Emine Ülker Tarhan'dan yaylım ateşi
Abone olKöşk adaylığında adı geçen isimlerden Tarhan, hem parti yönetimine hem de isim vermeden İhsanoğlu'na yüklendi.
Çatı adayın halktan kopuk olduğunu savunan Tarhan açıklamasında,
"Şimdi onlar, bırakın çatıyı, saçak altı bulabilecekler mi
ayakları ıslanmadan?" ifadelerine yer verdi.
CHP'nin muhalif isimlerinden olan Tarhan, "Bana göre, 'çatı benim, çatı benim' diye şişinip duran bir adam doğrulanmamalı, onun kurallarına uyulmamalıydı. " dedi.
Tarhan, "Partimin değerlerine inandığım, savunduğum için disipline verileceksem, hazırım" açıklamasını yaptı.
CHP Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan, Cumhurbaşkanı adayı
olması için başlatılan girişimler ile ilgili yazılı bir açıklama
yaptı.
Tarhan, "Milletvekili arkadaşlarım tarafından Cumhurbaşkanı adayı
olmam için başlatılan girişimin her kesimden ilgi görmesi ülkemin
geleceğine dair beni umutlandırmış ve yüreklendirmiştir.
Türkiye'nin her bölgesinden gelen olağanüstü desteğe, özellikle
gençlere, kadınlara, demokratik kitle örgütlerine, emekçilerimize,
sanatçılarımıza teşekkür ediyorum. Girişimi başlatanlara da
gösterdikleri güven nedeniyle teşekkür ediyorum" dedi.
"GÖSTERİLEN ÇATI ADAYA BEN İMZA VERMEDİM"
Tarhan, "Gösterilen çatı adaya ben imza vermedim. Çünkü, gücünü
demokrasiden alması gereken bir partide adayın tespit yöntemi
demokratik, şeffaf değildi. Halk tarafından seçilecek ilk
cumhurbaşkanı adayını biz partililer medyadan öğrenmemeliydik,
eleştirdiğimiz yöntemleri biz uygulamamalıydık. Çünkü, aday bize
ait ilkeleri, Anadolu aydınlanma kültürü ve değerlerini, baskıya
karşı adalet mücadelesini ve tarihimizin en özgürlükçü halk
hareketi olan Gezi'nin ruhunu temsil etmiyordu. Ben orada, sıralı
bir ölümü beklemeden öldürülen oğulların uğruna can verdiği
değerlerin sararıp solmaması gerektiğine inanıyorum.
Ve ben, Madımak'ın, Yarbay Ali Tatar'ın, Silivri'nin,
Reyhanlı'nın, Berkin'in, Ali İsmail'in, Abdullah'ın,
Ethem'in, Mehmet'in ve daha niceleri ile Soma'nın hiç
unutulmaması gerektiğine inanıyorum. Çünkü özgürlükçü
değerlere vurgu yerine bugün ülkede hâkim olan iklime teslim
olunmasına karşı çıkıyorum. Tercihi sadece 'Recep Tayyip Erdoğan'ı
kullanmak' üzerinden yapmanın insanımızın birikimine haksızlık
olduğunu düşünüyorum.
''BEN KIRMIZIYIM DİYENLERE DE SEÇENEK
SUNULMALIYDI''
Bana göre, 'çatı benim, çatı benim' diye şişinip duran bir adam
doğrulanmamalı, onun kurallarına uyulmamalıydı. 'Siz
sandığınız kadar çok, biz de sandığınız kadar az değiliz"
denebilmeliydi inançla… Çünkü, toplum siyahla gri arasında seçim
yapmaya zorlanmamalı, 'ben kırmızıyım' diyenlere de seçenek
sunulmalıydı.
''BIRAKIN ÇATIYI, SAÇAK ALTI BULABİLECEK Mİ AYAKLARI
ISLANMADAN''
Ben nasıl bir aday isterdim? Ülkedeki haksızlıklarla ilgili
-mücadeleyi geçiyorum- hiç değilse bir kelam etmiş olsun
isterdim. Ellerini oğuşturarak fırsatını kollayan kaymak
tabakanın değil, halkın taleplerine kulak verilmesini isterdim.
