Ekrem İmamoğlu: YSK Demokrasi sürecine darbe vurdu
Abone olCHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu "Türkiye'nin Nabzı" programında soruları yanıtladı. YSK'nın milletin iradesine aykırı bir karar verdiğini savunan İmamoğlu partisinin bağış kampanyasına ilişkin bütün verileri de açıklayacaklarını duyurdu.
Ekrem İmamoğlu, görev yaptığı kısa süre içinde verilerin
kopyalanmasına yönelik verdiği talimatla ilgili gelen bir soruya
ise; ''Orada iki tane teftiş kurulundan arkadaş var. Kimse öküzün
altında buzağı aramasın'' şeklinde cevap verdi.
CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu, Habertürk'te yayınlanan Didem Arslan Yılmaz yönetimindeki "Türkiye'nin Nabzı" programına katıldı. Seçim gündemine ilişkin sorulara cevap veren İmamoğlu, YSK'nın verdiği İstanbul kararıyla ilgili de çarpıcı ifadeler kullandı.
YSK'nın gerekçeli kararını nasıl yorumluyorsunuz?
''Ne yazık ki dağ fare doğurdu demiştim. Çok kötü bir süreç Türkiye demokrasisi adına. YSK Türkiye'nin demokrasi sürecine büyük bir darbe vurmuştur. Öncesinde başlamıştı sıkıntılı süreç. 31 Mart gecesi başlamıştı. Kaygılarımız 31 Mart öncesinde de vardı. Örneğin devletin tüm yetkili yetkilileri 'dünyanın en güvenilir seçim sistemi Türkiye'de' diyorlardı. Seçimi kaybedenler mazeret uydururlar diyorlardı. Biz temkinli yaklaşarak bakın seçim stratejisi olarak meydan meydan geziyor olabilirsiniz, yapmayın, işinize bakın. Özellikle bakanlıklara mesajlar yolladım meydanlarda, televizyon programlarında. Kendilerinden çok emin, buna sadece devletin bakanları, yetkilileri değil AK Parti Genel Başkan yardımcıları, hatta sayın Cumhurbaşkanı. Sayın Cumhurbaşkanı'nın açıklaması bir adım daha ileriye gidip, seçime hazırlıklı olduklarını ifade ederken her sandıkta AK Partili insanların görev yaptıklarını söyledi.''
"YSK milletin iradesine aykırı bir karar
verdi"
''Biz de büyük çaba gösterdik sandık güvenliğiyle ilgili olarak. O gece devletin eliyle Anadolu Ajansı birçok ekrana yansıyan bilgileri verme noktasında Türkiye tarihinin belki dünya tarihinin en rezil gecesini yaşattık. Devlet yetkili kurumlarından bir kişi 'niye yapmıştır' demiyor. Biz elimizdeki ıslak imzalı tutanakları üzerinden hakkımızı savunduk. 14 saat bu ülkeye veri verilmemiştir. Pişkin konuşmalar olmuştur. Tedbirli olduk. Onların sandık görevlilerin bazı yerlerde bizden daha fazla olduğunu biliyoruz. Hakkımızı aradık. 6 Mayıs itirazlar vs. 45 gün uydurdular. Hak olanları elbette, bazı içtihatlara göre hak kabul edilen itirazlar elbette vardır. Birçok gerekçe uydurma. Negatif olumsuz tarih yazdılar. Demokrasiye darbe vurdular, halkın iradesini yok saydılar. YSK hukuka aykırı bir karar verdi.''
Oy farkı 29 binden 13 bine nasıl düştü, Ne dersiniz?
''Uydurma, çok basit örnek vereceğim. 31 Mart gecesi 3 bin 870 oyla kazandık, elimizdeki sağlam verilere göre diyen bir aday var. Çıktı açıklama yaptı. Partililerine kendisini alkışlattı. Biz hep temkinli davrandık. 1 Nisan günü ilerleyen saatlerinde bir tahminde bulundum, bazı hatalar, eksiklikler var. 17-18 bin oyla kazanacağımızı düşünüyorduk. 24 saat içinde 13 civarında naklen yayın yaptım. Herhalde rekordur. Hakkını arama konusunda bu kadar naklen yayın olmamıştır.''
