Emin Şirin, tartışmayı sevdi
Abone olBirkaç gündür eski karı-koca Nazlı Ilıcak ile Emin Şirin arasındaki tartışma devam ediyor. Emin Şirin kendisi için "Muhatabım değil" diyen Ilıcak'a yine yükleniyor...
Emin Şirin'in tartışmayı yeniden alevlendireceği görünen yazısı
şöyle: Nazlı Ilıcak, “Erkan Mumcu’nun gündemde kalmak için gayret
sarfettiğini” belirterek içine hakaretler serpiştirdiği yazısı
üzerine yazdığım yazı ile ilgili haberx.com’a bir açıklama
yollamış. “Benim ANAP Genel Başkanı’na yönelttiğim sorulara,
Haberx’te bir köşe yazısında cevap verildiğini gördüm, o yüzden bu
açıklamayı gönderiyorum. Muhatabım köşe yazarı değil, Erkan
Mumcu’dur” demiş. “Vah vah Nazlı Hanım” demekten kendimi alamıyorum
ve bu ifademi tekrar ediyorum. Sebebini anlatayım: Evvela, “ANAP”
diye bir parti kalmadı “Anavatan” var. AKP’ye AKP denilince “hayır
AK Parti” diyen Nazlı Hanım’ın, ANAP sözünde neden ısrar ettiğini
okuyucuların takdirine bırakıyorum. İkincisi, Haberx’in köşe yazarı
olmamın yanı sıra Anavatan Partisi Milletvekiliyim. Üçüncüsü ve en
önemlisi, ben hadiseye şahit oldum, yazıyı o yüzden yazdım ve
konuyu bir gazetecilik ve etik kuralı çerçevesinde değerlendirdim.
Muhatabın Erkan Mumcu olup olmaması önemli değil. Nazlı Hanım
pekala bilir, haksızlığa ve yalana dayanamam. “Vah vah” dememin
sebebini açıklamayı okuyup, eski yazıyla karşılaştırınca daha iyi
anlayacaksınız. İlk yazısında Nazlı Ilıcak ne diyordu hatırlayalım:
“Dün, Bugün gazetesinin manşetini okuyunca sarsıldım. Erkan Mumcu,
AK Parti’yi Galataport için bıraktığını söylüyordu”… Şimdi,
haberx’e yolladığı açıklamada ne diyor: “Erkan Mumcu muhabir
arkadaşlarımıza “Evet, Galataport AK Parti’den ayrılmamın
sebeplerinden biridir”. Bu iki ifade aynı şey midir, değil midir?
Bu hususu, yapılan tahrifatı ve manşetle, Nazlı Ilıcak’ın
yazısındaki niyeti okuyucunun takdirine bırakıyorum. Devam edelim.
Ben Ilıcak’a araştırsın diye sorular sordum. Araştırmacı gazeteci
olarak, AK Parti’ye de yakınlığı ile kaynaklara ulaşabildiği için
sorularımı tekrar edip cevap bekliyorum: - Ofer-Global ortaklığı,
ihaleye diğer katılanların bilmediği yeni bir imar planı sözü almış
mıdır? - AKP’nin TBMM kapanmadan evvelki son günlerde bir “baskın”
şeklinde çıkarttığı kanunlarla, 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun 6.
maddesine eklenen c bendi, tam olarak Kutman’ın ilgilendiği
Kuşadası Limanı ile Galataport’u tarif etmekte midir? - Ofer ve
Kutman’la bu konuda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir
Topbaş’ın bir toplantısı olmuş mudur? - Sayın Kadir Topbaş’a bu
konuda Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan veya Danışmanlarından
birinin telkini olmuş mudur? - 23.05.2005 tarihinde, yani bundan 4
ay evvel Başbakan’a TÜPRAŞ’ın yüzde 14.7’sının satışını sormamıza
rağmen, cevap Kemal Unakıtan vasıtasıyla verildi. Verilen cevaplar
da incir çekirdeğini doldurmaz. Başbakan neden bugüne kadar tedbir
almadı? - Galataport’un ve Tüpraş’ın yüzde 14.7’sini alan grup ile
başbakan ve diğer temsilcilerin yaptığı, Davos dahil görüşme
detayları nelerdir? - Ofer-Kutman Grubu ile Başbakanlıkta,
Bakanların da katıldığı toplantılar yapıldı mı, ne konuşuldu?
Tutanak tutuldu mu? Kumarhane meselesi konuşuldu mu? - Belediyenin,
imar planında değişiklik yaparak kaks ve yoğunluk arttırıcı
talepleri oldu mu? - Başbakan Cidde’de Prens Valid Bin Talal bin
Abdülaziz’e Trabya’daki Emekli Sandığı’nın Oteli’ni, Savoy Oteli
yapılmak üzere söz verdi mi? Verdiyse böyle bir söz vermeye yetkisi
var mı? Verdiyse şartları nelerdi? - Yayın Kurulunda bulunduğunuz
gazete manşetleri imal mi ediyor? - Galataport konusu neden sizi bu
kadar ürküttü? İşin takipçileri arasında yakınlarınız veya
tanıdıklarınız mı var? - Ve en önemli soru, Ofer'e Galataport'ta
kumarhane açabileceğine dair bir söz verildi mi? Avrupa'nın en
büyük kumarhanesini Selanik'te işleten Ofer, Galataport'ta
kumarhane mi yapacak? Bu konuda kim, ne konuştu? Bu soruyu altını
çizerek soruyorum. Ben bir milletvekili hassasiyeti içinde
soruların cevaplarına ulaşmaya çalışıyorum, ulaşırsam kamuoyu ile
paylaşacağım. Devam edelim. Nazlı Ilıcak yazısında sadece Haberx’e
yolladığı açıklamadaki masum görünen ama polemik niyetiyle
kullandığı iki soruyu sormakla kalmamış, ayrıca Erkan Mumcu’ya şu
soruları da yöneltmişti: Eğer şaibe arıyorsak, Karadeniz Sahil
Yolu'nun müteahhitler arasında nasıl paylaştırıldığına bakalım.
Eğer şaibe arıyorsak, Hazine garantili uluslararası krediler temin
edilerek, hangi barajların kimlere yüksek fiyatla, davetiye
usulüyle verildiğini inceleyelim. Erdoğan'ın Sami Ofer'le görüşmesi
Mumcu'yu rahatsız ediyor da Mesut Yılmaz'la Korkmaz Yiğit, hem de
birkaç kere, Türkbank ihalesi öncesinde görüştüğünde niçin sesini
çıkarmadı? Bence çıksın, konuşsun Erkan Mumcu. Ama karnından
konuşmasın. Bir parti liderini Bülent Ersoy kimliğiyle görmeyi
içime sindiremiyorum. Her adımda hangi kılıflar uyduruldu. Ne
yapıldı, bunları açıklasın. Fakat, kendi görev sahasına girdiği
için, işe, şu Güvercinlik'teki ormanların kimlere peşkeş çekildiği
ile başlayıversin.” Erkan Mumcu bu sorulara bence cevap vermeli.
Ayrıca, herhalde, Bülent Ersoy benzetmesinin de hesabını Ilıcak’tan
mahkemede sormalı. Ama araştırmacı gazeteci Nazlı Ilıcak’a bir
hatırlatmam var, çıkan kanunlardan kendisi de haberdardır. 4982
sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu çerçevesinde bu sorularını
Başbakan'a, ilgili bakanlara ve özellikle Atilla Koç’a sorsun.
Cevap vermesi gereken yetkililer kanun gereği 15 gün içerisinde
açık ve doğru cevap vermezse görevi ihmal suçu işlemiş
olacaktır.