Elazığ depremiyle ilgili değişik bir yazı! Bir solukta okuyacaksınız
Abone olElazığ'da meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki deprem üzerine bugüne kadar yazılıp çizilen en farklı yazı Kanal D Ankara temsilcisi Ercan Gürses'ten geldi.
Deprem vergileri ne oldu? HDP’li belediyenin yardımı geri mi
çevrildi? Elazığ depremi 1999’da olsaydı kaybımız ne kadar olurdu?
Depreme dair merak edilen, tartışılan cevabı aranan tüm soruların
yanıtını, Kanal D Ankara temsilcisi Ercan Gürses, kendi blog
sitesinde verdi.
Deprem harcamaları toplanan verginin 10 katı
Devletin elindeki
rakamlara göre şimdiye kadar toplanan deprem vergileri, depreme
ilişkin yapılan harcamaların sadece onda biri…
Başka bir
deyişle, “2003-2019 arası dönemde toplam 66 milyar
liralık dolaylı ve dolaysız deprem vergisi toplanmış. Buna karşılık
depremler ve depremlere ilişkin tedbirler için harcanan para bunun
neredeyse on katı. 625 milyar lira”
Elinde başka rakamlar olanları
bilmem ama bunlar resmi veriler. Devletin ilgili kurumlarında da
mevcut.
Peki bu 625 milyar lira
nerelere gitti?
Mesela 2003 Bingöl
depreminde 2.2 milyar lira harcanmış. Van depremi sonrası harcanan
para 8 milyar lira. Kütahya depreminde 3.5 milyar lira.
Neler yapılmış peki?
Kütahya’da 1050 konut, 14 işyeri. Van’da 26.000 konut, 428 işyeri,
hayvan barınakları, 53 okul vesaire.
Sanılıyor ki depreme
ilişkin harcamalar deprem olunca yapılıyor sadece. Hayır öyle
değil. Her an harcanıyor. Deprem olsa da olmasa da. Ama
görünmüyor.
Mesela depreme dayanıksız
olduğu tespit edilen derslikler sürekli güçlendiriliyor. Kamu
binaları da öyle. Kentsel dönüşüm tüm hızla sürüyor. 376 Emniyet
binası baştan yapıldı. Çürük olan Adliye binaları, cezaevleri
güçlendiriliyor.
Barajlar güçlendiriliyor.
İkincil felaketlere karşı önlemler çok pahalı.
Bunlar alınıyor.
Mesela Elazığ'da ikincil afet olmaması çok
daha büyük felaketi önledi.
Deprem bölgesine en çabuk
ulaşılabilecek yollar yapılıyor. Bunun için deprem haritalarındaki
önceliklere dikkat ediliyor.
Paraların bir
kısmının deprem sonrası sosyal desteklere gittiği, sanayi
altyapılarının güçlendirildiğini de unutmayalım.
Elazığ'da ölü sayısı 4000 olabilirdi
Üst düzey bir devlet
yetkilisinin bize verdiği bilgiye göre, şayet bu kentsel
dönüşümler, bina güçlendirmeleri, altyapı yatırımları, ikincil
felaketleri önleme çabaları olmasaydı Elazığ’da ölü sayısı 40
değil, bunun 100 misli, yani 4.000 olabilirdi.
İlk 24 saatlik plan, 24
günde bile uygulanamazdı.
Şurası kesin.
Türkiye Marmara depreminin
yaşandığı 1999’a göre farklı bir yerde.
Artık AFAD gibi organizatör bir kurum var ve
bu kurumun elinde bütün illerin faaliyet planı var. Mesela ‘X’
şehirde ‘Y’ şiddetindeki bir depremin senaryosu, olası harekat
planı, tüm devlet kurumları ve STK’larla birlikte oluşturulmuş.
Elazığ’da senaryo bire bir uygulanmış.
Elazığ depremi tahminleri tuttu
Acaba AFAD Elazığ’da, 6.8 şiddetinde bir
deprem olacağı öngörüsüyle ilgili nasıl bir senaryo hazırlamış?
Hemen
söyleyelim.
Kent merkezindeki tahminler
tutturulmuş neredeyse. Senaryoda 38-41 can kaybı öngörülmüş. Ama
kırsalda daha büyük yıkım bekliyorlarmış. Neyse ki bu olmamış.
Üst düzey bir
yetkiliye sorduk. “1999’da olsaydı neleri yapamazdınız?” diye.
Aynen
aktarıyorum.
“Bakanlıklar,
belediyeler, UMKE, koordinasyon olmazdı. Bu deprem sonrası TSK
sağolsun İHA’ları tamamen emrimize verdi. 28 Şubat sonrası süreç
için isterseniz hiç konuşmayayım, ne olabileceğini…”
HDP’li belediyenin yardımı geri mi çevrildi
Yetkililer bu
soruyu kabul etmiyor. Gerçeklerin çarpıtıldığını dile
getiriyorlar.
Biraz açalım.
Öncelikle.
