Eli maşalı Prof. DEHŞETİ
Abone olFizik profesörü ile 35 yıllık evliliğini bitirmek isteyen Nesrin Kantarcı'nın anlattıkları inanılır gibi değil..
Profesör eşinin boşanma davası açtığı Nesrin Kantarcı, 37 yıllık
evliliğini ağlayarak anlattı: Sırtımda oklava kırdı. Ütü, çekiçle
vurdu.
Fizik profesörü Ziya Kantarcı'nın boşanma davası açtığı eşi Nesrin
Savaş (Kantarcı) "Bunları okuyan tek kadını bile şiddetten
kurtarabilirsem ne mutlu bana" deyip konuştu:
Tokat, tekme, dayak
"37 yıl önce evlendik. Daha ilk hafta sözlü şiddet başladı. Sonra
itip kakmalar, tokatlar geldi. Yer silerken tekmeliyordu. Sırtımda
oklava kırdı. Uyurken uyandırıp dövdü."
Evde üzüntü partileri
"Niye vurduğunu sorduğumda, öldürmediğime dua et' derdi. İki
çocuğum küçükken üzüntü partileri düzenlerdik. 'Babanız ruhsal
sorunlu, istemeden yapıyor' derdim. Onlar da dinlerdi..."
Profesör kocamdan 35 yıl dayak yedim
Bugünkü hikâye 58 yaşındaki bir kadının kendi kimliğini bulma
çabası. Bu, her dakikası sözlü ve fiziksel şiddetle geçen 35 yıllık
bir evliliğin öyküsü.
Bugünkü Pazartesi Sohbeti'nin konuğu fizik profesörü kocası
tarafından tam 5 yıl evden çıkmasına, perdeleri bile açmasına izin
verilmeyen Nesrin Savaş... 35 yılın ardından eşinden boşanıyor.
Kendisiyle, çocuklarıyla, hayatla hesaplaşıyor. "Yaşadıklarım
herkese ibret olsun" diyor ve ekliyor: "Gençlik, bilmezlik, maddi
gücün olmayışı, aptallık, ne derseniz deyin; Hikayemi okuyan tek
bir kişiyi şiddetten kurtarabilirsem büyük mutluluk olacak bana. O
yüzden avukatlara söylüyorum. Amacım para pul, nafaka falan değil.
Amacım iyi yetişmiş, iyi okumuş bir profesörün bile evinde nasıl
şiddet uygulayabileceğini gözler önüne sermek. Bu insanlar şiddetle
büyüyor, güçleniyorlar. Üstelik onlara biz izin veriyoruz."
SÖZLÜ ŞİDDET
Nesrin Savaş ticaretle uğraşan bir baba ile ev hanımı bir annenin 4
çocuğundan biri. Lise 2. sınıftayken annesinin baskısıyla
komşularının oğlu Ziya Kantarcı ile evleniyor. Ziya Kantarcı
gelecek vaat eden bir fizik öğrencisi. "Aşık olmadım kocama.
'Sevdin mi' derseniz, ona bile vakit bulamadım. Apar topar
evlendik. Londra'ya gittik. Eşim aslında 1938 doğumlu ama doktora
bursu için yaşını 4 yaş küçülttü. Burs iyi hoş ama sadece okuyan
için. O okuyor ben çalışıyorum. Çocuk bakıyorum. Kısa bir süre
sonra eşim bursunu da kaybetti. İkiüç kat fazla çalışmaya başladım.
Kızım doğmuştu. Aileyi ayakta tutma görevi benimdi."
Ya şiddet? İlk ne zaman başladı?
(Derin bir iç çekiyor) "Evliliğimizin birinci haftasında sözlü
şiddet başladı. Ben tabii aptal kafa beni kıskanıyor da o yüzden
diye düşünüyorum. Metroda oturuyoruz, karşımdaki adam fazla bakıyor
diye olay çıkarıyor, adama bulaşıyor, bana bağırıyor. Fiziksel
şiddet evliliğin 5'nci yılında objelerle vurmasıyla başladı."
Peki ama bir kadın ilk dayak yediği zaman ne hisseder, terk
etmeyi istemez mi?
(Gözyaşları dökülmeye başlıyor) "Bana o anda deseler ki soğan ekmek
yiyecek paran var, çocuğuna ve sana başını sokacak bir yer
sağlayacağız, bir dakika bile durmazdım. Çalışıyordum ama tek
başına kalınca kolay mı?..." Nesrin-Ziya Kantarcı çifti, Ziya
Kantarcı'nın okulu bittikten sonra Ankara'ya dönmüşler. Ziya Bey,
önce Hacettepe, ardından Eskişehir Anadolu Üniversitesi'nde öğretim
üyesi olarak çalışmış. Ardından Gazi Üniversitesi'ne geçmiş. Nesrin
Savaş bakın eşini nasıl anlatıyor: "Eşim iyi bir fizik profesörü
oldu. Dalında çok iyidir. Tanısanız, bu mu anlattığınız şiddet
gösteren adam dersiniz. Öyle kibar öyle nazik, öyle centilmen. Ama
o sadece dış görünüş. Dış görünüş insanları yanıltabiliyor."
