'Ekümenik', İnce'yle, Berkan'ı böldü
Abone olDevletlerin fikir ayrılığından sonra şimdi de gazeteciler arasında ayrılıklar başladı. "Ekümenik Sıfat" yüzünden Özdemir İnce, İsmet Berkan'ı yerden yere vurdu...
Patrikhaneye Ekümenik sıfat verilmesi konusunda yazarlar ikiye
bölündü. Özdemir İnce "Hukuk
ve adaleti neden sevmiyorlar" adlı köşesinde
Radikal Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan'ı ağır bir
şekilde şöyle eleştirdi:
Kimse Fener Rum Patrikhanesi’nin statüsü konusunda yazı yazmak
zorunda değil.
Ama Patrikhane’nin ökümenik konumu konusunda olumlu ya da olumsuz
görüş bildirenleri kimsenin eleştirme hakkı bulunmamaktadır.
Öyle olmasına öyle ama bu ülkede Patrikhane’nin ökümenik sıfatının
Ortodoks dünyadan başka kimseyi ilgilendirmeyeceğini ileri süren
gazete yöneticileri bile var. Arka kapının mandalı ABD ile AB,
Patrikhane’nin ökümenik sıfatıyla inadına ilgilenecek ama geniş
yürekli birileri de bu konunun bizi ilgilendirmeyeceğini
söyleyecek! Sübhân-Allah!
***
Radikal Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan “Rumları Neden
Sevmiyoruz?” başlıklı yazısında “Merkezi İstanbul’da bulunan
Ortodoks kilisesinin yetkili kurulları patriği ekümenik sıfatıyla
anıyorsa ve patrik de kendisine ekümenik diyorsa, öyledir zaten.
Bunu ne Türkiye ne de başka bir ülke değiştirebilir” (06.12.04)
diyor.
İşin böyle olmadığı 12 Aralık tarihli Hürriyet Pazar’da yayınlanan
yazımda açıkladım. İsmet Berkan bu konuda kesinlikle bilgi sahibi
değil. “Ökümenik” sıfatı kerameti kendinden menkul bir sıfat değil.
Patrikhane’nin yetkili kurulları kimseye yetkisi dışında bir unvan
veremez. Patrik Hazretleri de yetkisiz bir kurulun verdiği unvanı
kullanırsa, omuzlarına gazoz kapağı takıp kendini “Umum Ordular
Mareşali ilan eden köyün delisine benzer.
Daha önce yazdığım bir zorunlu bilgiyi İsmet Berkan için de
yazayım:
Milattan sonra 325 yılında toplanan 1.İznik Konsili’nin aldığı
karara göre, İsa’nın Havarileri tarafından kurulmuş olan Roma,
İskenderiye ve Antakya kiliselerinin dışında dördüncü bir ökümenik
kilise yoktur. 451 yılında, Kadiköy Konsili’nin aldığı tartışmalı
karar Papa tarafından onaylanmadı. Aynı karar 476 yılında,
Konstantinopolis Konsili tarafından yok sayıldı ve Fener Patrik’i
aforoz edildi.
Tarihte, bu son kararı iptal eden bir Konsil kararı yoktur.
***
Ökümenikliğin günümüz dünyasında dünyevi iktidarla herhangi bir
ilişkisi olmadığını ileri süren İsmet Berkan büyük bir yanılgı
içinde. Patrikhane’nin ökümenik sıfatını tanımadığı için neredeyse
Türkiye’ye savaş ilan edecek olan ABD’nin Senatosu ve Temsilciler
Meclisi dinî nedenlerden dolayı mı bu kadar saygısız davranıyor
ülkemize karşı? Avrupa Birliği neden ısrarla ve saygısızca bu
konuyla ilgileniyor?
ABD’nin, Avrupa Birliği’nin ilgilendiği ve kendisini doğrudan
ilgilendiren bir konuyla Türkiye’nin ve vatandaşlarının
ilgilenmemesini nasıl değerlendireceğiz? Ve ilgilenmemeyi tavsiye
edenleri nasıl tanımlayacağız? Bunu ben tarihin adaletine
bırakıyorum.
***
İsmet Berkan’ın ilginçlikleri bitmiyor: Rumları sevmediğimiz için
Patrik’in ökümenik ünvanını tartışıyormuşuz. Önyargılarımız
yüzünden sevmiyormuşuz Rumları... İsmet Berkan içine “sevgi sosu”
katarak siyaset bilime katkıda bulunuyor. Kuşkusuz sevgisizliği
savunmuyorum ama insanî ilişkilerde hukuk ve adaletin sevgi ve
hoşgörüden önce geldiğini biliyorum. Fener Rum Patrikanesi’nin
hukuki açıdan “Unvan Gasbı” olarak tanımlanacak politikasını ancak
adaletin terazisinde değerlendirebiliriz. Bu gasbı hoş görmek ve
onaylamak Türkiye’nin ulusal ve uluslar arası çıkarlarına
aykırıdır.
***
N0T: Bugün 2004 yılı sona eriyor. Sona eren yıl ve başlayacak yeni
yıl konusunda felsefe yapacak değilim. Bir yıl sona erince öteki
başlar. Ancak, 2004 yılının Türkiye için çok önemli olduğunu
söyleyebilirim. “Kara yıl” mı, “Aydınlık yıl” mı olduğunu şimdiden
söylemek mümkün değil. Dileğim, Avrupa Birliği goygoycularının düş
ve hayallerinin gerçekleşmesi, yoksa halimiz duman, 2004 kara yıl
olmakla kalmaz 2005’i de zifiri karanlık yapar.
Herkesin 2005 yılını kutlarım, herkese sağlık, başarı ve mutluluk
dilerim.
Kendiler0i için bu dileklerde bulunmadıklarım da var ama onları 1
Ocak 2005, cumartesi günkü yazımda açıklayacağım.
Çok sevgi ile..
YAZI:Özdemir İNCE
HÜRRİYET