Emin Çölaşan'a 'sevme' dersi
Abone olAltaylı, yazısında Emin Çölaşan'a katıldığı yönler bulunduğunu yazıyor ve ekliyor:
Vatan çalışarak sevilir EMİN Çölaşan'ın gazetecilikle ilgili
tarifinde pek çok noktaya katıldığımı ifade etmek istedim bugün.
Ama özellikle bir tanesine. Bir gazeteci ülkesinin geleceğini
kayıtsız şartsız önemsemeli ve bunun için çalışmalıdır. Bu
gazetecilikten önce yurttaşlık görevidir. Ama gazeteci bu
çalışmasını başkalarıyla da paylaştığı için öyle olması çok önem
taşır. Peki gazeteci bunu nasıl yapacak? Ülkesinin geleceği için
önemli olanın ve doğru olanın ne olduğunu nasıl bilecek? Galiba
sorun burada. Burada iki yol var. Kimi gazeteciler ülkenin geleceği
için çok kafa yorup çok çalışmak yerine daha basit bir yol
seçiyorlar. ‘‘Bu ülkenin geleceğini kim en çok düşünür?’’ sorusuna
yanıt arıyorlar. Bu soruya kendilerince bir yanıt bulduktan sonra
‘‘ülkesever’’ olduklarından emin oldukları kişilerin peşine
takılıyorlar. ‘‘Onlar ne derse doğrudur. Ben onlardan iyi mi
bileceğim’’ deyip o ülkeseverlerin sözcüsü haline geliyorlar. Ve
kendilerini çok rahat hissediyorlar. Bir başka grup gazeteci ise
ülkesinin geleceğini en az gazeteciler kadar düşünüyor. Ama onlar
zor yolu seçiyorlar. Ülkenin geleceği için neyin doğru olduğunu
kendileri bulmak istiyorlar. Her gün onlarca gazete okuyorlar.
Yüzlerce yabancı yayını, internet sitesini takip ediyorlar.
Geceleri sabahlara kadar kitap okuyor, dünyadaki gelişmelerin
Türkiye'yi nasıl etkileyeceğini hesaplamaya çalışıyorlar. Ve
buradan elde ettikleri sonuçlara göre ülkelerinin geleceğine
katkıda bulunacak yazılar yazıyolar. Bu iki grup da ülkelerini çok
seviyor. Ama ilk grup biraz tembel. Ülkesini başkasının eliyle
seviyor. İkincisi ise çalışkan. Ülkesini kendi eliyle seviyor. Ben
ikinci grupta olmayı tercih ediyorum. Hiç değilse hatam kendi
hatam. Başkasının değil.