Elektrik üretimimiz ciddi şekilde arttı
Abone olGörev süresi dolan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Hasan Köktaş, “2002 ile 2014’ü kıyasladığımızda, 2002’de yaklaşık 30 bin ...
Görev süresi dolan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK)
Başkanı Hasan Köktaş, “2002 ile 2014’ü kıyasladığımızda, 2002’de
yaklaşık 30 bin megavat düzeyinde bir kurulu güç varken, bugün
itibarıyla 64 bin megavatlık bir kurulu güce Türkiye ulaşmıştır.
Elektrik üretimimiz ciddi şekilde arttı” dedi.
EPDK Başkanı Köktaş, enerji sektörü ve EPDK özelinde 6 yılın genel
değerlendirmesini yaptı. Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre
enerjinin tüm segmentlerinde 2035 yılına kadar 37,4 trilyon
dolarlık yatırım yapılacağını, bunun da yıllık 1 buçuk trilyon
dolar yatırım anlamına geldiğini söyleyen Köktaş, bu rakamın
yaklaşık yarısının elektriğe, kalanın ise diğer enerji
segmentlerine aktarılacağını ifade etti. Enerji sektörünün
Türkiye’de son 6 yıldır çok önemli büyüme yakaladığını, bazı yıllar
en çok büyüyen sektör olduğunu, lokomotif haline geldiğini anlatan
Köktaş, "Bankacılık sektöründen elde edilen proje finansmanı
kredilerinde enerji sektörü bir numaradır. Doğrudan yabancı
sermayeden pay alan enerji sektörü en fazla pay alan sektör
durumundadır. İSO 500’e baktığımız zaman enerji sektörünün payı
giderek artmaktadır. 2008’de yüzde 18’lerdeyken, bugün yüzde
23’lere çıkmıştır. Hatta daha da artıyor. Enerji sektörünün temel
trendleri çok iyi ve iyiye doğru gidiyor" değerlendirmesini
yaptı.
Elektrik ve doğal gaz sektöründeki büyümenin diğerlerinden daha
fazla olduğunun altını çizen Köktaş, bu iki segmentte dünyada en
hızlı büyüyen ülkelerden birinin Türkiye olduğunu kaydetti.
EPDK’nın toplam 30 binin üzerinde lisans verdiğini, bireysel ve
kurumsal olarak iki büyük dönüşümü aynı anda yönetmeye
çalıştıklarını bildiren Köktaş, "Bu dönem EPDK’nın tarihinde belki
en zor dönem olarak tarihe geçecektir" dedi.
Bu dönemde kurumsal dönüşümleri ve aynı zamanda vizyonları da
değiştirdiklerini söyleyen Köktaş, "Aslında üçü bir arada
diyebileceğimiz, liberalleşme, özelleştirme ve düzenleme
işlemlerinin tamamını aynı dönemde yaptığımız bir süreci yaşadık"
diye konuştu.
Elektrikte 2013 yılını 64 bin megavatlık kurulu güçle
tamamladıklarını açıklayan Köktaş, şunları söyledi:
"EPDK’nın olağanüstü katkılarıyla, verdiği lisanslarla, Türkiye
elektrik kurulu gücünü ikiye katlamıştır. 2002 ile 2014’ü
kıyasladığımızda, 2002’de yaklaşık 30 bin megavat düzeyinde bir
kurulu güç varken, bugün itibarıyla 64 bin megavatlık bir kurulu
güce Türkiye ulaşmıştır. Elektrik üretimimiz ciddi şekilde
arttı.”
“KURULU GÜCÜN YARISI YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARINDAN
GELMEKTEDİR”
Köktaş, EPDK’nın kurulduğu günden bu yana verdiği lisanslarla
devreye giren 25 bin megavatlık gücün 23 bin 500 megavatının son 6
yılda devreye alındığını, bunun kümülatif bir gelişme olduğunu,
artarak devam edeceğini belirterek, 2013 yılında yaklaşık 6 bin 900
megavat civarında bir kurulu gücün sisteme ilave olduğunu ifade
etti. Köktaş, "Türkiye rekorudur bu. Kurulu gücün bu noktalara
çıkması bir rekordur. Ümit ederim bundan sonra her yıl bu rekoru
egale edecek şekilde devam emiş oluruz. Toplam kurulu gücün
yaklaşık yarısı yenilenebilir enerji kaynaklarından elde
edilmektedir. Bir yıl içerisinde yeni kurulu güç olarak sisteme
ilave ettiğimiz kurulu gücün yarısı yenilenebilir enerji
kaynaklarından gelmektedir" diye konuştu.
