Ekşi, İmam Hatipleri eleştirdi
Abone olEkşi, bu çözümün Türkiye’deki genel liselerin hepsini imam hatip lisesine çevireceğini belirtiyor.
O bir çözüm mü?
Bazı eylemlerin etkisi ve gücü, káğıt üzerindeki görüntüden çok fazla olabilir.
Biz bunca yıldır Türkiye’de meydana gelmiş belki onbinlerce eylemi, káh bizzat gazeteci olarak, káh bu ülkenin bir bireyi sıfatıyla izledik. Ama üniversite öğretim üyelerinin görüşlerini iletmek için, akademik giysileriyle (cüppeleriyle) Meclis’e geldiklerini hiç anımsamıyoruz.
Böyle bir çıkış, ancak çok önemli bir mesaj vermek için yapılabilir.
İmam hatip lisesi mezunlarına (öteki meslek okullarıyla ilgili söylemi kimse yutmuyor) istedikleri fakülteye girme olanağı vermeyi amaçlayan yasa tasarısı böyle önemli bir nedendir.
Bu gerçeği Başbakan Tayyip Erdoğan’ın görüp görmediği, bu satırların yazıldığı dakikalarda belli değildi. Çünkü konuyu dün görüşmesi beklenen Adalet ve Kalkınma Partisi Merkez Yürütme Kurulu henüz toplanmamıştı.
Sayın Başbakan ile konuyu kendisi gibi değerlendirenler ‘bir haksızlığı giderme’ tezinde ısrar ediyorlar.
Oysa 1999’dan beri uygulanan kuralların imam hatip liseleri dışında hiçbir meslek kesiminde öğrenci sayısının azalmasına yol açmadığı, bakanlığın resmi rakamlarından anlaşılıyor.
O nedenle meselenin bir haksızlığı gidermekten çok imam hatip liselerini eğitimin temel unsuru haline getirmeyi amaçladığı belli.
Tabii bu araya, çözüm arayışı adına ileri sürülen görüşlerin kafaları karıştırması da girdi.
Şimdi en çok ‘imam hatip liselerinden ihtiyaç fazlası olanları kapatalım. Onun yerine genel liselere seçmeli olarak yeterli din eğitimi verecek ders koyalım’ şeklindeki öneri konuşuluyor.
İlk bakışta denebilir ki, ‘Daha ne istiyorsunuz? Madem seçmeli dersten söz ediliyor, isteyen din dersine girer, istemeyen girmez. Böylece tercih mekanizması işler’.
Siz pratikte bunun böyle olacağını savunabilir misiniz?
Hepimiz biliriz ki, ‘Ben din dersine girmek istemiyorum’ diye dilekçe verecek çocuk daha o dakikadan itibaren ‘Allahsız’ diye damgalanır. O nedenle hiçbir çocuk veya velisi gerçekten özgür bir tercih yapamaz.
Hele metropollerin dışındaki okullarda bu baskı çok daha fazla olur.
Sonuç mu?
Biz fazla olan imam hatip liselerinin kapatıldığını düşünürken bir de bakarız ki Türkiye’deki genel liselerin hepsini imam hatip lisesine çevirmişiz.
Öyle ya... Madem analar-babalar çocuklarını imam hatip liselerine, ‘yeterli din eğitimi almak için’ gönderiyormuş, genel liselerdeki din dersi imam hatip liselerindeki düzeye çıkmadıkça, o isteğin karşılandığı savunulamaz. Bu da sonuçta bizi yukarıda dediğimiz noktaya götürür.
Bazı eylemlerin etkisi ve gücü, káğıt üzerindeki görüntüden çok fazla olabilir.
Biz bunca yıldır Türkiye’de meydana gelmiş belki onbinlerce eylemi, káh bizzat gazeteci olarak, káh bu ülkenin bir bireyi sıfatıyla izledik. Ama üniversite öğretim üyelerinin görüşlerini iletmek için, akademik giysileriyle (cüppeleriyle) Meclis’e geldiklerini hiç anımsamıyoruz.
Böyle bir çıkış, ancak çok önemli bir mesaj vermek için yapılabilir.
İmam hatip lisesi mezunlarına (öteki meslek okullarıyla ilgili söylemi kimse yutmuyor) istedikleri fakülteye girme olanağı vermeyi amaçlayan yasa tasarısı böyle önemli bir nedendir.
Bu gerçeği Başbakan Tayyip Erdoğan’ın görüp görmediği, bu satırların yazıldığı dakikalarda belli değildi. Çünkü konuyu dün görüşmesi beklenen Adalet ve Kalkınma Partisi Merkez Yürütme Kurulu henüz toplanmamıştı.
Sayın Başbakan ile konuyu kendisi gibi değerlendirenler ‘bir haksızlığı giderme’ tezinde ısrar ediyorlar.
Oysa 1999’dan beri uygulanan kuralların imam hatip liseleri dışında hiçbir meslek kesiminde öğrenci sayısının azalmasına yol açmadığı, bakanlığın resmi rakamlarından anlaşılıyor.
O nedenle meselenin bir haksızlığı gidermekten çok imam hatip liselerini eğitimin temel unsuru haline getirmeyi amaçladığı belli.
Tabii bu araya, çözüm arayışı adına ileri sürülen görüşlerin kafaları karıştırması da girdi.
Şimdi en çok ‘imam hatip liselerinden ihtiyaç fazlası olanları kapatalım. Onun yerine genel liselere seçmeli olarak yeterli din eğitimi verecek ders koyalım’ şeklindeki öneri konuşuluyor.
İlk bakışta denebilir ki, ‘Daha ne istiyorsunuz? Madem seçmeli dersten söz ediliyor, isteyen din dersine girer, istemeyen girmez. Böylece tercih mekanizması işler’.
Siz pratikte bunun böyle olacağını savunabilir misiniz?
Hepimiz biliriz ki, ‘Ben din dersine girmek istemiyorum’ diye dilekçe verecek çocuk daha o dakikadan itibaren ‘Allahsız’ diye damgalanır. O nedenle hiçbir çocuk veya velisi gerçekten özgür bir tercih yapamaz.
Hele metropollerin dışındaki okullarda bu baskı çok daha fazla olur.
Sonuç mu?
Biz fazla olan imam hatip liselerinin kapatıldığını düşünürken bir de bakarız ki Türkiye’deki genel liselerin hepsini imam hatip lisesine çevirmişiz.
Öyle ya... Madem analar-babalar çocuklarını imam hatip liselerine, ‘yeterli din eğitimi almak için’ gönderiyormuş, genel liselerdeki din dersi imam hatip liselerindeki düzeye çıkmadıkça, o isteğin karşılandığı savunulamaz. Bu da sonuçta bizi yukarıda dediğimiz noktaya götürür.