Baktılar ki gerekli farklılık olmuyor. YSK ret kararı verdi
Farkın kapanmayacağını beyan ettim. Saat 04.40 itibarıyla 1 Nisan'da AK Parti il başkanlığında kazandıklarını ilan ettikleri o 3 bin 870 sayıyı beyan ettiler. Saat 10.00 itibarıyla YSK Başkanı Sadi Güven, 27 bin 899 gibi bir rakam açıkladı. Maddi hataları düzeltiyoruz diye biz açıklama yapmışız. Lehimize, AK Parti lehine bu düzeltmeler yapıldıktan sonra aradaki fark 21 bin civarına indi. Burada bizim de rakibimizin de oyu arttı. Bağcılar'da 230 oy aldığımız sandıkta sıfır girilmiş. Tüm sandıkların sürecine gelmeden önce geçersiz oylar sayılması karar verildi. Burada da oy farkı oluştu. 6 ilçenin tamamının sayımı da yapıldı. Bir de dediler ki, sandıklara sondaj yapacağız, 59 sandık. Burada da bizim lehimize 13 oy çıktı. Baktılar ki gerekli farklılık olmuyor. YSK ret kararı verdi.
Tamamı sayılsaydı fark kapanır mıydı?
''Biz istatistik bilimine göre konuşuyoruz. Binali Bey'in mühendislik okumuş birisi olarak istatistik olarak yanlış bilgilerini görüyorum üzülüyorum. Türkiye'deki her seçimi tekrar sayalım. İttifakın bir bölümü 1 oyla bile seçim kazanılır derken, İstanbul 13-14 binle kazanılmaz diye üzücü açıklamalar var. Geçersiz oylarda hatalar olduğu ortada.Buradaki istatislikle geçerli oyların istatistiki arasında ciddi fark var. Kimisi ampüle basmış, kimisi altı okun ucuna basmış. Bu AK Parti'de daha çok bize az olmuş.''
Siz YSK ile ilgili seçimden önce şüphe içerisindeydiniz?
Elbette YSK seçim sürecine karar verecek merci. Neticede tavırlar, davranışlar, karar alma biçimleri. Gerekçelere müdahaleleler. Ben takip ediyoruz dedim. YSK'yı dikkatle takip ediyoruz dedim. Doğru karar vereceklerine inanıyoruz dedim. İnanmıyoruz mu diyecektim.
AA yok hükmündedir
Benim paramla, 82 milyon insanın parasıyla maaşlarını alan insanlar sürece ihanet etti, çok net. Sizin gibi kurumlara bilgi akışı sağlamamız için elinde kurumsal dayanağı ve yazılımı olması gerektiğini söyledi arkadaşlarımız. Bizim için o rezilliği yaşatan insanlar orada durdukça AA yok hükmündedir.
Çaldılar, hırsızlık yaptılar denmez
Hukuksuzluk yaptılar, haksızlık yaptılar ama çaldılar denmez. Hele hırsızlar hiç denmez. Caminin önünde cuma namazının çıkışında yanınızda Diyanet İşleri Başkanı ile beraber kime diyorsunuz? Sayın Cumhurbaşkanını ben 6 Mayıs'ta uğurladım. 5 gün sonra çaldılar denmeye başlandı. Ramazan ayınız mubarek olsun dedim. Sizin de mubarek olsun dedi. Ben olsam bir hırsız varsa karşımda elini tutmam. Halk dilinde deniyor. Binali Yıldırım da çark etti. Sonra o da hırsızlar demeye başladı. Üzüldüğüm taraf şu, 16 milyon İstanbullu mu çaldı, YSK mı çaldı, sandık kurulu üyeleri mi çaldı? Kim çaldı? Ben 11 seçim yaşamış bir insanım.
"Ben 16 milyon insan ve Türkiye demokrasisi mağduruyum"
Bir kelimeyi sürekli tekrar ederek insanların bilincinde bir algı oluşturuyorsunuz. Bir yalanı yeterince uzun, gürültülü, sık söylerseniz insanlar inanır. Sürekli tekrar tekrar söyleyin. Gobels'in sözü. Şu anda insanlar gerçeği öğrenmiş durumda farkında değiller. Ben 16 milyon insan ve Türkiye demokrasisi mağdurum. Binali Yıldırım Bey niçin mağdur bilemiyorum. Kendisi İstanbul bile değil İzmir milletvekili.
