El Kaide davasında AKP suçlandı
Abone olİstanbul'daki terör saldırıları sonrası yakalanan El Kaide sanıklarının yargılandığı davada sanıkların avukatı Abdurrahman Sarıoğlu'nun savunmasında oldukça ilginçti.
İstanbul'daki bombalı saldırılara ilişkin aranan terör örgütü
El-Kaide'nin sözde ''Türkiye emiri'' Habib Akdaş ile sözde
''İstişare Şurası'' üyesi Gürcan Baç'ın DGM'de yargılanan eşlerinin
savunmasını üstlenen avukat Abdurrahman Sarıoğlu, sanıkların
eyleminin, anayasal düzeni değiştirmeye yönelik değil, ''ABD'nin
Irak'ı işgali, Yahudiler'e destek verilmesi ve Irak'a asker
gönderme kararından dolayı AK Parti iktidarına yapılmış bir tepki''
olduğunu öne sürdü. İstanbul 2 No'lu DGM'deki duruşmada, bugünkü
celseye çağırılan tutuklu sanıklar Ahmet Aslanoğlu, Abdullah Demir,
Mehmet Yılmaz, Suat Sarman, Ali Yaman, Hayrettin Basınlı, Cahit
Öztürk, Yusuf Dural, Ziya Çelik, Murat İdrak, Muhammetül Emin
Bastın ve Tarkan Kalaycı ile gıyabi tutuklu olarak aranan Gürcan
Baç'ın resmi nikahsız eşi Mediha Yıldırım ve yine gıyabi olan Habip
Akdaş'ın eşi Cemile Akdaş'ın kimlik tespitleri yapıldı. Kimlik
tespitleri sırasında Mediha Yıldırım 4, Cemile Akdaş da 2 çocuğu
bulunduğunu belirtirken, Belçika doğumlu olan Muhammetül Emin
Bastın da çifte vatandaşlık hakkına sahip olduğunu söyledi.
AVUKATTAN İLGİNÇ SÖZLER Duruşmada daha sonra söz alan Mediha
Yıldırım ve Cemile Akdaş'ın avukatı Abdurrahman Sarıoğlu, ''Kim
Selefi ise El-Kaide'dir'' diye bir anlayışın olduğunu öne sürerek,
DGM'de bu konuyla ilgili çıkan bazı kararlarda da ''Selefiler''in,
''Ceyşullah'' örgütü mensubu olarak gösterildiğini, yani bu
olaylara yüzeysel bakıldığını bildirdi. Bir kitaptan
''Selefilerle'' ilgili bölümler okuyan Sarıoğlu, ''Selefiliği
mahkum etmek, İslamı mahkum etmek anlamına gelecektir'' dedi.
Sanıkların eyleminin, Türkiye'nin anayasal düzenini değiştirmeye
yönelik değil, ABD'ye bir tepki olduğunu savunan avukat Sarıoğlu,
''Irak'ın işgali, Yahudiler'in desteklenmesine bir tepkidir. Irak'a
asker gönderme kararı alınması nedeniyle AK Parti iktidarına
yapılmış bir tepkidir'' diye konuştu. TCK'nın 146/1. maddesine göre
El-Kaide yöneticileri ile bu olayları bizzat yapanların
yargılanması gerektiğini belirten Sarıoğlu, bunların dışında kalan
sanıkların ise olsa olsa TCK'nın 169. maddesinde düzenlenen
''yardım ve yataklık etmek'' suçundan yargılanabileceklerini
söyledi. Türkiye'de ''müslümanlar yargılanırken, onların
hanımlarının da gözaltına alındığını'' iddia eden Abdurrahman
Sarıoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Belki sözle, belki
hareketle namusa yönelik bir tehditle müslüman şüphelinin konuşması
sağlanır, Bu davada Habib Akdaş ile Gürcan Baç'ın hanımı, birtakım
şeyler ortaya çıkartılmak için gözaltına alındı, tutuklandı. Bu
kadınlar, eşleriyle birlikte Afganistan'a gittikleri için yasadışı
örgüte üyelikten yargılanıyorlar. Türk aile yapısına göre kadınlar,
eşleriyle birlikte hareket eder. Akdaş ve Baç, 'biz cihada
gidiyoruz' diyerek hanımlarını getirmemişlerdir. İslam'da kadınlara
cihat farz değildir. Bugüne kadar da El-Kaide'nin bayan bir
militanı olduğunu duymadım.'' Gürcan Baç'ın, eşi Mediha Yıldırım'a
içinde patlayıcı madde olduğu iddia edilen paket verdiğini anlatan
Sarıoğlu, Yıldırım'ın da bu pakette birtakım kablolar olduğunu
anladığını ve bu paketi Cemile Akdaş'a verdiğini belirtti. ''REHİNE
SANIK'' İDDİASI Yıldırım ve Akdaş'ın diğer avukatı İlhami Sayan da,
bu davada 48 tutuklu bulunduğunu, 2 kişinin ise ''rehine''
konumunda olduğunu iddia ederek, Yıldırım ve Akdaş'la birlikte
gözaltına alınan Ayşe Mallı, Hülya Kuncak ve Ceren Yiğit'in hukuki
durumlarının aynı olmasına rağmen serbest kaldıklarını anlattı.
Yıldırım ve Akdaş'ın, eşlerine yardım ettikleri için
cezalandırıldıklarını iddia eden Sayan, ''eşlerinden dolayı tutuklu
bulunmalarının'' hukuka aykırı olduğunu kaydetti. Mediha
Yıldırım'ın, 1993 yılında Gürcan Baç'la evlenmesine rağmen ''Ömer''
olarak bildiği eşinin gerçek ismini 2 yıl sonra öğrendiğini ifade
eden Sayan, firari sanıkların örgütsel ilişkilerini gizli
tuttuklarını, bunu eşlerine bile söylemediklerini vurguladı. Sayan,
biri 4, diğeri de 2 çocuk annesi olan müvekkillerinin tahliyelerini
istedi. AVUKAT SARIOĞLU'NU YALANLADILAR Duruşmada söz alan Cemile
Akdaş da, avukat Sarıoğlu'nun söylediği bazı şeylere katılmadığını
belirterek, ''Eşim yurtdışına çıkacağı zaman cihada gideceğini
söylemedi. 'İşsizlik belgesi almak için Cezayir'e gidiyorum' dedi.
Mediha Yıldırım'ın bana verdiği paketin içinde de ne olduğunu
bilmiyordum. İçinde kablo olduğunu, gözaltına alındığımda polisler
söyledi. Tahliyemi ve beraatimi istiyorum'' dedi. Mahkeme Heyeti'ne
başkanlık eden üye hakim Ramazan Uçak ise iddianame okunmadığı için
savunma yapılamayacağını, ancak tahliye konularına ilişkin
taleplerinin alınabileceğini söyledi. Sanık Mediha Yıldırım da,
avukat Sarıoğlu'nun söylediği bazı şeylere katılmadığını ifade
ederek, ''Beyim emanet poşeti verdiğinde, Osman ve Sait isimli
birinin alacağını söyledi. İçinde kablo olduğunu bilmiyordum. Eşim
vedalaşırken, cihada gideceğini değil, ticari iş için yurtdışına
gideceğini söyledi'' diye konuştu. Duruşmaya, diğer sanık
avukatlarının beyanlarının alınmasıyla devam ediliyor.