El Kaide'nin hain Türkiye planı! Suriye'den sonra...
Abone olEl Kaide terör örgütüne yönelik Van Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmanın ardından hazırlanan iddianamede, El Kaide'nin Suriye'nin ardından Türkiye ile ilgili planları da yer aldı.
Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen 207
sayfalık iddianamede, haklarında "silahlı terör örgütüne üye
olmak", "resmi belgede sahtecilik" ve "6136 sayılı yasaya
muhalefet" suçlarından 15 ile 22,5 yıl arasında değişen hapis
cezası istenen tutuklu 6 sanığın, "örgüte eleman
kazandırma, örgütsel toplantılar gerçekleştirme, Suriye'deki
silahlı gruplarla irtibat kurma ve birlikte hareket
etme" gibi faaliyetlerde bulundukları iddia
edildi.
Savcılık tarafından yürütülen soruşturma kapsamında İbrahim Şen
ile Orhan Yaşar arasında geçen konuşmalarda, örgüte yönelik
operasyon yapılacağını duyan Şen'in tape kayıtlarının yer
aldığı iddianamede, şüphelilerin yurt dışına kaçacakları
yönünde oluşan şüphe üzerine 14 Ocak 2014'te operasyonun
gerçekleştirildiği belirtildi.
SURİYE BİZİM DEVLETİMİZDİR
Örgütün kuruluşu, tarihçesi, amaçları, sorumlu tutulduğu
eylemlerle ilgili detaylı değerlendirmelerin yapıldığı
iddianamede, "Örgütün Suriye'yi kendisi için bir üs
olarak kullanıp, Suriye'de başarılı olduktan sonra Türkiye
planları" başlıklı bölüm yer alıyor.
El Kaide üyeleri tarafından Suriye mücadelesindeki başarının
son derece stratejik bir önem taşıdığı ve Suriye üzerinden
Türkiye'ye yönelik silahlı faaliyetlerin yürütüldüğü
yönündeki bilgilerin bulunduğu iddianamede, şüphelilerden
Ümit İlaçoğlu'nun ortam dinlemelerinde elde edilen
konuşmaları dikkati çekiyor.
İlaçoğlu'na ait tape kayıtlarında, "Suriye bizim
devletimizdir. Orayı çalışmak lazım. Orası bizim için önemli
bir üstür. Oradan iyi yöneliriz buraya" ifadelerini
kullandığı, ayrıca Adana Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından
yürütülen 2011/746 soruşturma sayılı suç dosyası kapsamında
hakkında "El Kaide terör örgütü içinde faaliyetlerde
bulunmak" suçundan işlem yapılan Leyla Çakır'dan elde
edilen dijital veri görüntülerinde yer alan bir kişinin,
"Suriye'yi fethettikten sonra İnşallah İstanbul'u da
alacağız. Oradan da Türkiye'yi" şeklindeki ifadesine de
iddianamede yer veriliyor.
"ŞAM VE İSTANBUL"
İddianamede bulunan gizli tanık da "Ebu Hanzala kod
adlı Halis Bayuncuk'un, 'Sahabelerin iki yeri fethetmek için
çok uğraştığı, bunlardan Şam'ı fethettikleri, İstanbul'un
fethedilmesi için de Türklerle savaş olması gerektiği, bu
yüzden silahlı faaliyetlere ağırlık verilmesi gerektiği yönünde
konuşmalar yaptığını biliyorum" ifadesi ile El
Kaide'nin Şam ve İstanbul'a yönelik planlarını ortaya
çıkarıyor.
Mahkeme kararıyla yapılan ortam dinlemeleri ve tape
kayıtlarının çözümlerinde şüphelilerden İbrahim Şen'in zaman
zaman "Abdullah" kod adını kullanarak silah
alışverişi ve sevkıyatlarıyla ilgili konuşmalar yaptığı,
Suriye'de kamp kurduğu, burada silahlı ve ideolojik eğitim
verdiğine ilişkin değerlendirmenin yapıldığı iddianamede,
Şen'in ev aramasında ele geçirilen flaş belleklerde de
silahlı eğitime ilişkin görüntüler ele geçirildiği, IŞİD'le
bağlantılarını ortaya koyan telefon görüşmelerinin de bulunduğu
bilgisi yer aldı.
