KİTAPTA NELER VAR?
Eminönü incelemelerine bir giriş ve hem araştırmacılara hem de
tarih meraklılarına bir el kitabı sunmak arzusuyla hazırlanan
Payitaht-ı Zemin: Eminönü kitabında, Eminönü’nün, aslında her biri
ayrı kitap veya kitapların konusu olabilecek, siyasi, iktisadi,
askeri, içtimai ve mimari mazisi ana hatlarıyla ortaya konulmaya
çalışılıyor. Bu yüzden kitaptaki bölümler kalemi alınırken
detaylara girilmeyerek yalnızca o konunun genel manzara ve
mahiyetini belirtecek ölçüde yer verilmiş.
Giriş bölümünde Eminönü’nün tarihi seyri genel olarak ele
alındıktan sonra, 1. Bölüm’de, Sarayburnu’nda ilk Byzantion
yerleşmesinin tarih sahnesine çıkışı, İmparator Konstantinos’un
şehri yeniden inşa edip Roma’ya başkent yapışı ve 1453’deki Türk
fethine kadar şehrin Roma dönemi bugünkü Eminönü merkezli olarak
kaleme alınmıştır. II. Bölüm’de Eminönü’nde Osmanlı merkezi
idaresinin örgütlenmesi, fetihten sonra ilk kadılık teşkilatından
günümüz Eminönü İlçesi’ne kadar belediyenin kısa tarihi ile Fatih
dönemi ve bu dönemden sonra teşekkül eden mahalleler konu
edilmiştir. Kitabın 1. cildinde; “Byzantion’dan Eminönü’ne, Bizans
Dönemi’nde Eminönü, İmparatorluk Merkezi: Eminönü, Tarihin Tanığı,
Sosyal Hayat, Doğal Afetler ve İmparatorlukların İhtişamı”
başlıklarına yer verilmiş.
Kitabın ikinci cildinde Eminönü’ndeki ticari ve ekonomik hayat ana
hatlarıyla inceleniyor. Ayrıca Eminönü’ndeki tarihi eserler de yine
ikinci ciltte ele alınmış. Bu son bölümde, her eserin mimari
vasıfları etraflıca anlatılmaktan ziyade bu eserler hakkında
katalog bilgisi verilmiştir. Kitabın sonuna tarihi eserle ilgili
bir liste konularak ilgili eserlere ulaşım kolaylaştırılmış ve bir
ölçüde Eminönü tarihi eser envanteri çıkarılmıştır. Ayrıca VIII.
Bölüm’ün tasarımı bazı durumlarda daha önceki bölümlerden
farklılıklar göstermekte. Çünkü bu bölümde eserin görsel olarak da
kataloglanmasına gayret edilmiş
İkinci cildin bölüm başlıkları ise; Ticaret, Ulaşım, Turizm, Tarihi
Açık Hava Müzesi (Külliyeler, Camii ve Mescidler, Namazgahlar,
Kilise ve Manastırlar, Dergahlar; Medrese ve Mektepler,
Kütüphaneler, Müzeler, Türbeler, Hanlar ve Çarşılar, Hamamlar,
Çeşmeler ve Sebiller, Sarnıçlar, Bir Dikilitaş Şehri, Saraylar,
Köşkler, Konaklar, Kasırlar, Bazilika’dan Kılıçhane’ye, Mevcut
Envanter ve Kayıp Eşya Paftası, Eminönü’ndeki Tarihi Eserler
Listesi) şeklinde düzenlenmiş.
KİTABIN ÖNSÖZÜNDE YER ALAN İLGİNÇ ÖNERİ
Prof. Dr. İlber Ortaylı, Prof. Dr. Vahdettin Engin ve Yard. Doç.
Dr. Erhan Afyoncu tarafından hazırlanan kitabın önsözünde, ilginç
bir öneri yer alıyor. Yazımı aylar önce tamamlanan kitapta;
Eminönü’nün sorunlarının çözümü için Suriçi’nin tek bir belediye
olması tavsiye ediliyor. Hükümet’in yeni belediyeler oluşturulması
hakkındaki kanun ile Eminönü ilçesiyle Fatih ilçesi
birleştirilirken Payitaht-ı Zemin: Eminönü kitabında bir diğer
alternatifin de Büyükşehir Belediyesi’ne bağlanması olduğu
vurgulanıyor.
