Eli öpülesi müdür
Abone olYıldıztepe İlköğretim okulu Müdürü Azmi Torun, bu öğrencilerden 20'sinin ailesini ikna etmeyi başardı...
Bağcılar'daki Yıldıztepe İlköğretim Okulu Müdürü Azmi Torun, kurduğu sistemle, okula gönderilmeyen 33 öğrenciyi tespit etti. 20'sini ikna ve maddi yardımla okula geri döndürdü Bağcılar'da 4000 öğrencisi bulunan Yıldıztepe İlköğretim Okulu Müdürü Ömer Azmi Torun, tam bir dedektif gibi. Maddi ya da başka nedenlerle okula gelemeyen öğrencilerin çoğunlukta olduğu bir ilçede müdürlük yapan Torun, kurduğu sistemle birinci yarıyılda okula kaydını yaptırıp gönderilmeyen 33 öğrenci tespit etti. Bu öğrencilerden 20'sini ikna ederek ve maddi yardımla okula geri döndürdü. Okula büyük bir heyecanla geri dönen öğrencilerin çoğu doktor olmak istiyor. Çünkü ya annesi kanserden ölmüş ya da evde hasta bir babası veya kardeşi var. Özel sistem kurdu Değişik illerde ve kademelerde 25 yıldır eğitim - öğretime hizmet veren Torun, 1999 depreminde büyük hasar gören ve yeniden yapılan Yıldıztepe İlköğretim Okulu'na 2001 yılında inşaat halindeyken müdür olarak atandı. Okulun yapım aşamasında da birebir bulunan Torun'un eğitime yaptığı en büyük katkı ise okula gönderilmeyen öğrencilerini kurduğu bir sistemle geri döndürmek. Devamsızlığı takip ediyor Torun, 4 bin öğrencisinin kaydını bilgisayarda topluyor. Devamsızlık durumlarının da kaydedildiği sistemde, bilgisayar 7 gün okula gelmeyen öğrenciler konusunda uyarıyor. Öğrenci, mazeretsiz okula gelmiyorsa aileye yazı yazılıyor. Yine devam etmiyorsa veli okula çağrılıyor. Gelmezlerse duruma göre hizmetli, ilgili müdür muavini ya da müdür kapıya gidiyor. Kovan, tehdit eden oluyor Torun, öğrencilerin okula gönderilmeyiş nedenlerini şöyle açıklıyor: "Ekonomik nedenler öncelikli. Bunlara hem yardımseverlerin hem de belediyelerin destekleriyle maddi yardımda bulunuyoruz. Okumak istemeyen, 'Yaşım geçti' diyenler oluyor. 'Kız çocuğu okula gider mi? Okuma yazma öğrendi, ne işi var?' diyorlar. Bunları ikna ediyoruz. Gerekirse imam, müezzin, din kültürü öğretmenlerimize 'İslam gereği inancımızda her ferdin okuması gerektiğini telkin edin' diyoruz. Kızların okumasını istemeyenler ailede genelde babalar değil, dedeler oluyor. Kovan, kapıyı açmayan, tehdit edenler oluyor. Bu durumlarda da o ailenin yakını, muhtar, gittikleri dernekler aracılığıyla konuşup ikna ediyoruz. Hiç ulaşamadıklarımız ise haciz nedeniyle izini kaybettirmek isteyen ailelerin çocukları. Bunların sayısı ise oldukça fazla." Gazel'in babası ikna oldu Batmanlı Gazel Değirmenci (12), 5. sınıf öğrencisi... O ileride öğretmen olmak istiyor. İşte Gazel'in sözleri: "9 kardeşiz. Maddi durumumuz kötü. Okula 2 ay gidemedim. Bir ay konfeksiyonda çalıştım. Babam 'okuma, çalışma, evde dur' deyip işten aldı. Bir daha okula gelemeyecektim yani. Müdür Bey, babamla konuştu, ikna etti. Öğretmen olmak istiyorum. Çünkü onlar çok iyiler." İmam Hatip'e gideceğim Ordulu Mehmet Ömerustaoğlu (14), 8. sınıf öğrencisi. O da duygularını şöyle anlatıyor: "Annemi 4 yaşındayken kanserden kaybettim. Bana ve kardeşime üvey annem ve babam bakıyor. Ama evde okuma yazma bilen yok. Derslerim kötüydü. Babam 'Ya okuyacaksın, ya çalışacaksın' dedi. 2 ay okula gidemedim, dönercide çalıştım. Öğretmenler ailemi aradı. Burdan İmam Hatip'e gideceğim. Hem yatılı, hem de yardımcı olabilecek hocalar var. Belki imam, belki de öğretmen olurum. Aslında hayalim doktor olmak. Annem gibi kanserlileri kurtarmak için." 'Ben okuyamadım, artık kızım okusun istiyorum' Diyarbakırlı Dilan (12) ve Fırat'ın (11) annesi Vildan Güneş, şöyle konuşuyor: "İstanbul'a geldiğimizde evimiz yoktu, 4 ay inşaatta kaldık. Şimdi bir dükkânda kalıyoruz. Eşim hasta. Ben evde kazak dikiyorum. Çocukları maddi nedenlerle okula gönderemedik. Okul bize yardım etti. Erkek her zaman kendini kurtarır. Ben okuyamadım, artık kızım okusun istiyorum." Kaynak : Milliyet/Pınar Aktaş Fotoğraflar: GARBİS ÖZATAY