IŞİD'E IRAK ELEŞTİRİSİ
İddianamede, İbrahim Şen'in, IŞİD'in Irak'a girmesiyle ilgili
Orhan Yaşar'la yaptığı görüşmede, IŞİD'in izlediği politikaya
eleştiride bulunulurken, IŞİD'in Suriye'de kalması ve Esed'e
karşı birlikte mücadele etmeleri gerektiği gibi
değerlendirmeler yapılıyor.
Türkiye'deki faaliyetlerini rahat yürütebilmek, rahat hareket
etmek ve faaliyetlerinin deşifre olmasını engellemek için
M.Ç. isimli vatandaş adına çıkarttığı sahte kimlikle dolaşan
Şen'in, IŞİD tarafından kaçırılan Muhammed Genç isimli şahsın
kurtarılmasıyla ilgili görüşmeler yaptığının belirtildiği
iddianamenin hukuki değerlendirme kısmında ise şöyle denildi:
"Şüphelinin, Muhammed Genç'i kaçıran örgütle arasının çok iyi
olduğunu, kendisinden başka kimsenin bu konuyu çözemeyeceğini,
gerekirse şahsın bırakılması için IŞİD'e istedikleri
silahları verebileceklerini söylediği, bu sözlerle Şen'in
IŞİD ile arasının iyi olduğunu ve birlikte hareket
ettiklerini göstermektedir. Şüphelinin, 2008 yılında
gerçekleştirilen operasyonda kullandığı sözler ve tape
kayıtlarından elde edilen verilere göre El Kaide terör örgütü
adına silahlı faaliyet yürüttüğü anlaşılmaktadır. Şüphelinin
eylemlerindeki süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk dikkate
alındığında, üzerine atılı El Kaide silahlı terör örgütüne
üye olmak suçunu işlediği, sahte kimlik kullanılmasıyla
ilgili de örgüt faaliyeti kapsamında resmi belgede sahtecilik
suçunu işlediği anlaşılmaktadır."
EK KAİDE DUYULUNCA İNSANLAR TİTRİYOR
İddianamede, örgütün kentteki önemli isimlerinden biri
olan İlaçoğlu'nun ortam dinlemelerinde, "Bu işler böyle
değil. Kafayı kuma gömmekle olmuyor. Biz neyiz ki yani, PKK
binlerce insanı dağa gönderiyor, biz kaç kişi gönderdik,
eskiden mesela Hizbullah denildi mi insanlar titrerdi. Şimdi El
Kaide dediğin zaman insanlar titriyor" şeklinde ifadeler
kullandığı belirtilirken, operasyonlarla ilgili de
"Müslümanlar, Tayyip'in iktidarı döneminde bu kadar
operasyon yememişti. Bu kadar cezaevlerini doldurmamıştı. 2000'den
bu yana, 11 Eylül'den sonra bu 2014'e kadar ne kadar Müslüman
içeri alındı. Her gün, her ay bir El Kaide operasyonu.
Bursa'da, İstanbul'da, Erzurum'da, Antep'te. Şimdi El
Kaideyiz, Allah'ın izniyle güzel bir nokta koyacağız" diye
konuşmalar gerçekleştirdiği iddia edildi.
İddianamenin değerlendirme bölümünde, şüphelinin El Kaide
terör örgütünün amaç ve stratejileri noktasında hareket eden
yapılanma olduğuna dair açık ifadelerinin bulunduğuna işaret
edilerek, "Suriye bizim devletimiz, oraya çalışmak
lazım. Ora da bizim için önemli bir üstür, oradan iyi yöneliriz
buraya" sözleriyle de Suriye üzerinden Türkiye'ye
silahlı faaliyet planlandığı yönünde değerlendirme
yapıldı.
Bu arada, Van merkezli 6 ilde düzenlenen El Kaide
operasyonu kapsamında tutuklanan bazı şahıslar hakkında
Amerika Birleşik Devletlerinin de kendi içinde yürüttüğü
soruşturma kapsamında Van'daki soruşturmayla alakalı bilgi ve
belge istediği öğrenildi.