“GÜNEŞ İLE İLGİLİ TÜM HUKUKİ ALTYAPIYI YAPTIK”
Türkiye’nin elektrik üretiminde nükleer ve güneş dışında tüm
kaynakları kullandığını bildiren Köktaş, "Güneş ile ilgili tüm
hukuki altyapıyı yaptık, harika bir altyapı tasarımı yaptık. En son
lisans yönetmeliğiyle de başvuru, ölçüm usul ve esaslarını ilan
ettik. Güneş ve rüzgarla ilgili her yıl TEİAŞ’ın 10 yıllık
projeksiyonlar yayınlayarak, ihale yapma yoluyla başvuru alma
prensiplerini belirledik. Dolayısıyla artık ne zaman alınacak,
önümüzü göremiyoruz. Ne tür kapasite oluşabilecek gibi sorulara
bugünden 10 yıllık perspektif ortaya koyduk ve cevap üretmiş olduk.
Başvuruları aldık, başvuru dosyalarında yatırımcılardan kaynaklanan
bir takım eksikliklerden dolayı bir miktar gecikmemiz var. O
gecikmeyi kısa süre içerisinde kurum gidermiş olacak. Son aşamaya
geldi. Kısa süre içerisinde Yenilenebilir Enerji Genel
Müdürlüğümüzün de değerlendirmeleri alınarak ihale aşamasına gelmiş
olacak” şeklinde konuştu.
72 ilde fiilen doğal gaz kullanıldığını, EPDK kurulmadan önce 2002
yılından önce 5 ilde doğal gaz bulunduğunu anlatan Köktaş, diğer
illere de kısa sürede ihaleleri tamamlanarak doğal gaz
iletileceğini ifade etti. Doğal gaz sektöründe hiçbir kamu kaynağı
kullanmadan çok önemli yatırımlar yapıldığını ve bu şekilde 10
milyon abone oluşturulduğunu belirten Köktaş, yaklaşık 14 milyon
aboneye ulaşılabilecek kadar da altyapının hazır bulunduğunu
kaydetti. Türkiye’nin doğal gaz tüketiminin 2013 yılı itibarıyla 47
milyar metreküp civarına çıktığını bildiren Köktaş, Türkiye’nin
doğal gaz tüketiminde en çok büyüyen ülkelerinden biri olduğunu
söyledi.
“EPDK OLARAK 30 BİNİN ÜZERİNDE LİSANS VERDİK”
Petrol ve LPG sektörünün alt yapısının oturduğunu, lisanslandırma
işlemlerinin tamamlandığını hatırlatan Köktaş, her iki sektörün de
nitelikli kaliteli hizmet üretmeye devam ettiğini bildirdi.
Lisanslara ilgili ise Köktaş, "EPDK olarak 30 binin üzerinde lisans
verdik. Bunun 13 bin 535’ini son 6 yılda vermiş olduk. Güneşin de
devreye girmesiyle Kurum daha da hızlı şekilde lisans vererek
yatırımcının önünü açmış olacak" dedi.
Kurumsal yapıda da değişiklikler yaptıklarını kaydeden Köktaş,
EPDK’da görev yapan 20’ye yakın personelin geçen yıl içerisinde
özel sektöre transfer edildiğini anlattı. Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı’na genel müdür ve üst düzey yönetici olarak EPDK’dan
personel ataması yapıldığını söyleyen Köktaş, "EPDK sadece sektörün
önünü açan, düzenleyen ve sektöre bir ölçüde ağabeylik yapan bir
pozisyonda değil, aynı zamanda sektörün bir mektebi, okulu haline
gelmiştir" şeklinde konuştu.
Gazetecilerin sorularını da cevaplayan Köktaş, bir gazetecinin
Enerji Piyasaları İşletme Anonim Şirketleri’nin (EPİAŞ) 2013
yılının en önemli konularından birisi olduğunu hatırlatarak, önce
Ağustos gibi daha sonra Kasım gibi faaliyete geçer dendiğini ve
daha sonra ise Ocak ayı denilip şimdi Nisan ayına kaldığı
söylentilerinde son durumu sorması üzerine, “Kanunun öngördüğü süre
içerisinde EPDK, gerekli şirket kuruluşuna ilişkin ana sözleşmeyi
kurula indirmiş ve kurul kararına bağlamıştır. Dolayısıyla bu
anlamda bir sorun yok. Şöyle bir sorun var. Oda şudur biliyorsunuz;
üç tane aşamalı bir plan bu. Bir tanesi, bir Bakanlar Kurulu
kararına ihtiyaç vardı ve o Bakanlar Kurulu kararı alındı. İkincisi
ana sözleşmenin onayına ilişkin kurul kararı gerekiyordu, o da
alındı. Üçüncüsü, TEİAŞ’ın ayni sermaye var. O ayni sermaye
konulmasına ilişkin, Yüksek Planlama Kurulu kararı henüz istishan
edilmemiştir. Gecikme bundan dolayıdır. Dolayısıyla da şuanda
Nisan, Mayıs gibi bir takım şey verme yerine, o kararın zaten
istishan edilmesiyle EPİAŞ kurulabilir hale gelecektir. Başka mani
bir hal yoktur, sadece buydu eksiklik. Ümit ederim hızlı bir süre
içerisinde de bu eksiklik giderilmiş olur. Türkiye çok önemli bir
borsaya kavuşmuş olacak sektörümüz, buna da daha işin başından beri
ciddi katkı koyduğumuzu da ifade etmek isterim” cevabını verdi.
Yeni durumun yatırımcı açısından riski bir ölçüde ortadan
kaldırdığını, çünkü yatırım kararının bugünkü koşullara göre
yapılacağını belirten Köktaş, "Yeni durumun enerji maliyetleri
üzerine yansıması olacak. Çünkü yeni kurlarla yapılan
fizibiliteler, bunlara göre verilecek özelleştirme teklifleri
kuşkusuz kurların artış perspektifine bağlı olarak enerji
maliyetleri üzerine bir etki yaratacak, ileriye yönelik bu
kaçınılmaz bir şeydir. Bu sektörün kendisinin yarattığı bir maliyet
değildir" diye konuştu.
Elektrikte 5 yıllık tarife döneminin 2011’de başladığını belirten
Köktaş, yeni dönem metodolojisinin çalışmasına bu yıl
başlanacağını, bu çalışmalarda sektörün içinde bulunduğu koşulların
da yeniden gözden geçirileceğini söyledi. Doğal gaz fiyatları ve bu
alandaki sübvansiyona ilişkin sorular üzerine Köktaş, teorik olarak
dünyanın hiçbir yerinde sübvansiyonlu tarifelerin sürdürülebilir
olmadığını, bir yerlere fatura edilmeyen hiçbir maliyet
bulunmaduğunu söyledi.
BOTAŞ tarafında ne olup bittiğini bilmeden kurumsal görüşü
paylaştığını belirten Köktaş, tüm tarafların, paydaşların asgari
mutlu olabileceği bir yapı içinde minimum ölçüde kar marjı olan,
maliyetlerin sisteme yansıdığı ve otomatik fiyatlandırmanın ortaya
çıktığı sürdürülebilir bir tarifenin oluşturulması gerektiğini
ifade etti. "Maliyet ve makul kar" esaslı bir sistemin herkes için
mutluluk olduğunu belirten Köktaş, bu dengenin de çok iyi korunması
gerektiğini ifade etti. Köktaş, doğal gaza dayalı elektrik üretim
tesislerinin sayısının dengelenmesine yönelik bir soru üzerine,
kurum olarak yükümlüklerini ve finansman kriterlerini yerine
getiren başvurular için lisans verdiklerini anlattı.
“SON DÖNEMDE DOĞAL GAZ BAŞVURUSU İYİCE AZALMIŞTIR, YERLİ VE
YABANCILARIN KÖMÜRE DAYALI ÜRETİM TESİSİ BAŞVURUSU ÇOKÇA
ARTMIŞTIR”
Piyasa koşulları ve enstrümanlarının bu alandaki yönelimlere yön
verdiğini kaydeden Köktaş, "Son dönemde doğal gaz başvurusu iyice
azalmıştır. Yerli ve yabancıların kömüre dayalı üretim tesisi
başvurusu çokça artmıştır. Kömürün, özellikle de yerli kömürün
doğal gazdan daha ucuz olması, stoklanabilir olması bunda etkili
olmuştur. Bu başvurular 3-5 yıl sonra hayata geçecektir. İlave bir
unsur da teşviktir. Doğal gaz teşvikleri ortadan kaldırılmış, yerli
kömüre ciddi teşvikler verilmiştir. Teşvik paketiyle bu yönelim
yapılmıştır. Bunun sonucunu kısa sürede görmüş olacağız" şeklinde
konuştu.
