Türkiye’nin aşamadığı kronik problemleri var. Bunlardan biri de
elitist hukuk anlayışı. Cumhuriyet tarihinde bir çok örneğini
gördüğümüz bu anlayış daha önceki yazılarımda da değindiğim
potansiyel suçlu kavramı ile mündemiçtir.
Nedir bu elitist hukuk anlayışı? Normal şartlar altında,
demokratik bir hukuk devletinde yasal düzenlemelere uyma açısından
herkes eşittir. Kanun ile tanınmış bir imtiyaz olmadığı sürece
hukuka uyma konusunda hepimiz eşitiz. Kağıt üstünde böyle olsa da
uygulamadaki durum farklı. Çünkü Türkiye’nin potansiyel
suçluları-olağan şüphelileri ve kendini imtiyazlı ilan eden bir
güruhu var.
Söz konusu meselenin en yakın örneği yine CHP üzerinden tezahür
etti.
Herkesin bildiği üzere 17-25 Aralık operasyonu hükümeti
düşürmeye yönelik açık bir darbe girişimiydi. Başta Zekeriya Öz
olmak üzere Fetönün ajanları Erdoğan’a saldırmak için bir kurgu
yaptı. Ancak bu kurgu tutmadı. 15 Temmuzla beraber de kendi
kurdukları tuzağa düştüler. Buna rağmen 17-25 Aralık konusu
açıldığında hala Fetö ağzıyla konuşanlar var. Zekeriya
Öz’ün argümanlarını kullanan bir sürü CHP kurmayı var. Bu
problemin bir kısmı.
Asıl problemli tarafa gelince..
17-25 Aralık çamurunun Erdoğan’ın üstüne bulaşması için
ellerinden geleni yapanlar iki cümlelerinden birinde yargıya hesap
verme, hukukun üstünlüğü ve kanun önünde eşitllik argümanlarını
kullanıyorlardı. Bu argümanların hepsini kesinlikle inandıkları
için kullanmıyorlardı. Bütün amaçları 17-25 Aralık operasyonunun
Erdoğan’ı haksız şekilde yerinden etmesiydi. Tıpkı yakın
zamanda Brezilya’da ve Pakistan’da olduğu gibi. Daha da
acıklı olanı bizim mahallenin yazar çizer taifesi de dut yemiş
bülbül gibi olayları izledi. Bazı istisnalar hariç hukukun
suiistimal edildiğini ve yargı mekanizmalarını istismar ederek
Erdoğan’a saldırdıklarını ortaya koyan olmadı. Kimin bilgisi kıttı,
kiminin yüreği..
Şimdi daha tutarsız ve acıklı olan tabloya bakalım. Mit Tırları
ihanetiyle ilgili yargılanan CHP Milletvekili Berberoğlu 25 yıl
ceza aldı. Berberoğlu’nun söz konusu bilgileri Kılıçdaroğlu’ndan
aldığı ve bu şekilde servis ettiği iddiası kuvvetli şekilde
yayılmaya başladı. Devletin en üst makamında olan
Cumhurbaşkanı Erdoğan dahil bu işin sonunun Kılıçdaroğlu’na uzanma
ihtimali olduğu söylendi.
Peki karşı tarafın savunması ne oldu? Tam olarak şu oldu:
‘’Kılıçdaroğlu vermiş olsa bile tutuklanmamalı, hapse atılmamalı.
Bu iç siyasetin dengelerini bozar.’’ Bunun karşısında da kimse şunu
demedi ve hala demiyor: 17-25 Aralık kumpasında Erdoğan
tutuklanmalı, bu işin sonu ona varacak diyenler konu
Kılıçdaroğlu’na gelince niye ağız değiştirdi?
Kaldı ki 17-25 Aralık kumpasının Fetö işi olduğu açık şekilde
ortaya çıktı. Buna ek olarak MİT Tırları ile ilgili ihanetin de
Fetö operasyonu olduğu ayan beyan ortada. Velhasıl 17-25 Aralık
sürecinde dönemin Başbakanını Fetö eliyle mahkum ettirmek
isteyenlerin hukuk ve adalet lakırdılarının tam anlamı ile hukuk
istismarı olduğu ortaya çıktı.
Ne çarpık, ne tutarsız ne ahlaksız bir anlayıştır bu demeden
edemiyoruz. 17-25 Kumpasında Erdoğan içeri atılmış olsa idi, onlara
ve dış destekçilerine göre hukukun üstünlüğü tezahür edecekti. İç
ve dış medyalarında Türkiye’nin normalleştiği ve Türkiye’de
demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkelerinin sonunda oturduğu
cihetinde kirli haberler yaparak ihanetlerini pekiştireceklerdi.
Türkiye’nin en büyük partisinin lideri ve Başbakan olan birinin
Fetö eliyle içeri atılması ise iç siyasi dengeleri hiç
bozmayacaktı. Şimdi ise iç siyasi dengeler bozulur yaygarası
koparıyorlar!
Peki kimin için bu yaygara: Fetö ve PKK ile el ele
yürüyen, ‘’velev ki terörist, silahı yoksa niye vuruyorsun’’ diyen
kasetten bir başkan için. MİT Tırları ihanetine karışmış
olsa dahi onun yargılayamazsınız diyorlar. Çünkü o
dokunulmaz; çünkü onlar elit, çünkü onlar imtiyazlı..
Ancak onlar dilerse, size iftira atıldığında dahi, şiir
okuduğunuzda dahi yargılanırsınız. Çünkü onlara göre hukukun
üstünlüğü değil üstünlerin hukuku geçerlidir.
Ben üstüme düşeni yapayım İbrahim’in ateşine su taşıyan karınca
misali: Tutarsız, ilkesiz ve ahlaksızsınız! Başbakan asarak,
jüritokratik mekanizmalar ihdas ederek ya da türlü ayak oyunları
ile hükümetler yıkarak iç siyasete ayar verdiğiniz o günler geçti.
Anormallik sizde ve sizin devrinizdeydi. Şimdi
normalleşiyoruz, alışın..