İlla çatıysa mesele, ortak paydası ezilenler olsun isterdim. Aday,
hangi gencin, hangi yoksulun, hangi özgürlük yolunda bedel ödemiş,
hangi maden yolunda ömür tüketmişin, hangi masa başında ter dökenin
gözünü parlatacak ona bir bakardım. Şimdi onlar, bırakın çatıyı,
saçak altı bulabilecekler mi ayakları ıslanmadan?" dedi.
"ÖZVERİLİ İNSANLARIMIZIN YİNE BİR SEÇİM AKŞAMI BAŞLARINI
EĞMELERİNİ İSTEMİYORUM"
Tarhan, "Cumhuriyetimizin, devrimlerin, CHP'nin varlığına
yönelik her türlü saldırıya karşı onuru ve alınteriyle çalışan, her
gün iktidar ve türevi zihniyetlerin saldırısına uğrayan, partimizi
sırtında taşıyan örgütümüz, inandığı değerler için mücadelesine
tanık oldukları birisi için çalışsın isterdim. Eminim onlar da
ülkedeki adaletsizlikleri, emek sömürüsünü kenardan izleyen değil,
bunlarla savaşan birini görmek, onun için heyecanlanmak isterlerdi…
Çatı, kölelik düzeniyle, kadının yok
sayılmasıyla/aşağılanmasıyla, baskılarla, taassup örtüsü örtülmüş
hırsızlıklarla mücadelenin çatısı olsun isterlerdi.
Çünkü ben, artık her seçimde aday içine sinmese de, bir umutla
sandığa koşan özverili insanlarımızın yine bir seçim akşamı
başlarını eğmelerini istemiyorum. Sonuç ne olursa olsun, mücadele
etmiş olmanın onuru ve yarından itibaren yeniden mücadele edecek
olmanın azmi ile başlarını gururla kaldırmalarını istiyorum.
Bunları söylemek, partisinin değerleri için mücadele ettiğini
defalarca kanıtlamış ve başarılı olmasını isteyen bir siyasetçi
olarak en doğal hakkım ve -eğer değiştirilmemişse- parti kültürünün
gereğidir. Gelelim reel politiğe… Unuttuk sanırım, iki turlu
değil miydi seçim? İlk turda herkes kendisini temsil eden bir adaya
oy verseydi, katılım daha yüksek olmaz mıydı? Bize oy veren
kitlelerin bilinçle ama illaki heyecanla sandık başına gittikleri
hiç düşünülmedi mi? Katılımı güçlendirecek bir formülle ilk turda
rakibin kazanma ihtimali yok edilemez miydi? CHP'nin bu anlayışla
çıkaracağı adayın ikinci tura kalmasının önünde bir engel mi vardı?
Büyük uzlaşmalar, taraflar samimi ve kararlı ise böyle de
sağlanamaz mıydı? Ve bunu gören, söyleyen, seçenek sunanlardan
neden korkuluyor?" İfadelerini kullandı.
"PARTİMİN DEĞERLERİNE İNANDIĞIM, SAVUNDUĞUM İÇİN DİSİPLİNE
VERİLECEKSEM, HAZIRIM"
Tarhan, "Son olarak, olası bir başarısızlığa günah keçisi
yaratmak için sıkça ve gayet 'veciz' sözcüklerle yapılan disiplin
tehditlerine gelince… Partimizin anayasası olan programımız,
'CHP; bağımsızlık ruhunun temsilcisidir… Laik demokratik
cumhuriyetin kararlı savunucusudur… Kemal Atatürk önderliğinde
oluşturulan ve dünyada başka örneği olmayan çağdaş Türkiye
modelinin güvencesidir' der. Yeni Osmanlıcılığı değil, çağdaş
Türkiye'yi hedef alır. Teslimiyeti değil, mücadeleyi öngörür.
Buna, yani partimin değerlerine inandığım, savunduğum için
disipline verileceksem, hazırım. Disiplin kuruluna giderim,
arkamdan kimin geldiğine de bakmam. Ancak böyle bir sürecin
kimlerin parti programını ve değerlerini ihlal ettiğinin
sorgulanacağı bir dönem olacağını ve en yüce disiplin makamının CHP
tabanında kimlik bulacağını da hatırlatırım" sözlerine yer
verdi.