Ekşi Basın Yasası'nı değerlendirdi
Abone olYasayı beğendiğini, belirten Ekşi, Bundan yöle eksik gördüğü noktaları zaman zaman yazacağını belirtti.
BU ara iktidar hızlandı. İyi de oldu... Dün bu sayede yeni bir
yasa tasarısı TBMM Adalet Komisyonu’nda ele alındı. Basın Yasa
Tasarısı’ndan söz ediyoruz. Önce belirtelim... Devlet Bakanı Beşir
Atalay’ın geçen yıl ‘İletişim hukukuyla ilgili yasa tasarılarını
hazırlayabilmek için’ topladığı İletişim Şûrası’na doğrusu ‘yine
bizleri dinleyip kendi bildiklerini yapacaklar’ diye bakmıştık.
Teşekkürle belirtelim... Hayır Sayın Bakan samimi imiş.
Kuşkuculuğumuzu hoş görün. Çünkü daha önce de böyle deneyimler
yaşamış, ama sonuçta hiçbir yere varamamıştık. Örneğin Tansu
Çiller’in başbakanlığı sırasında (Ağustos 1993’te) böyle bir
çalışmaya o kadar ‘acil ve önemli’ denerek çağrılmıştık ki,
yaptığımız Ankara-İstanbul seferleri başımızı döndürmüştü. Sonuç...
Koccaman bir sıfır! Daha sonra aynı deneyimi radyo ve televizyonlar
hakkındaki yasa taslağı çalışmalarında da yaşadık. Ama neticede
Bayan Çiller yapılan önerileri yok saydı. Yakınındaki birkaç akıl
hocasının söylediklerine kulak verdi. Ama özünde kendi bildiğini
okudu ve bazı hükümleri hálá uygulanmamış olan 3984 sayılı yasayı
çıkarttı. Dün TBMM Adalet Komisyonu’nda da vurguladığımız gibi yeni
Basın Yasa Tasarısı özgürlükçü bir anlayışla hazırlandığı ve çağdaş
normlara uygun hükümler getirdiği için örneğin, artık mahkemeler
bile gazeteciye haberinin kaynağını soramayacak. Gazeteci gerekli
görürse tanıklıktan kaçınma hakkını kullanacak. Basın Yasası’na
aykırı hareket nedeniyle hapsedilme ihtimali (basılmış eseri tahrip
etmek veya mahkemenin kararına rağmen gönderilen cevabı
yayınlamamak gibi eylem hariç) tamamen ortadan kalkacak. Ama
sanılmasın ki tasarının her tarafı iyidir diyoruz. Teknik ayrıntıya
girmeden belirtelim: Cevap ve düzeltme hakkı konusunda getirilen
cezalar çok ölçüsüz. Nitekim mahkemenin kararına rağmen cevabı
yayınlamazsanız 150 milyar lira ağır para cezasına mahkûm
edileceksiniz. Parayı ödeyemezseniz hapse atılacaksınız. O da
yetmeyecek. Mahkeme o cevabın en yüksek tirajlı iki ayrı gazetede
ilan şeklinde yayınlanmasına karar verecek. Onun bedelini de daha
önce zaten cezalandırılmış olan gazete ödeyecek. Türkiye’de hem
cevap hakkının suiistimali hem de cevap hakkına saygı duymama
uygulaması yaygındır. O nedenle yüksek sayılabilecek para cezası
doğrudur. Hatta gerektiğinde hapis bile anlaşılabilir. Peki ama
ilan yoluyla üçüncü ceza neyin nesidir? Tek eyleme üç ceza çok
değil mi, diyoruz. Yeri geldikçe sakıncalı gördüğümüz öteki
hükümlere de değineceğiz.