Emin Çölaşan kime taş attı?
Abone olDenktaş'la alay eden sonra onu New York'ta kahraman ilan eden gazeteci kim? İşte Çölaşan'ın tepkisi.
New York'ta yaplan Kıbrıs görüşmeleri medyamızda genel olarak
tarihi bir zafer olarak sunuldu. Hürriye yazarı Emin Çölaşan ise
aksini iddia ederek bunun bir zafer değil hüsran olduğunu iddia
etti.
Çölaşan ayrıca görüşmeler öncesi Denktaş'ı yerden yere vuranların şimdi övgü yarışına girdiğini yazdı. Çölaşan bu sözlriyle kendi grubunda yazılar yazan ve görüşmeler sırasında ekranlarda KKTC lideri Denktaş'ı ve Türk tarafının politikmasını yer göğe sığdıramayan Mehmet Al Birand'a gönderme yaptı.
Çölaşan, önce medyamızın attığı başlıkları sıraladı:
Rumlar şaşkın. -Türkiye satrançta büyük kazandı.-Devam Rauf
Bey, tarih seni yazar.-Rumları köşeye sıkıştırdık. -Denktaş borsayı
coşturdu. -Türkiye kazandı. -Ankara çok memnun. Erdoğan Denktaş'a
teşekkür etti. -Planımız tuttu. Barış isteyenin Türkiye olduğu
ortaya çıktı. -Takım oyunu. Siyasi kararlılık, diplomatik
yaratıcılık ve yeni politikalar üretme cesareti, Ankara'yı
Kıbrıs'ta çözümün mimarı yapıyor.
Zafer diye takdime edilen görüşmelerin aslında sonucunu kimsenin kestiremediği bir durumda olduğu belirten Çölaşan şu değerlendirmeyi yapıyor.
Ortada kimsenin zaferi falan yok. Biz masadan kaçmadık.
Çözüm istediğimizi gösterdik. Ancak sonrasında ne olacağını da
henüz hiç kimse bilmiyor. Bizim New York'ta yaptığımız, Türkiye
Kıbrıs konusunda uzlaşmaya varmaz imajını değiştirmeye çalışmaktı.
Önümüzde çok uzun bir müzakere süreci var. Sonrasını hiç kimse
bilmiyor.
ÇÖLAŞAN'DAN BİRAND'A TAŞ
Denktaş'ı sürekli eleştiren yazılarıyla dikkat çeken Mehmet
Ali Birand'ı hedef alan Çölaşan, şaşkınlığı gizleyemediğini
şu satırlarla ifade ediyor:
Bir şey daha dikkatimi çekti! Daha düne kadar Denktaş'la
alay edenler, aşağılayanlar, şimdi ona övgüler düzüyor! Bu nasıl
iştir, nasıl bir dönmedir, ben anlamıyorum.
Müzakereler başlayacak, KKTC ile Rum tarafı arasında uzlaşma
olmazsa -ki büyük olasılıkla olmayacak- yine Annan'ın dediği
olacak. Annan bile dün akşam saat l8.45'te ‘‘ortada çözüm yok, bizi
zor sorunlar bekliyor’’ diyordu.
Acaba planını kabul etmediğimiz Annan son sözünü nasıl söyleyecek?
Karşısında boynumuz kıldan ince mi olacak? O takdirde ne değişmiş
olacak?
Yoksa dereyi görmeden paçaları mı sıvadık? Aman haaa, bunca
pompalama, bunca beyin yıkama sonrasında bizi attan indirip eşeğe
bindirmesinler!
Sonra eşekten düşmüş gibi olmayalım!