Emeklilere toplu sözleşme yok
Abone olTüm Emekliler Sendikası (Emekli-Sen), Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na sunduğu toplusözleşme taslağı önerisine olumsuz yanıt aldı.
Alınan bilgiye göre, konuyla ilgili değerlendirmesini tamamlayan
Çalışma Genel Müdürlüğü, sendikaya cevap verdi. Genel müdürlüğün
sendikaya gönderdiği cevap yazısında, Türkiye’deki işçi ve işveren
ilişkilerinin 4857 sayılı İş Kanunu, sendikal hak ve özgürlüklere
ilişkin faaliyetlerin Anayasa’nın 51. maddesi, 4688 sayılı Kamu
Görevlileri Sendikaları Kanunu ile 2821 sayılı Sendikalar Kanunu,
toplu iş hukukuna ilişkin faaliyetlerin de 2822 sayılı Toplu İş
Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu’nda düzenlendiği belirtildi.
Yazıda, bu kanunların en belirgin özelliğinin, uygulandığı kesimler
itibariyle işçileri, memurları, kamu ve özel işverenleri kapsaması
olduğuna işaret edildi. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO)
Teşkilatlanma Hürriyeti ve Bu Hakkın Korunması hakkındaki 87 sayılı
sözleşmesinin, "tüm çalışanlara" sendika kurma ve teşkilatlanma
hakkı tanıdığı ve bu hakkın nasıl korunacağını hükme bağladığı
belirtilen yazıda, sözleşmenin 2. maddesinde, "çalışan ve
çalıştıranların" hiçbir biçimde ayrım gözetmeksizin ve önceden izin
almaksızın, seçtikleri örgütleri kurma ve ana tüzüklerine uymak
koşulu ile bunlara üye olma hakkı bulunduğuna yer verildiği
kaydedildi. "Sendika, işçilerin, memurların ve işverenlerin kendi
aralarında kurdukları ve ortak ekonomik, sosyal ve kültürel
çıkarlarını korumak ve geliştirmek amacıyla faaliyet gösterdikleri
bir örgütlenme modelidir" denilen yazıda, sendikaları diğer
kuruluşlardan ayıran en önemli özelliklerden birinin, ayrı bir
yasaya tabi olmaları ve buna bağlı olarak bazı yetkileri kullanma
olanağı elde edebilmeleri olduğu vurgulandı. "HERKES" YORUMU
Yazıda, sendika kurma hakkı için iç hukukta ve Türkiye’nin
onayladığı ILO’nun 87 ve 98 sayılı sözleşmelerinde temel öznenin
"çalışanları", uluslararası hukukta ise "herkesi" ifade ettiği
belirtilerek, şu görüşlere yer verildi: "Burada üzerinde durulması
gereken konu, sayılan uluslararası belgelerde sözü edilen
’herkes’ten neyin kastedildiğidir. Tabi ki bu konuda değişik
görüşlerin ortaya konulması mümkündür. Ancak bu belgelerin
emek-sermaye ilişkisi içerisinde olmayan emekli olmuş, üretici,
köylü, işsiz gibi grupları kapsamadığı ortadadır. Türkiye’nin taraf
olduğu BM İnsan Hakları Sözleşmesi, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel
Haklar Sözleşmesi, BM Kişi Hakları ve Siyasi Haklar Sözleşmesi,
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi uluslararası metinlerde
sendika hakkı bir insan hakkı gibi değerlendirilerek ’herkese’
tanınmıştır. ’Herkes’ kavramı, sözleşmelerde düzenlenen ’eşitlik
ilkesi’nden hareketle ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya
başka herhangi bir inanç, ulusal ya da toplumsal köken, servet,
doğuş veya herhangi bir ayrım gözetmeksizin yabancılar dahil herkes
olarak anlaşılmaktadır. Böylelikle sendika hakkı bir insan hakkı
olarak kabul edilerek, yabancı-vatandaş ayrımı yapılmaksızın herkes
ve her mesleğe tanınmış olmaktadır. Herkes ifadesi, bilim
çevrelerinde de bu şekilde değerlendirilmektedir. Bir başka
anlatımla ’çalışan herkes’ örgütlenme hakkına sahip bulunmaktadır."
DERNEK ÖNERİSİ Toplumu oluşturan tüm bireylerin, çalışıp
çalışmadıklarına bakmaksızın "sendikal" oluşumlar şeklinde
teşkilatlanabileceklerini ileri sürmenin doğru bir yaklaşım
olmayacağı savunulan yazıda, şunlar kaydedildi: "Kaldı ki, kazanç
paylaşma dışında, kanunla yasaklanmamış belirli ve ortak bir amacı
gerçekleştirmek üzere belirli sayıdaki meslek sahibinin veya
kişinin bilgi ve çalışmalarını birleştirmek suretiyle her zaman
dernek şeklinde örgütlenmeleri mümkün bulunmaktadır. Farklı bir
uygulama sendikaların marjinalleşmesine sebep olabileceği gibi
halen sayıları 92 bin civarında olan derneklerin de sendikalar
şeklinde örgütlenmelerine neden olabilecektir. Diğer yandan çalışma
hayatına ilişkin uluslararası metinlere bakıldığında da
"sendika"dan işçileri temsil eden kuruluşların kastedildiği
görülmektedir." SENDİKA YARGIYA GİDECEK Emekli-Sen’in Avukatı
Süleyman Beysülen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın verdiği yanıtla sendikanın tüzel
kişiliğini tartışmaya açtığını söyledi. Beysülen, bakanlığın,
Sendikalar Kanunu hükümleri ve Anayasa’nın 51. maddesine göre,
emeklilerin sendika kuramayacaklarını belirterek, toplusözleşme
yapılmasının da mümkün olmadığını savunduğunu ifade etti. AB’ye
uyum sürecinde Türkiye’nin onayladığı sözleşmelerde sendika kurma
hakkının "herkese" tanındığına dikkati çeken Beysülen, bakanlığın
olumsuz yanıtının dayanağının, burada kullanılan "herkese"
ifadesinin, "çalışan ve çalıştıranlar" olarak yorumlanması olduğunu
kaydetti. Uluslararası sözleşmelerdeki tarifin emeklilere de
sendika kurma hakkı tanıdığını ileri süren Beysülen, "Anayasa’nın
90. maddesinde yapılan değişiklikle, usulüne göre onaylanmış
uluslararası sözleşmelerin iç hukukla yaşanabilecek uyuşmazlıklarda
esas olacağı hükmünden hareketle, Türkiye’deki emeklilerin de
sendika kurma hakkı ortaya çıkıyor" dedi. Süleyman Beysülen, konuyu
yargıya taşıyacaklarını dile getirerek, dava dilekçesini yarın
İdare Mahkemesi’ne sunacaklarını bildirdi. ÖNERİ Emekli-Sen’in
yasal bir sendika olduğu ve üyeleri adına toplusözleşme yapma hakkı
bulunduğu ifade edilen öneride, sendika üyesi emeklilerin taban
aylığının 750 YTL olması ve bunun altında kalan aylıkların bu
miktara çekilmesi isteniyor. Emekli aylıklarında yapılacak
artışlarda, uygulanan farklı yöntemlerin ortadan kaldırılması
gerektiği belirtilen öneride, aylıklara 2006 yılının birinci 6 ayı
için yüzde 30 oranında, ikinci 6 ayı için de TÜFE artışı oranına
yüzde 2 refah payı eklenerek zam yapılması talep ediliyor. Öneride,
emeklilere, Ocak ve Temmuz aylarında olmak üzere 2 aylık tutarında
ikramiye verilmesinin de yer aldığı bir dizi ekonomik ve sosyal
talep bulunuyor.