Emekli müşteşar 28 Şubat'ı anlattı
Abone olTBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu, emekli Başbakanlık Müsteşarı Özgün Ökmen'i dinledi.
28 Şubat döneminde Başbakanlık'ta bürokrat olarak görev
yapan Özgün Ökmen, Batı Çalışma Grubu ile doğrudan bağlantıda
bulunan bürokrat olmadığını belirterek, ''O tarihte bu görevi
yürüten Başbakanlık Müsteşarı ve ilgili Müsteşar yardımcıları
vardı'' dedi.
TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu, Ökmen'i dinledi. Ökmen, kamuda 32 yıl görev yaptığını, Başbakanlık'ta 11 hükümet, 6 Başbakan ve 8 Müsteşar ile çalıştığını belirterek, Müsteşar Yardımcısı iken emekliye ayrıldığını anlattı.
Ökmen, ''Başbakanlık'ta 8 Müsteşar da beni sevmedi, hükümetlerin siyasi iş ve işlemlerine karışmadım. Devletin ciddiyetiyle yapmam gereken işi yaptım'' dedi.
Bürokrat kimliğiyle yasal ortamlarda uzak durduğunu belirten Ökmen, ''bürokrasinin emir komuta ettiği görevleri yapan, bakanların odasına girip çıkmayan, işini iyi yapan, personelini çok seven, onları kimseye yedirmeden'' görev yaptığını anlattı.
AK Parti Kayseri Milletvekili Yaşar Karayel'in, ''Batı
Çalışma Grubu ve Koordinasyon Takip Kurulu çalışmaları, asker
kesimiyle nasıl bir koordinasyon olduğu, Başbakanlık'ta 1997
yılında yapılan bir sınavı kazandığı halde göreve
başlatılmayanlar'' ile ilgili sorularına karşı Ökmen, 50.
Hükümet'te Başbakanlık'ta personel işleri ve üçlü kararlardan
sorumlu daire başkanı olduğunu, sonraki süreçte Personel ve
Prensipler Genel Müdürlüğü'ne atandığını söyledi.
1997 yılında yapılan sınav komisyonunda olmadığını ama sonraki süreçte onayları ve belgelerinin ilgili bakan ve Hükümet tarafından alınmış bir takım belgelere dayandırıldığını anlatan Ökmen, sonradan hukuk tarafından iptaliyle işlemin yeniden tesis edildiğini belirtti.
Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürü'nün Batı Çalışma Grubu'nun üyesi olmadığını ifade eden Ökmen, şunları söyledi:
''Ben Batı Çalışma Grubu ile doğrudan bağlantıda bulunan bürokrat olmadım. O tarihte bu görevi yürüten Başbakanlık Müsteşarı ve ilgili Müsteşar yardımcıları vardı. Sonradan Başbakan Mesut Yılmaz'ın açıklamalarıyla bunun takip kuruluna dönüştürüldüğü ve yasalaştırıldığı sözü, o tarihte işlemi yürüten müsteşar ve müsteşar yardımcılarıdır. Ben ilgili Bakan'ın imzasıyla gelen ve kurumlar arası atamaya ilişkin yazı gönderilen konuda özlük işlerini yapan memur sıfatından öteye gitmiş değilim. Şu anda Başbakanlık'taki Personel ve Prensipler Genel Müdürü nasıl hükümetlerin görevini yapıyorsa, ben de o tarihte kanun, tüzük ve yönetmeliklere aykırı olmamak kaydıyla hiçbir arkadaşımızın doğrudan adli ve idari davasına muhatap olmadan hukuk içinde işleri yürüten bir bürokrat ve memur sıfatıyla çalıştım. Genel Müdür olarak benim böyle bir görevim hiç olmadı. Ne yazılarım, ne parafım, ne ilgim var.''
HERKES POZİSYONUNU ALIYOR
AK Parti İstanbul Milletvekili Feyzullah Kıyıklık'ın ''28 şubat muhtırası gerekli miydi, topluma getirisi ve götürüsü ne oldu?'' sorusuna Ökmen, hiçbir darbe ve muhtıranın ülkeye kazanç getireceğini düşünmediğini, bu görüşünü bugün de taşıdığını söyledi.
Ökmen, ''darbenin memurlar üzerinde çok büyük etkisi oldu mu?'' sorusuna, ''Hukuki olarak yargıya intikal eden bir kaç olay dışında olmadı. Herkes kendine göre pozisyonunu alıyor. O gün kiminle irtibata geçeceğini herkes çok iyi biliyor'' karşılığını verdi.
Kıyıklık'ın ''O dönem fişlenen insanlar oldu mu, kurumda çalışan imam hatip mezunları üzerinde çalışma yaptığınız söyleniyor. İmam hatip kökenli memurlarıyla özel bir ilginiz oldu mu?'' demesine Ökmen, ''Evet oldu. Ben imam hatip mezunlarını koruyup kollayan bir bürokrat oldum. Benim yanımda çalışan böbrek hastası çocuğun vefatı üzerine, o tarihte türbanlı eşini devlet arşivlerine atayacak kadar medeni cesaret gösterdim. Hala çalışıyor. Şu anda Cumhuriyet arşivlerinde imam hatip mezunu daire başkanı arkadaşımızın atanmasında irade gösterdim. İsterseniz isimlerini vereyim çağırın sorun'' diye konuştu.
Ökmen, o dönemde brifinglere çağrılmadığını ve katılmadığını belirtti. İrtica ile ilgili bir soruya karşılık Ökmen, şöyle konuştu:
''Ben Anadolu çocuğuyum. Anadolu çocuğu olmak özellik ister. 52 yaşında emekliliğe zorlanan bir bürokrat oldum. Benim mağduriyetimi siz açıklar mısınız? Neden alındığımı, hukuka giderek kazandığım halde 4 defa görevden alındığımı açıklayabilir misiniz? Benim daha 10-15 yıl hizmet etmem gerekiyordu. Bunu da alnımın akıyla yapacaktım. Olmuyor, bazı şeyler olmuyor. Hatam neydi biliyor musunuz? Bu kadar hükümetlerin kurulduğu, müsteşarların geldiği ortamda kalamazsınız ki zaten Sizi sevmiyorlar ki. Dalkavukluk yaparsanız sizi çok seviyorlar. İşinizi iyi yaparsanız maalesef sevmiyorlar.''
Toplantının sonunda Kıyıklık, Ökmen'i tebrik ederek Komisyon'dan uğurladı.