El çektirilen savcıya sürpriz ziyaret
Abone olHSYK tarafından görevden alınan Şanal ve Kuş'a Ankara'dan sürpriz ziyaret. Doç. Dr. Can, iki savcıyı ziyaret etti.
Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı Doç. Dr. Osman Can, ''Adliyede çalışan hakim ve savcı arkadaşlarımızın bağımsızlık ve güvenceleri açısından gerekli standartları sağlayan bir yargı reformu şarttır'' dedi.
Derneğin eşbaşkanları Doç. Dr. Can ve Orhan Gazi Ertekin ile derneğin genel sekreteri Kazan Hakimi Kemal Şahin, Erzurum Adliyesine gelerek, Erzurum Cumhuriyet Başsavcısı Sinan Kuş ve yetkisi alınan Cumhuriyet savcısı Osman Şanal ile görüştüler.
Daha sonra Erzurum Adliyesi önünde gazetecilere açıklama yapan Doç. Dr. Can, sabah Erzurum H Tipi Cezaevinde tutuklu bulunan Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'i ziyaret ettiklerini anımsatarak, ''Adliyelerde çalışan arkadaşlarımız var. Hakimlerimiz savcılarımız var. Yargı bağımsızlığı tartışması onların tartışması, yargı bağımsızlığına ve yargı güvencelerine sahip olması gerekenler onlar. Ama bağımsızlık ve güvenceler bugünün yargı sistemi açısından bakıldığı zaman sadece ve sadece yüksek mahkemeler ve HSYK için geçerli durumdadır'' diye konuştu.
Doç. Dr. Osman Can, bugün tüm tarafları gördüklerini ve onlarla konuştuklarını ifade ederek, şunları kaydetti:
''Bu sürece baktığımız zaman sadece mağdurların adliyelerde olduğunu, esasen bunun hep böyle olduğunu gördük. Zaten de öyleydi, bu hiç değişmedi. Ankara'da politik bir tartışma vardır. Ankara'da yargı bağımsızlığı veya güvenceleri açısından herhangi bir sorunları olmayan yüksek mahkemeler ve HSYK vardır. Bir de Adalet Bakanlığı vardır. Bunun da ayrıca altını çizmemiz gerekiyor. Herhangi bir sorunları yok. Sorunları olan arkadaşlarımız burada. Bu arkadaşlarımızın rahat çalışabilmesi için hiç olmazsa yüksek mahkeme üyelerimizin ve HSYK'nın, Adalet Bakanlığının bu konularda biraz daha duyarlı olması gerekiyor.''
Yaşanan süreçte medyanın tutumuna da değinen Can, şöyle devam etti:
''Medyamızda, tutuklanan savcımız hakkında, tutuklanan savcımız hakkında tutuklama talebini dile getiren, soruşturma yapanlar hakkında, Erzurum Başsavcısı hakkında, yeni yetkilendirilen arkadaşlar hakkında bazen nezaketle bağdaşmayan yayınlar da yapılıyor. Bu konuda basın mensupları arkadaşlarımızdan da biraz daha dikkat ve duyarlılık talep ediyoruz, tüm taraflar için... Çünkü siz onlar hakkında dünyanın yayınını yapabiliyorsunuz. Ama bu arkadaşlarımızın hiçbirisi kendileriyle ilgili bir açıklama yapabilecek durumda değiller. Bu arkadaşlarımızın hiç birisi yüksek mahkeme üyeleri, mahkeme başkanları ve HSYK gibi bağımsız değildirler. Bunları da unutmayın. Adalet, şu gördüğünüz adalet saraylarında gerçekleşiyor. Orada toplum taleplerini dile getiriyor. Orada adalet tesis ediliyor.''
YARGI SİSTEMİ
Doç. Dr. Can, Türkiye'de şu anki yargı sisteminin hiyerarşik bir yargı sistemi olduğunu ileri sürerek, ''Hiyerarşik yargı sistemi demek alt mahkemelerin, alt derece hakim ve savcısı arkadaşlarımızın üst derece mahkemelerin, HSYK ya da Adalet Bakanlığının şu ya da bu doğrultuda etkileşimine açık olması demektir'' dedi.
''Bunun yasal anayasal araçları vardır. Bu şu an Türkiye'de tüm toplumu şu ya da bu şekilde adaletsizliklerle karşı karşıya getirebilir'' diyen Can, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu adaletsizlikler hepimizi incitecektir. Bu adaletsizlikler, tüm toplumsal kesimler açısından sorun oluşturacaktır. Oluşturmaya devam edecektir. Bu sorunlar daha da derinleşebilecektir. Bu yüzden Ankara'daki sorumlular açısından şunu dile getirmemiz gerekiyor. Hiç kimsenin artık kırılma yaşamadığı ya da sorun yaşamadığı bir adalet sisteminin tesis edilmesi şarttır. Hiçbir parti ve ideolojinin olmayan ama sadece ve sadece toplumun olan bir adalet sisteminin yaratılması şarttır. Adliyede çalışan hakim ve savcı arkadaşlarımızın da bağımsızlık ve güvenceleri açısından gerekli standartları sağlayan bir yargı reformu şarttır. Bugünden tezi yok bu şarttır. Aksi takdirde hepimiz kaybederiz. Ama öncelikle adliye hakim ve savcıları kaybeder, zaten kaybediyor.''
Eşbaşkan Ertekin ise sabahtan itibaren bütün muhataplarla yaklaşık 8 saat konuştuklarına dikkat çekerek, ''Bu 8 saat içerisinde bize birçok şey söylediler. Bu sözlerin hepsi bize emanettir. Biz bunları çok daha ayrıntılı bir rapor haline getirip, kamuoyuna sunmak istiyoruz. Sanırım 1-2 gün içerisinde bir rapor halinde sunacağız. Ama ayrıntılı net olarak bir şey söyleyemeyiz'' diye konuştu.