Köktaş, başka bir gazetecinin otomatik fiyatlandırmaya yönelik bir
sorusu üzerine, "Otomatik fiyatlandırmayı öngören YPK kararını 2008
yılından beri, o gün bugündür aynen uyguluyoruz EPDK olarak. Hiçbir
surette o formülün dışına çıkılmamıştır, çıkılamaz. O bir YPK
kararı olarak orada durduğu süre içerisinde. Gaz fiyatlarını biz
değil, ilgili kurum belirliyor. EPDK açısından otomatik
fiyatlandırma harfiyen uygulanıyor şu anda. Ondan hiç kuşkunuz
olmasın. Zerre kadar da oradan bir bağımsızlaşma, sapma da yok.
Olamaz da” şeklinde konuştu.
Piyasada üretim tarafının düzenlemeye tabii olmadığını vurgulayan
Köktaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sadece lisansını veriyoruz, hayata geçmiş oluyor. Dolayısıyla
bizden bir şey talep etme şansları yok EPDK olarak. Mutlular mı?
Mutlu değiller. Türkiye’nin her yıl minimum 3 bin 500 megavat yeni
yatırıma ihtiyacı var. Bunu sürdürülebilir yapmamız gerek.
Konjonktürel bir takım davranışlarla bunu sürdürülebilir yapmazsak
ileride çok daha ciddi sorunlarla karşılaşırız. Bugün elektrik
piyasasının arz sorunu yoktur, iletim, dağıtım sorunu yoktur.
Sistemi sürdürülebilir kılmanın yolu, maliyet artı makul kar
unsurunu tüm segmentler için çalıştırmaya ihtiyaç var."
Konsolidasyon konusundaki bir soruyu yanıtlarken de Türkiye’de
doğal gaz dağıtım, elektrik dağıtım ve elektrik üretimde
konsolidasyon yapılması gerektiğini söyleyen, Köktaş, elektrik
üretiminde irili ufaklı birçok tesis bulunduğunu ve bunun hiçbir
gelişmiş ülkede görülmediğini vurguladı. Köktaş, "Üretim tarafında
da bu kadar bölünmüşlük ciddi şekilde işletmecilik açısından
sıkıntıdır. Elektrik fiyatlarında bir oynama olduğunda batar.
Dolayısıyla konsolidasyona ihtiyaç var. Olmalıdır hızlı bir
şekilde. Aksi takdirde bu bölük pörçük yapı, ölçek ekonomisinin
çalıştığı sürdürülebilir bir yapı değildir" dedi.
ENERJİ PİYASALARINDA DEPOLAMA
"Enerji piyasasında depolama sorunu dışında hangi sorunu çözmek
istediğine" ilişkin bir soru üzerine Köktaş, Türkiye’de enerjide
arz güvenliğinde sorun bulunmadığını söyledi. Çok iyi çalışan bir
piyasa mekanizması oluşturduklarını ve insan kaynaklarına yatırım
yapmalarıyla övündüğünü belirten Köktaş, enerjideki sorunların
arasında depolama eksikliği dışında sorun ve ihtiyaçları
bulunmadığını kaydetti. Doğal gaza gizli zam yapıldığı yönündeki
iddiaların hatırlatılması üzerine Köktaş, "Piyasaya nihai tüketici
tarifesi ilan ediyoruz. Artma, eksilme olan var. EMO bu referansı
göstererek, TETAŞ fiyatlarında indirim olmasına rağmen nihai
tüketici fiyatları aynı kalmıştır diyor. Aslında haberin içerisinde
cevap var. Nihai tüketici fiyatlarında hiçbir değişiklik
olmamıştır, 1 Ekim tarifeleri ne ise 1 Ocak tarifesi de aynıdır.
İkincisi de onlarca tarife parametresinden bir tanesindeki azalışı
söyleyerek bunu söylüyor. Kalanlarındaki artışı bilmiyor. Tarifeyi
belirlerken onlarca maliyet kaleminin hepsinin sonucunda artış ya
da azalış olması halinde fiyatlara yansımış oluyor. Nihai tüketici
tarifelerinde hiçbir değişiklik olmamıştır" değerlendirmesini
yaptı.
Benzin fiyatlarının yüksekliğiyle ilgili bir soru üzerine Köktaş,
ulaşım ve vergi maliyetleri çıkarıldığında Akdeniz çanağındaki
ülkelerle aynı fiyatla satıldığını belirterek, "İç maliyetlerinden
arındırıyorum, ulaşım ve vergilerden. Aksi takdirdeki sorunun
muhatabı biz değiliz" dedi.
(İHA)