Türkiye’de deprem sonrası müdahale, kurtarma ve yardım faaliyetleri
bir organizasyona göre yapılıyor.
Yani.
Her isteyen, her istediği
yerde, her istediğini, her istediği kişiye üstelik istediği gibi
dağıtırsa organizasyonun çökme riski var.
Daha da açalım.
Biraz ekstrem bir örnek
verelim.
Mesela bir organizasyon
biriminin görevi elektrikleri en kısa zamanda yeniden sağlamak ise,
o birimin görevlisi susuzluktan ölmekte olan birisine dahi yardım
etmemeli.
O kişiye yardımı yapacak olan
içme suyunu sağlayacak birim.
Çünkü bu tür bir iyi
niyetli zincir kopması yaşanırsa, bir kişinin hayatını kurtarırken
yüz kişinin hayatını riske atabilir.
Gelelim HDP’li
belediyenin yardımının kabul edilmediği iddiasına.
Devlet, yardım yapmak
isteyen belediyeler ve STK’lara, adres olarak birim liderlerini
gösteriyor.
Mesela gıda yardımı
yapacaksanız, birim lideri olan Kızılay vasıtasıyla
yapacaksınız.
Barınma yardımı
yapacaksanız birim lideri AFAD’a başvuracaksınız.
Jenaratörünüz varsa orada
enerji bakanlığının tespit ettiği birim lideri yetkililer var.
Yardım stilinizi kendiniz
belirlerseniz ‘zinciri kopartır, kaotik bir ortama neden
olursunuz’.
Yetkililere göre, 'HDP’li
belediyenin yardımı geri çevrildi' iddiası tam bir
dezenformasyon.
Yardım için 'o belediye
bir işbirliğini reddetti mi?', bunu oradakiler bilir kuşkusuz.
Ancak bize söylenen başka
bir HDP’li belediyenin yardım kamyonunun, diğer STK’lar gibi
Kızılay ile organize olarak yardımını muhtaç kimselere
ulaştırdığı.
Yani olayda bir parti ayrımı yok.
Organizasyon disiplini var.
Deprem yardım sistemi kurulurken THY örnek alınmış
Bu sistemi
kurarken havacılık sektörü örnek alınmış. Evet şaka değil
gerçekten. Üstelik THY’nin sistemi.
Peki neden?
Anlatalım…
Bir yolcu uçağı
düşünün. Amaç onu maksimum sürede havada tutmaktır. Uçak yere
inince, yolcu boşaltma, temizlik, teknik kontrol, geri yükleme,
yemek vesaire işleri var. Bu işlerden birisinde aksama olsa uçak
yerde kalır. Dolayısıyla ticari zarar yazılır.
Peki bu işler
ivedilikle nasıl yapılır.
Bir defa hepsinin
eş zamanlı olması lazım. Mesela temizlik yapılırken, bir yandan
yemek yükleme, bir yandan teknik kontrol. Hepsi aynı anda. Sadece
eş zamanlı olmak yetmiyor. Yapılan işlerin kuyruğu da birbirine
değmemeli. Yani hiçbir birim diğerine engel olmamalı.
Afette de durum
aynı. Bütün kurtarma ve yardım faaliyetleri eş zamanlı olmalı ve
afet mekanı hemen ayağa kaldırılmalı. Herkes sadece kendi işini
yapmalı. İyi niyetli de olsa başka işlere bulaşmamalı, başkasının
işini zorlaştırmamalı”
Bir felaket anında
AFAD’ın detaylı planları devreye giriliyor. Afetin türü, afetin
olduğu ille ilgili plan sadece iki dakika içinde uygulanmaya
başlıyor. Lojistik merkezlerdeki vinç ve TIR’ına kadar her şey, 24
saat esasına göre hazır ve ekip idmanlı. Girip çıkacakları süreler
belli.
Depremi fırsata çevirenler
Onlar hep vardı maalesef.
Yine varlar. Ama artık işleri daha zor.
Çünkü AFAD Türkiye’nin bütün
bölgelerinin topoğrafyasını belirlemiş ve güncellemekte. Yani, her
yerin orta fotoğrafı onların ellerinde.
Kurumun içinde fotoğraf
ile ilgili bir birim var. Afet öncesi ve hemen sonrası, bir gün
sonrası, bir hafta sonrası orta fotoğraflar, en profesyonel
tekniklerle çekiliyor.
Depremde zarar görmediği
halde mülkünü yıkan, zaten yıkılmaya yüz tutmuş yerini deprem
kapsamına sokmaya çalışanlara fırsat verilmiyor. Bu sistem Van
depreminde test edilmiş. Dahası istismar edenlere karşı mahkemeler
açılıp bu fotoğraflar delil olarak kullanılmış.
Japonya değiliz ama
Peki deprem
olmadan yapılacaklar.
Kamuoyunun bir
kesimindeki kanı gibi acaba deprem olana kadar uyuyor, sonra deprem
olunca uyanıp, on gün sonra yine uykuya mı yatıyoruz.
Aslında böyle
değil. Biz unutsak da devletin kurumları unutmuyor.
Japonya kadar
depreme hazırlıklı olmasak da, kentsel dönüşüm kamu binalarında
önemli yenilenmeye yol açmış. Büyük çoğunluk depreme dayanıklı.
Baraj ve göletlerin büyük
çoğunluğu sessiz sedasız depreme karşı güçlendirilmiş.
Elazığ'da sistem başarıyla kilitlendi
İkincil afetlere karşı
önlemler sessizce alınmış. Mesela kimse farkında değil belki ama
Elazığ depremi sonrası kentin o bölgesinin bütün doğalgaz ve
elektrik sistemi kendini kilitlemiş. Bazı vatandaşlar bilmeden,
“Elektrik de gitti” diye şikayet etmiş. Ama bu kilitlenme sayesinde
ne bir patlama ne de bir yangın olmamış.
Daha ileri riskler de
hesaplanıyor kuşkusuz.
Mesela 250 kilometre
hızla giden bir hızlı tren. 7 şiddetinde deprem olan bir bölgeden
geçebilir. Sistem kurulurken bunun tedbiri alınmış.
Elazığ'da barajlar bile tetkik edildi
Yapılan işler
küçümsenmemeli.
817 kişilik tespit ekibi, Cuma
gününden bu yana Elazığ, Malatya, Diyarbakır ve Adayaman’da toplam
13.346 binayı tetkik etti. Bunlardan 4.629’u hasarsız. Az hasarlı
sayısı 4.826. Orta hasarlı 214. Ağır hasarlı 3.249. Yıkık 378.Acil
yıkılacak 50.
Ağır hasarlı binalar
acilen yıkılıyor. Güçlendirme için uğraşılmıyor. İçine girilmesine
izin verilmiyor. Orta hasarlı olanlar
ve az hasarlı olanlara güçlendirilme uygulanıyor.
Bölgede 77 baraj ve
gölet tetkik edildi. Hasar yok.
58 yerel yönetim
binası tetkik edildi hasar yok.
Hayvan
barınaklarında hasarlı olan 48’i yıkıldı. 95’i hasarlı
boşaltıldı.
Devlet 4 tavuğu temin etti
Belki
inanamayacaksınız ama deprem sonrası hayvanlarla ilgili ayrı bir
çalışma grubu kurulmuş. Telef olan 141 büyükbaş, 131 küçükbaş, 20
arı kovanı hemen temin edilmiş.
Bir yetiştirici 4 tavuğunun telef
olduğunu söyleyince TİGEM onu da teslim etmiş.
Çiftçilerin 33.5 milyonluk
tarım ödemeleri yapılmış. Yem dağıtımları bitmiş.
Bölgede 6 bin personel var
Bölgedeki 6.000 yardım
görevlisinin kimlerden oluştuğuna bakalım. Bunların içinde bütün
çalışma grupları var. Bakanlık yetkilileri var. Psikolog var, asker
var. STK yetkilileri var.
“Ben STK yetkilisiyim yardım
yapacağım” demekle olmuyor.
AFAD’ın organizasyon sistemine
gireceksiniz. Daha doğrusu kabul edeceksiniz.
Sistem ve koordinasyon bunu
gerektiriyor.
Elazığ depremi için AFAD’dan 60 milyon lira
AFAD Cuma gecesi olan deprem için
şimdiye kadar neredeyse 60 milyon lira toplamış. Güncel rakam 58
milyon 660 bin lira. Bu vatandaşın yardımı. Kampanyalar ve
televizyon kampanyaları buna dahil değil.
AFAD bölgeye, 25-26 bin
çadır, 27-28 bin yatak, 63 bin battaniye, elektrikli ısıtıcı, gıda
kolileri gönderdi. Elazığ merkezde 8 ayrı noktada AFAD çadır
bölgeleri kurdu.
Kalıcı konutlar en geç bir yıl içinde teslim
Devlet Elazığ kent merkezine 1000 konteynerlik bir kent
kuruyor. Burada 5000 kişi ikamet edecek. Ayrıca yine
Elazığ merkezde 400 rezerv konut da ihtiyaca sunuldu.
Elazığ’da 600 konut için ihale
çalışmalarına başlandı. Elazığ köylerde çelik konstrüksiyonlu 1000
konut için ihale başladı. Malatya Doğanyol için 1000 konut
ihalesine de çıkılıyor.
Hedef bu konutların
hepsini bir yıl içerisinde teslim etmek.
Coğrafya kaderdir
Bitirirken…
Coğrafya kaderdir. Biz de bir deprem
ülkesiyiz.
Bununla yaşayacağız. Ömrümüz boyunca
buna para harcayacak ve tedbir alacağız.
O yüzden birbirimizi ve devleti
suçlamayı bırakalım.
Varsa yapıcı eleştirimizi
yapalım.
Ama bilgi sahibi olmadan eleştirenleri lütfen
dikkate almayalım.