Eminönü’nün büyük sıkıntılarla karşı karşıya bulunduğunun
savunulduğu önsözde, “Aşağı yukarı bütün şehrin en fakir, dar
gelirli halkı burada yaşar. Nüfusu sabit değildir, yaz kış devamlı
değişiyor ve çok az sayıda seçmen bu dünya başkentinin belediye
başkanını seçer. Belediye’nin elinde sayısız gelir kaynakları var
görünmesine rağmen, fakirdir ve gündüz milyonları barındıran,
milyonların gelip geçtiği bu şehir gece bir sessizliğe ve ıssızlığa
mahkumdur. İşte bu yüzden de Eminönü bir varoş değil, fakat daha
vahim olanı bir çöküntü mıntıkasına dönüşmektedir. Bu durumda
gündüz üç milyonun tüketimi ve atığı ölçüsünde katkı yapmadığı
belediye bütçesi, düzeltilmesi gereken bir derttir. Eminönü’nün
aksaklıklarını düzeltmek hem İstanbulluların hem de dünyalıların
işi haline gelmiştir.” Yorumunda bulunuluyor.
Recep Tayyip Erdoğan – Başbakan
İstanbul ve İstanbul’un içindeki İstanbul olan Eminönü, her zaman
birarada yaşama kültürünün sembollerini taşıdı, uygarlıkların
birbirini reddetmeden, çiğnemeden, muazzam bir terkibini yaşadı.
Özetle, burada bütün canlılığıyla yaşayan bir medeniyet vardır.
Bize düşen, bu medeniyet birikimine yeni ilaveler yapmaktır. Sadece
var olanı muhafaza etmek, bizi İstanbul’a ve Eminönü’ne ait kılmaya
yetmeyecektir.
Kültürüyle, ekonomisiyle, ticaretiyle, sanatıyla, gündelik hayatın
zenginliğiyle bir dünya şehridir İstanbul. Gururla söyleyebilirim
ki, son yıllarda dünya üzerinde yıldızı en çok parlayan, en çok
tanınan şehirlerden biridir. Kültür turizminin yıldızı en çok
parlayan bu şehrine, daha çok hizmet etmek zorundayız. Bu çerçevede
Eminönü’yle ilgili birçok hedeflerimiz var. Buradaki birçok tarihi
eseri şu andaki işlevinden çıkarıp, buradaki birçok imalathaneyi
buralardan taşıyıp, artık burayı tamamıyla turizmin en hareketli
merkezi haline getirelim istiyoruz...
Türkçe’nin bütün edebi şaheserlerinde İstanbul, bir rüya şehridir.
Ama giderek bu rüya şehir, hayatı zorlaştıran yönleriyle ele
alınmaktadır. Halbuki İstanbul, bugün de dipdiri bir medeniyet
birikimi yaşatmaktadır. Yüzyıllar sonra da bu zenginliği
değiştirerek muhafaza edecektir; eğer bizler üzerimize düşeni
yaparsak. Zira şehir, sahiplenmeden, ruhuna eğilmeden, onunla
konuşmadan şehir olamaz.
Nevzat ER – Eminönü Belediye Başkanı
İstanbul ve dolayısıyla Eminönü, sadece tarihi zenginliği ve anıt
eserlerinin muhteşemliğiyle imrenilen bir şehir değildir. Bu
zenginliği tamamlayan topografyası ve görenleri hayran bırakan
doğal güzelliğiyle de yüzyıllarca konuşulmuştur. Günümüzde Tarihi
Yarımada olarak nitelendirilen bölge; Haliç, Boğaz ve Marmara ile
çevrelenmiştir. Denizle iç içe geçen Eminönü, her geçen gün büyüyen
ve genişleyen İstanbul’un kalbi olmayı sürdürmektedir.
Medeniyetimizin anlam kazandığı ve simgeleştiği Eminönü’nde
tarihten günümüze aktarılan zenginliği iyi korumalı, doğru
anlatmalı ve başarılı bir şekilde geleceğe taşımalıyız. Yaşadığımız
şehre duyduğumuz aidiyet ve sahip olduğumuz değerler aynı zamanda
çok ciddi sorumluluklar da yüklemektedir. Yüz yılların yorgunluğunu
ve yıpranmışlığını taşıyan şehrimiz, modern zamanlarla birlikte
artan hoyratlığın sonucunda önemli sorunlarla yüz yüze kalmıştır.
