Emin Çölaşan Ecevit'i topa tuttu
Abone olKısa bir süre önce 'Vahdettin vatan haini değildir' diyen Ecevit'e bir tepki de Emin Çölaşan'dan geldi. Çölaşan Ecevit'e demediğini bırakmadı.
Kısa bir süre önce Zaman Gazetesi'nde "Vahdettin vatan haini
değildir" diyen eski Başbakan Bülent Ecevit'e bir eleştiri de Emin
Çölaşan'dan geldi. Çölaşan, "Vay Ecevit vay!"
dediği yazısında Ecevit'e demediğini bırakmadı:
Yazı: Emin Çölaşan
Kaynak: www.hurriyetim.com.tr
BÜLENT Ecevit ve eşi durup dururken acayip şeyler
söylüyorlar. Herhalde yalnızlığın, yaşlanmış, gündemden düşmüş ve
unutulmuş olmanın verdiği sıkıntıyı bu yöntemle biraz olsun
gidermeye çalışıyorlar. Acayip, tutarsız ve anlamsız çıkışlarla
kendilerini ülke gündemine oturtmaya çalışıyorlar.
Bülent Ecevit’e yakışmıyor. (Bilmiyorum, belki de yakışıyor!)
Vahdettin hain değilmiş! Öyle buyurmuş. Ya neymiş, kısaca
irdeleyelim.
Ülkesi işgale uğramış bir padişah. Bir zavallı. Korkak, omurgasız,
ilkesiz bir adam. Onun devrinde ülkenin başkenti İstanbul işgal
ediliyor. Yakın akrabası Damat Ferit gibi bir ahlaksızı, sahtekárı
sırf işgalcilere yaranmak için Sadrazam (Başbakan) yapıyor.
Mondros Antlaşması, Vahdettin döneminde imzalanıyor. Osmanlı’yı
parçalayan, Türklüğü yok eden Sevr Antlaşması yine onun
döneminde.
İşgal İstanbul’unda nice yurtsever insanımızı ‘Ermeni tehciri
yaptılar’ diye Harp Divanlarında yargılatıp idam ettiren yine o!
Harp Divanlarında hákim ve savcı olarak Ermeni ve Rumları
görevlendiren de kendisi!
Nice asker-sivil yurtseverler, işgal ordusu tarafından tutuklandı
ve İngilizler tarafından topluca Malta adasına sürüldü. Vahdettin
bütün bunları seyretti.
Efendim, aslında kendisi yurtsever (!) biri imiş ama elinde olanak
yokmuş! Ne yapsınmış!
Keşke Anadolu’ya geçseydi, ya da intihar etseydi de, tarihe ‘HAİN’
diye geçmeseydi.
***
Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları Anadolu’da vatanı kurtarmak için
kelle koltukta mücadele verirken, Anzavur isyanını ve bir sürü iç
isyanı çıkartan yine bu Vahdettin.
Anadolu’da savaşanlar için ‘idam kararı’ aldıran ve bu konuda
düzmece din adamlarına fetvalar yayınlatan kim? Bu fetvaları bütün
Anadolu’ya gönderip ‘bunlar eşkıya çetesidir, ele geçirildiği anda
idam edilecektir’ diye emirler veren, Mustafa Kemal Paşa’yı
boynunda idam kararı ile askerlikten atan kim? Vahdettin!
Kendisinin ve işgalcilerin denetimindeki İstanbul’da satılık basın
vardı. Bunlar Anadolu kahramanlarına ana avrat söverdi. ‘Mütareke
basını’ deyimi işte o Vahdettin’in döneminde fışkırdı ve günümüzde
de işlevini sürdürüyor.
***
Şimdi Bilal Şimşir’in ‘İngiliz Belgelerinde Atatürk. 1919-1938’
isimli eserinin 3. cildine bakalım. İstanbul’daki işgalcilerin başı
İngiliz Yüksek Komiseri Sir Rumbold’un, Dışişleri Bakanı Lord
Curzon’a gönderdiği gizli raporu İngiliz devlet arşivinden
okuyalım:
‘Vahdettin’le 2 saat konuştuk. Tercümeyi elçilik tercümanı Mr. Ryan
yaptı. Vahdettin, Ankara liderleri diye söz ettiği kişilerin ülke
ile kan bağı dahil hiçbir bağları olmadığını söyledi. Mustafa
Kemal’den, geçmişi bilinmeyen Makedonyalı bir ihtilalci diye söz
etti. ‘Onun kanında her şey olabilir. Bulgar, Yunan, belki de Sırp
kanı taşır. Zaten kendisi de Sırp’a benzer. Bunların hepsi Arnavut,
Çerkez olup hiçbiri Türk değildir.’
Şu sözlerine bakın! Bu utanmaz, korkak, düşman işbirlikçisi ve
satılık adam, Bay Ecevit’e göre hain değil! Ya ne?
Kısa süre sonra Anadolu kahramanları vatanı kurtarmaya başlayınca,
aynı Vahdettin bir İngiliz zırhlısına binip tüydü. (Damat Ferit
haini de tüydü.) İtalya’nın tatil beldesi San Remo’da görkemli
villalarda yaşadı. Yanında götürdüğü sahtekárlar orada kendisini
dolandırdı. Parası bitti, mücevherleri falan sattı ve acınacak
durumda, uçan kuşa borçlu öldü.
***
Cumhurbaşkanı Atatürk, 1927 yılında Büyük Nutuk’u okurken, o kara
günleri anlatırken ne güzel söylemiş:
‘Padişah ve Halife olan Vahdettin soysuz, kendisini ve yalnız
tahtını koruyabilmek için alçakça önlemler araştırmakta. Damat
Ferit başkanlığındaki kabine aciz, haysiyetsiz, korkak...’
Bunca tarihi gerçek karşısında sen Bülent Ecevit olarak oturduğun
yerden doğrul ve ‘Vahdettin hain değildir’ diye ifşaatta bulun! Hem
de bunları Fethullah’ın gazetesine söyle!
Sonra, zaten aportta bekleyen birileri, senin bu sözlerinin üzerine
balıklama atlayıp ‘Ecevit çok doğru söylüyor, resmi tarih zaten
yalanlardan oluşuyor’ gibi laflar etsin.
Ecevit yaşlandı. Belleğinin durumunu bilemiyorum. Ancak, gündemde
yer bulmak istiyorsa böyle uçuk, anlamsız, tutarsız ve yanlış
konuları seçmesin. Kendisine yakışan konular bulabilir. (Eğer
bulamıyorsa daha da kötü, vah yazık.)
Yaşına ve kişiliğine duyduğumuz saygıyı böyle tutarsız söz ve
davranışlarla yok etmekten kaçınsın... Çünkü yakışmıyor, ayıp
oluyor.
Bu ortamda belki de kendisine teşekkür etmemiz gerekir! Öyle ya,
‘Vahdettin en büyük kahramandır’ da diyebilirdi!
Bir süre sonra onu da derse hiç şaşırmayın.