Ekşi, RTÜK'ü doğru bulmadı
Abone olRTÜK'ün erotik yayınlara getirdiği yasak, Oktay Ekşi'nin tepkisine yol açtı. Ekşi, kararı yanlış buldu. Ekşi'ye göre kişilerin özgürlüğü böylece kısıtlanmış oldu.
Oktay Ekşi, RTÜK'ün erotik yayınlara getirdiği yasağı eleştirdi. Ekşi, RTÜK'ün bu kararını özgürlükleri kısıtlayan bir mekanizma olarak gördü. Ekşi, "RTÜK’ün yanlış kararı" olarak yorumladığı yasağı irdeledi.
YAZI: Oktay EKŞİ
KAYNAK: www.hurriyetim.com.tr
RADYO ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), ancak şifre ile girilebilen ve para ödenerek seyredilebilen, zaten o nedenle erotik filmler gösteren -veya görüntüler yayımlayan- yurtdışı kaynaklı dört kanalın yayınlarını durdurdu.
Böylece RTÜK imzalı yeni bir tartışma başladı:
Acaba parası abone tarafından ödenen, gecenin geç saatlerinde izlenebilen erotik (soft porno) sayılabilecek yayınlara müdahale etmek doğru mu, değil mi?
RTÜK’e ‘ahlak zabıtası’ görevi verildiğini savunuyorsanız, bu müdahale yerindedir. Nitekim yasalarda masalarda bunun gerekçesini kolayca bulursunuz. Örneğin, Avrupa Sınırötesi Televizyon Sözleşmesi’nin 7’nci maddesinde, ‘Program hizmetleri edebe aykırı olmayacak ve pornografi içermeyecek’ dendiği bildiriliyor.
Teknik hizmetlerle ilgili bir yönetmelikte de yayınların ‘Kamu hizmeti anlayış ve sorumluluğu içinde, Atatürk ilke ve inkılaplarına...’ diye başlayan uzun ve o kavruk zihniyet ürünü bir sürü sınırlamaya tabi olduğu belirtiliyormuş.
Bunları ‘mış’lı yazıyoruz; çünkü o metinleri uygulamak bir yana bulabilmek bile bir sorun.
Ama bizim meselemiz onlar değil... Konunun ilkeler bazında ne olduğu...
RTÜK Başkanı bu yayınların yurtdışı kaynaklı olması nedeniyle yayıncı kuruluşa ‘uyarı; programı yayından kaldırma’ gibi yaptırımlar uygulayamadıkları için tek çare olarak bunları ekrana getiren Digitürk’ü köşeye sıkıştırarak çözdüklerini -başka kelimelerle- söylüyor.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) Meclis Grup Başkanvekili Faruk Çelik dün bu konuda çok doğru şeyler söylemiş:
‘Toplum hayatını olumsuz etkileyecek yayınlara şiddetle karşı çıkarım.
Ancak, ücret karşılığında kişisel olarak satın alınan, şifreyle yayınlanan programlarla ilgili bir kısıtlama getirilmesine karşıyım. Bu tercih toplumu değil, bu hizmeti satın alan kişileri ilgilendirir. Eğer bu yönde tercih kullandıysa, bu özgürlüğün kısıtlanmaması gerekir.
Bazı kişiler, cinsel bazı mesajlar içeren yayınları görsel olarak izlemek için para ödüyorsa, bu o kişinin tercihidir. Bu özgürlüğün kullanılmasının önüne geçilmemelidir. Zaten bu tür programların şifreli kanalların dışında yayınlanması da yasaktır. O yüzden bu kararı doğru bulmam’ demiş.
Gerçekten bugünün ‘sınır’ tanımayan iletişim dünyasında siz hangi yasağı koyarsanız koyun, istediğiniz yere varamazsınız. Nitekim Çin Halk Cumhuriyeti denedi, yenik düştü. İran denedi, yenik düştü. Suudi Arabistan denedi, yenik düştü.
Ama ‘yasak’ koymayıp da ‘düzenleyici kural’ getirirseniz, örneğin erotik kanalların gece yarısından (Saat 24’ten) önce devreye girmesini çok yüksek para cezası yaptırımına bağlarsanız, hem parasını veren düdüğü çalar hem de başınız ağrımadan düzeni kurmuş olursunuz.
RTÜK’e ses çıkarmayalım demeye de niyetliyiz ama ya yol olursa...
YAZI: Oktay EKŞİ
KAYNAK: www.hurriyetim.com.tr
RADYO ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), ancak şifre ile girilebilen ve para ödenerek seyredilebilen, zaten o nedenle erotik filmler gösteren -veya görüntüler yayımlayan- yurtdışı kaynaklı dört kanalın yayınlarını durdurdu.
Böylece RTÜK imzalı yeni bir tartışma başladı:
Acaba parası abone tarafından ödenen, gecenin geç saatlerinde izlenebilen erotik (soft porno) sayılabilecek yayınlara müdahale etmek doğru mu, değil mi?
RTÜK’e ‘ahlak zabıtası’ görevi verildiğini savunuyorsanız, bu müdahale yerindedir. Nitekim yasalarda masalarda bunun gerekçesini kolayca bulursunuz. Örneğin, Avrupa Sınırötesi Televizyon Sözleşmesi’nin 7’nci maddesinde, ‘Program hizmetleri edebe aykırı olmayacak ve pornografi içermeyecek’ dendiği bildiriliyor.
Teknik hizmetlerle ilgili bir yönetmelikte de yayınların ‘Kamu hizmeti anlayış ve sorumluluğu içinde, Atatürk ilke ve inkılaplarına...’ diye başlayan uzun ve o kavruk zihniyet ürünü bir sürü sınırlamaya tabi olduğu belirtiliyormuş.
Bunları ‘mış’lı yazıyoruz; çünkü o metinleri uygulamak bir yana bulabilmek bile bir sorun.
Ama bizim meselemiz onlar değil... Konunun ilkeler bazında ne olduğu...
RTÜK Başkanı bu yayınların yurtdışı kaynaklı olması nedeniyle yayıncı kuruluşa ‘uyarı; programı yayından kaldırma’ gibi yaptırımlar uygulayamadıkları için tek çare olarak bunları ekrana getiren Digitürk’ü köşeye sıkıştırarak çözdüklerini -başka kelimelerle- söylüyor.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) Meclis Grup Başkanvekili Faruk Çelik dün bu konuda çok doğru şeyler söylemiş:
‘Toplum hayatını olumsuz etkileyecek yayınlara şiddetle karşı çıkarım.
Ancak, ücret karşılığında kişisel olarak satın alınan, şifreyle yayınlanan programlarla ilgili bir kısıtlama getirilmesine karşıyım. Bu tercih toplumu değil, bu hizmeti satın alan kişileri ilgilendirir. Eğer bu yönde tercih kullandıysa, bu özgürlüğün kısıtlanmaması gerekir.
Bazı kişiler, cinsel bazı mesajlar içeren yayınları görsel olarak izlemek için para ödüyorsa, bu o kişinin tercihidir. Bu özgürlüğün kullanılmasının önüne geçilmemelidir. Zaten bu tür programların şifreli kanalların dışında yayınlanması da yasaktır. O yüzden bu kararı doğru bulmam’ demiş.
Gerçekten bugünün ‘sınır’ tanımayan iletişim dünyasında siz hangi yasağı koyarsanız koyun, istediğiniz yere varamazsınız. Nitekim Çin Halk Cumhuriyeti denedi, yenik düştü. İran denedi, yenik düştü. Suudi Arabistan denedi, yenik düştü.
Ama ‘yasak’ koymayıp da ‘düzenleyici kural’ getirirseniz, örneğin erotik kanalların gece yarısından (Saat 24’ten) önce devreye girmesini çok yüksek para cezası yaptırımına bağlarsanız, hem parasını veren düdüğü çalar hem de başınız ağrımadan düzeni kurmuş olursunuz.
RTÜK’e ses çıkarmayalım demeye de niyetliyiz ama ya yol olursa...