Nedenleri ve sorumluları hakkında çok fazla söz etmek yerine,
çözüme dair düşünmek ve uygulamalar geliştirmek daha doğru bir
yaklaşım olacaktır.
İmparatorluklar şehri Eminönü’nü en iyi şekilde tanıma ve tanıtma
hedefimize çok anlamlı bir katkı sağlayacağına inandığım
“Payitaht-ı Zemin: Eminönü” kitabını yayınlamış olmaktan büyük bir
mutluluk duyuyorum. Kitabın hazırlanmasına katkı sağlayan herkese
teşekkür ediyor, tüm İstanbullular’ı Eminönü’nün ve dolayısıyla
İstanbul’un birkaç bin yıllık görkemli tarihini okumaya
çağırıyorum.
Kitabın Önsözü’nden alıntı
11 Mayıs 330’da Büyük Konstantin şehrin temelini törenle attı.
Bugünkü Sarayburnu üzerinde yani Topkapı Sarayı denilen Saray-ı
Amire sahasında klasik Byzantion şehri vardı. M.Ö. 8. Yüzyıldan
beri Megaralılar buraya yerleşmişti. Koloni şehir, aşağı yukarı
bugünkü Ayasofya’ya doğru yayıldı ve 189 yılında İmparator
Septimius Severus burada bir colesseum, arena bile yaptırmaya
başladı; eseri tamamlayamadı, fakat hepimizin bildiği Hipodrom,
Atmeydanı da böylece ortaya çıktı. Konstantin’in yerleştiği şehir
aşağı yukarı bu sınırlar içindeki yapılardan oluşuyordu. Ölümünden
önce adını alan ve Constantin Forumu denen bugünkü Çemberlitaş,
ondan önce bir surun üstünde Apollon heykeli bulunan bir Pazar
sahasıydı. Konstantin şehri genişletti, planladı ve resmen
kurdu.
….
Eminönü, klasik İstanbul’un da en büyük eserlerini içinde
barındırıyor; Ayasofya da orada, Süleymaniye de, Sultanahmet de
orada, Şehzadebaşı da... Yerin üstünde olunlar bizim
bilmediklerimizin, yani yerin altındakilerin yanında herhalde çok
muhteşem, ama beşeriyet tarihi için yerin altın da mühim.
İstanbul’ad yerin altı bazılarının sandığı gibi sadece Roma
(Bizans) dönemi kalıntılarını değil, 15-16 asır Osmanlı eserlerini
de barındırıyor.
….
Türk Rönesansı nedir sorusunun cevabını aramak istiyorsanız onu 16.
Asır İstanbul’unda aramalısınız. Belki de bu en orijinal ve
üniversal katkı ile İstanbul o günden beri Ortadoğu ve Balkanlar’ın
başkentidir. İkinci Cihan Harbi’nden sonraki kesinti dönemi hariç
bu ödevini yeniden benimsemiştir. Tek sorun onun kontrol edilemeyen
aşırı nüfus artışıdır. Yeryüzünün 15 milyon nüfusu aşan büyük
metropolleri içinde İstanbul, dininen, çabalayan, yenilenen ve bu
nüfus artışını karşılamaya çalışan bir yapıya sahiptir. Bakalım
nüfus mu onu, o mu nüfusu yenecek ve eski parlaklığını
sürdürebilecek. Şurası bir gerçektir. İstanbul iki bin yıldır
dünyanın metropolüdür. Bu metropolün merkez noktası da, hiç
şüphesiz ki bugünkü Eminönü Belediyesi sınırlarına tekabül eden
bölümdür.
….
İstanbul’un mahalle hayatı kayboluyor. Oysa bu iki bin yıldır
Bizans’tan Osmanlı İstanbulu’na aynı esaslar, aynı canlılık
etrafından devam etmiştir. Mahallenin idaresi de, halkın arasındaki
dayanışmada aynı şekildedir. Bugün endüstrileşen ve hızla kentleşen
İstanbul’da bu kayboluyor. İstanbul erimekten çok, birtakım
cemaatler ve onların arasında da meydana gelen kopuklukların
şehridir. Eminönü, bilhassa eski mahalle hayatının ve mahalleli
zihniyetinin kaybolduğu bir kenttir. Onun ıslah edilmesi için
çalışmalı ve bazı tedbirler alınmasını düşünmeliyiz.