"Kimseye de hakkını yedirmeyen biriyim"
İBB Meclisi'nin birinci oturumunda bu önergeyi Meclis'te sundum. Grup başkanı 'bunu komisyona havale edelim' dedi. Ben de geleneksel olarak bu teklif kararıyla oylanır,bunu daha önceki sayın Mevlüt Uysal yönetimi hazırladı dedim. Hayır gelsin inceleyelim dediler. Komisyona sevkedildi. Sayın Mevlüt Uysal döneminde sonra bizim ilavemizle Meclis'e gelen, komisyona gelen imzalanan bir sözleşmeye sayın Binali Yıldırım niye imza atar? Seçim dönemind 85 lira Akbili 40 lira yapacağım dediğimde kimin parasını kime dağıtıyorsunuz diye fırça attılar. Sonra biz yaptık dediler.
Sosyal medyada Kuleli'de fotoğraf çektiniz. Niye orayı tercih ettiniz?
''Boğazın kenarındaydık. Kaldı ki müze şu anda orası. Komplo teorileriyle bu ülkede canlar alındı. İnsanlar hayatlarından edildi.Balyoz, Ergenekon vesaire. Şimdi aynı kafa neler uyduruyor? Bugün Haliç'te çekimler yapıyorduk. Bir arkadaş yerleşim yaptı, bayram kutlaması yapacağız, cami olsun dedim, yönetmen espriyi patlattı, sağ tarafta da Rum Patrikliği var dedi. 15 yaşında bir genç. Bakırköy'deyiz. 15-20 bin insana hitap ediyorum. İncirli'ye gidiyoruz. Binlerce insan bizimle yürüdü. En son 15 kişiye düştü. 15 yaşında genç, tüylerim diken diken oldu. Hiç bırakmadı, 2,5-3 km. Yumruğunu sıkarak 'Ekrem Abi her şey çok güzel olacak' dedi. Bu nasıl kurgu olabilir, Allah aşkına. Dün bana 12-14 yaşındaki kız çocuğunun 'bu ülkeye adalet gelecek mi' diyerek gözyaşlarını gördüm. Bu çocuk niye böyle konuşsun?''
"Ne kadar bağış yapıldığını açıklacağız"
Bu kampanyayı CHP başlattı. Ekrem İmamoğlu olarak yerel seçimlerde kampanya başlatma hakkımız yok. Yüzbinlerce bağış, olağanüstü sahiplenme. Ben onu takip edecek kişi değilim. Yaklaşık 600 binin üzerinde insanın yardımda bulunduğunu biliyorum. Bu ay Akbile 40 lira gönderdim, kalan 45'i size gönderiyorum diye yazdıranlar var. Olağanüstü mesajlar var. Bağış süreci doğru süreçtir. Diğerlerinin gücü devletin gücüdür. Her bir kuruşun hesabını vermeleri gerekir. Bağışla ilgili sürecin tümüyle açıklayacağız. Ne kadar kullanıldı, kalan kısmı ile birtakım manevi yatırımlar yapacağız. Çocuklar, kadınlar, sosyal sorunlar.
"Abdullah Öcalan tabii ki avukatlarıyla görüşebilir"
''Gelin Türkiye'yi beraber yönetelim. 24 Haziran'da yetki alan AK Parti. Ne bekası? Kim daha vatansever? Bu ülkenin 82 milyon vatanseveri var. Terör örgütlerine karşı hep beraber dimdik ayaktayız. İşin altından başka kuyular kazıp, uydurma bahaneler üretip, FETÖ'cü diyenlere gidin aynaya bakın diyorum. Bu ülkenin bekasını bana göre benden çok düşünen olmaz. Hukukçularıyla görüşmesi kadar doğal bir şey olamaz. Bu kadar tecritle adil olduğunuzu kime söyleyebilirsiniz.''
"Veri kopyalamada teftiş kurulundan iki müfettiş vardı"
Orada iki tane teftiş kurulundan arkadaş var. Kimse öküzün altında buzağı aramasın. Görevi aldığımız tarih itibarıyla o bilgilerin büyükşehir belediyesinde muhafaza altına alınması. Endişelerim, duyumlarım, ihbarlarım var. Efendim benim 15 yıllık şoförüm Recep, gitmiş alışveriş merkezinde İngiliz ajanları ile buluşmuş.Dosyalarda boyutsal bir azalma, abartılı artış var mı? Neymiş efendim yetkili arkadaş oraya gitmiş, gerekirse silahımla kendimi vururum ama bunu size vermem diye saçma sapan, iğrenç...