NİYE İKİNCİ ÇOCUK
İnsan bu kadar şiddetin, memnun olmadığı evliliğin
içindeyken niye ikinci kez hamile kalır?
Nesrin Savaş
"Hayatımın en büyük aptallığı tabii" diyor. "Şu anda biroğlum
olduğu için memnunum, o ayrı. Ama o zaman tek çocuk olmasın, kardeş
lazım diye düşünüyordum. Arkadaşlarım da öyle telkin ediyordu.
Üstelik çevremdeki hiçbir evlilik benimkinden iyi değildi. Hepsinin
içinde şiddet vardı. Ben zannediyordum ki bu kadar şiddet olağan."
Önce ufak tefek itip kalkmalar ve tokatlarla başlayan şiddet yıllar
geçtikçe yerini oklava, çekiç gibi objelere bırakmış. Nesrin Savaş
"Büyük kızım evlenip Amsterdam'a yerleşti, küçük oğlumla baş başa
kaldım, sırf onun için sustum" diye anlatıyor. "Ama ne kadar
yanlışmış." Nesrin Savaş'ın oğlu ablasını yanına okumaya gidince
Nesrin Savaş için farklı bir dönem başlamış. Tam 5 yıl sürecek
hapis dönemi.
EVE KAPATILDI
"Bir gün eve geldi. 'Sen bundan sonra dışarı çıkmayacaksın' dedi.
Perdeleri kapattı. Neymiş efendim karşıdaki apartmandaki adamla
flört ediyormuşum. Zaten daha önce üst komuşlarla da kavga etti,
dayak yedi geri geldi. Önce şaka zannettim. Ama ciddiydi. 5 yıl
beni evde hapsetti. Arada bir haftalık izinlerim oluyordu. Tabii
onunla çıkmama izin vardı. Bütün gün yemek yapıp, kitap
okuyordum."
Ya şiddet?
"Kocam Hitler'di, ben ise bir Yahudi" diye başlıyor anlatmaya.
"Yeri silerken tekme yiyordum. Tek hatırladığım 'Aynı yere vurma'
diye bağırışım. Ağlıyor 'Lütfen başka yere vur' diye bağırıyordum.
Başımdan kanlar akıyordu, o ise ellerine bulaşan kanı lavaboda
yıkıyordu."
AVRUPA'YA KAÇTI
Nesrin Savaş dayak, tehdit ve işkence ile geçen günlerinden kızı ve
damadı sayesinde kurtulmuş. Kocasını kızının yanına bir süreliğine
tatile gideceğine ikna etmesi 6 ayını almış. En sonunda Amsterdam'a
kaçmayı başarmış. Bir yıl sonra döndüğünde ise bir boşanma
dilekçesiyle karşılaşmış. Boşanma davası devam ediyor. Nesrin Hanım
"O kadar dayak yedim, hiç sağlık raporu almadım. Ben kocamı terk
etmedim çünkü hasta olduğuna inandım" diyor.
"Kocanız kanser olursa ne yaparsınız, doktora götürürsünüz, benimki
beyninden rahatsızdı. Ben de bin bir ricayla, kandırmacayla onu
doktora götürdüm. İlaç verdiler, tanı koydular. Eve gelince bütün
ilaçları çöpe attı, 'İstersen sen iç' dedi bana. Gereksiz bir
vicdan muhasebesi yaptım. Çocuklarımın babası diye sesimi
çıkarmadım. Ama kitap okudukça anlıyorum ki yaptığım kesinlikle
yanlışmış. Bugün hikayemin yazılmasını işte bu yüzden istiyorum. "
Çoğunuzun Nesrin Savaş için "İyi de niye o kadar yıl katlandı?"
diyeceğinizi biliyorum. Bu hikayeyle ilgili kuşkusuz çok yorum
yapılabilir. Ama bence önemli olan sebebi olsun ya da olmasın
şiddetin bir özürü olmayacağı gerçeği. Bu hikayede sizce tek suçlu
terk edip gidemeyen Nesrin Savaş mı? Bir düşünün.
Suçlanan koca: Özel
hayatım
Nesrin Savaş'ın bu iddiaları üzerine,
suçlanan eş Prof. Dr. Ziya Kantarcı'yı aradım. Çünkü avukatı tüm
iddiaları doğrulasa da, ortada, sadece bir kadının tek taraflı
iddiaları vardı. Ve suçlanan kişi, zaten eşinden boşanmak için dava
açmıştı. Prof. Kantarcı şu açıklamayı yaptı: "Bu benim özel
hayatım. Eşimle boşanıyoruz ama bu olayın yargıcı siz değilsiniz,
mahkemedir. Onlar karar verecek. Ben bir öğretim üyesiyim. Şu anda
ğrencilerim ders vermemi bekliyor. Bunlarla uğraşacak vaktim
yok..."
Kantarcı'nın açtığı boşanma davası, ekimde görülmeye
başlanacak..
Davada Nesrin Savaş'ın iki tanığı olacak, kızı ve oğlu. Ancak iki
kardeş halen Amsterdam'da yaşadıkları için, tanıklıkları elçilik
aracılığıyla gerçekleşecek. Davanın Ekim ayına atılmasının nedeni
de bu...
Söyleşi: Balçiçek Pamir
Kaynak: